X

Kas ve iskelet sistemi hastalıklarından olan “Romatoid Artrit” (RA) ve “Ankilozan Spondilit” (AS) ile ilgili Türkiye’de yapılan ilk kapsamlı çalışma, bu iki hastalığın büyük iş gücü kaybına yol açtığını ortaya koydu. RA ve AS’ye eşlik eden diğer hastalıkların yarattığı yükün hastaya ve devlete olan maliyetleri de çok yüksek.




Türkiye’de, 20 merkezden alınan genel klinik görüşler üzerine yapılan kapsamlı bir çalışma, Romatoid Artrit (RA) ve Ankilozan Spondilit (AS) hastalıklarının devlete direkt (bireyin tedavisi için yapılan tüm harcamalar) ve endirekt (bireyin iş günü kayıpları, sakatlık ve o sakatlıktan dolayı gerçekleşen erken ölüm ve ya erken emeklilik kayıpları) maliyetlerine ilişkin ilk verileri ortaya çıkardı. Romatizmal hastalıklar grubunda yer alan bu iki hastalık, iş gücü kaybına en fazla yol açan hastalıklar olarak biliniyor. Bunun nedeninin, her iki hastalığın ölüm oranlarının diğer kronik hastalıklara göre daha düşük olması ve hastaların yaşam kalitelerindeki düşüşe rağmen ortalamaya yakın bir ömür sürmeleri olduğu belirtiliyor.




Çok erken emeklilik


Araştırmayı gerçekleştiren isimlerden Başkent Üniversitesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Sağlık Ekonomisti Doç. Dr. Simten Malhan, “Türkiye için işgücü ve direkt maliyetler açısından 5 bin Euro olan rakam, Fransa ve İspanya’yla paralel gidiyor. Türkiye’de bir hastanın Romatoid Artrit için devlete direkt maliyeti 5542 lira iken, bu meblağ Ankilozan Spondilit için 6776 lirayı buluyor” diyor. Araştırmanın endirekt maliyetleri hesaplanırken üretim kayıplarına odaklanıldığında erken emeklilik, erken ölüm ve sakatlanmayla karşılaşılıyor. Sakatlanma, hastalığın tanısı konduğu andan itibaren ömür boyu süren bir maliyet, erken emeklilik ise (36 yaş + / - 4 yaş aralığında gerçekleştiği için) ciddi bir iş gücü kaybı anlamına geliyor.




Şaşırtan sonuçlar


Toplam ekonomi açısından bakıldığında Romatoid Artritiçin toplumsal yükün yüzde70’ini endirekt maliyetlerin oluşturduğu görülüyor (Her bir hasta için yıllık üretim kayıpları maliyeti 13.412 TL.) Ankilozan Spondilit’te meydana gelen işgücü kaybı maliyeti ise toplam maliyetin yüzde 66’sını oluşturuyor. (Her bir hasta için yıllık üretim kayıpları maliyeti 13.280 TL.) Doç. Dr. Simten Malhan, yaptıkları araştırmanın sonucunda endirekt maliyetlerin bu kadar yüksek çıkmasını beklemediklerini ve bazı konularda beklentilerinin 3 kat üzerinde bir oranla karşılaşmayı şaşırtıcı bulduklarını söylüyor. Çoğu hastanın erken emekliye ayrılmak zorunda olması, eşlik eden hastalıklardan depresyon oranının bu denli yüksek çıkması, kardiyovasküler hastalıklar, gerçekleşen tedaviler sonucu oluşan komplikasyonlar ve bunların getirdiği ekstra maliyetler hastalıkların yükünü, hem hasta hem hasta yakınları


hem de devlet açısından çok yüksek boyutlara taşıyor.




Yaşam hırsızı


Ankilozan Spondilit hastalığı ortalama 26 yaş civarında başlıyor. Türkiye’de kadınların ortalama 75, erkeklerin ise 73 yaşına kadar yaşadıkları gerçeğinden yola çıkıldığında, bu hastalar hastalıklarının ilk 10 yılında güne ağrıyla başlayıp ikinci 10 yılda birtakım kısıtlılıklar yaşıyor. Sonraki süreç hastalar için uzun yılların fizik tedavide, son 10 yılın ise tekerlekli sandalyede geçirilmesi ve yaşam kalitesinin ciddi anlamda bozulması anlamına geliyor.




Teşhis konma sorunu


Araştırmaya destek veren isimlerden GATA Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salih Pay, geçmiş yıllarda Ankilozan Spondilit hastalığına teşhis konulamama süresinin 10 yıla kadar uzadığına dikkat çekerek, “Hastalığın önemsenmemesi tanıyı geciktiriyor” diyor ve buna tanı kriterlerinin çok katı olmasının yol açtığını söylüyor. Pay, Ankilozan Spondilit’in teşhisinde MR merkezlerinin yaygınlaşmasının çok önemli olduğunu ve düz grafide 3 yılda ortaya çıkacak bir bulgunun bu yolla 3 ayda ortaya çıkarılabileceğini belirtiyor.




RA ve AS nedir?


Romatoid Artrit (RA) ve Ankilozan Spondilit (AS), “İnflamatuar” yani iltihaplı eklem hastalıkları grubuna giriyor. RA, çok küçük belirtilerle başlayan, tüm eklemleri tutan ve içorganlarda çeşitli bulgular yapabilen sistemik bir otoimmün hastalık olarak tanımlanırken, AS daha genç hastalarda görülüyor. “Biyolojik ajanlar” adı verilen tedaviler, Romatoit Artrithastalarının yüzde 15, Ankilozan Spondilit hastalarının ise yüzde 24’ünde kullanılıyor. Bu durum, hastaların tedavilerinin yüzde 76’lık oranda standart klasik ilaçlarla gerçekleştiğini gösteriyor. Türkiye’de yaklaşık 350 bin RA ve 350 bin AS hastası bulunuyor.




Boşanmalarda artış var



AS ve RA hastalarının yaşadığı özel durumlar:

Ceyda Erenoğlu