X

Ülkemizdeki ölüm nedenlerinin yüzde 55’inin kalp-damar hastalıklarından kaynaklanması tüyler ürpertiyor. Bu oran, toplum olarak kalp sağlığımızı ihmal ettiğimizi gözler önüne seriyor. İşte kalp sağlığına ilişkin çarpıcı bilgiler...


Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, Türkiye’deki ölüm nedenlerinin yüzde 55’ini kalp damar hastalıklarının oluşturduğunu söylüyor.


1000 hastanın 1’i by-pass olmak zorunda kalıyor. Bu oran, erkeklerde kadınlara göre biraz daha yüksek olup 40’lı yaşlarda artmaya başlasa da kadınlarda özellikle menopoz dönemi sonrasında kalp-damar hastalıklarıyla daha sık karşılaşılıyor.


Sağlıklı kalp ne demek?

Sağlıklı kalp; vücudun ihtiyacı olan kan dolaşımını sağlamaya yeterli kalp anlamına geliyor. Bu, bazı kişiler için dakikada 60, bazılarındaysa 80 kez atan kalp demek oluyor.


Herkesin vücudunun kan dolaşımına olan ihtiyacı birbirinden farklı olmakla birlikte, önemli olanın kalbin bu ihtiyacının zamanında ve yeterli ölçülerde karşılanabilmesi olduğuna dikkat çekiliyor. Bazı kişilerde kalp, istirahat halindeyken bu ihtiyacı karşılayamıyor.


Bu durum ortaya; yorgunluk ve nefes darlığı gibi birtakım bulgularla çıkıyor. Koroner kalp rahatsızlığı, kalp krizleri ve kalp yetersizliğiyle birlikte görülüyor. Bu sorun ani kalp krizi ya da kalbin durması şeklinde olabiliyor. Kalp krizini atlattıktan sonra kişinin kalbinde çok büyük bir sekel oluşması halinde, kan yetersizliği ve pompa yetersizliği gibi sonu ölüme kadar gidebilen sorunların oluşabildiği belirtiliyor.


Kalp-damar hastalıklarına davetiye çıkartan en büyük riskin kilo fazlası olduğu belirtiliyor. Diğer en önemli etkeninse sigara olduğuna dikkat çekiliyor.


Stres ve üzüntü gibi faktörler de koroner kalp hastalığına yol açabiliyor. Sporsuz bir yaşam kalbin bozulmasının nedenleri arasında bulunuyor. Başta bira olmak üzere içinde ağır metal selenyum olan içkilerin tüketimi de kalp yetersizliğine neden olabiliyor.


Meditasyon çok yararlı

Nabız ve tansiyon ne kadar düşük olursa ömrün o kadar uzun olduğuna dikkat çeken ve yaşam boyunca kalp atış sayımızın belli olduğunu belirten Dağdeviren, “Kalbimiz ne kadar yavaş atarsa bu limiti o kadar geç dolduruyoruz. Kalbin hızlı atması durumundaysa bu limit çok çabuk doluyor” diyor. Spor ve meditasyon kalp atım sayımızı azaltmaya yarıyor.


Eldeki imkânlarla, kişinin gelecekteki kalp krizi riskini belirlemenin mümkün olduğuna ancak bunun ne şekilde ve nasıl olacağını söylemenin mümkün olmadığına dikkat çeken Dağdeviren, yüksek kalp krizi riski taşıyan kişilerde hassas noktalara dikkat edilmesi halinde bu riski ortadan kaldırmanın mümkün olduğunu dile getiriyor.


Kardiyak teste başvuruluyor

Kardiyak MR, bildiğimiz MR’ın kalp dokusuna uygulanmış hali olarak tanımlanıyor. MBu MR, bir dokunun hem anatomisini gösteriyor hem de moleküler düzeyde bilgiler veriyor ve ileri düzeyde bir görüntüleme tekniği olarak adlandırılıyor. Zor uygulanan bir teknik olduğu için belirli bir tecrübe gerektirdiğine dikkat çekiliyor.


Şüpheli bir durum söz konusuysa, kan pıhtılaşması nedeniyle verilen ilaçlara direnç varsa veya kalp kası kalınlaşma sı MR ve eko kardiyografiyle şüpheli sınırlar içerisinde kalmışsa; kesin tanı koyabilmek için kardiyak genetik testlere başvuruluyor.


Kalp kası proteinlerinin üretimini bozan herhangi bir genetik mutasyon olup olmadığı ancak böyle taranabiliyor.


Kadın kalbi daha hızlı atıyor

Sporcularda, ‘atlet kalbi ’ denilen, kalpte güçlenme durumu oluyor. Bu nedenle kalbin dakikada 40 kez atmasıyla ihtiyacın karşılanması mümkün hale geliyor.


Kalp, kondisyonsuz insanlarda ve çocuklarda dakikada 80-100 arası atıyor. Vücut ateşi her 1 derece arttığında nabızda dakikada 20 vuruş artıyor.


Kadınlarda kalp, erkeklere oranla biraz daha hızlı atıyor. Memelilerin kalp atımlarıyla ortalama ömürleri çarpıldığında sabit bir rakamla karşılaşılıyor. Örneğin; köpeklerin ortalama kalp atışları dakikada 135 civarındayken ömürleri 13-15 yıl oluyor.


Kalp hastalığının en güçlü belirtileri


Sporcuların kalbi dakikada 40 atıyor

Herkesin kalp atım hızı birbirinden farklı olabiliyor. Örneğin bazı profesyonel sporcular dakikada 40 kez atan güçlü bir kalbe sahipken, hiç spor yapmayan kişilerde kalp bu ihtiyacı 80 kez atarak karşılayabiliyor.


Bu durum çocukluk çağında yüksek nabız ve düşük kan basıncı; gençlik çağında düşük nabız ve düşük kan basıncı; yaşlılık dönemindeyse en düşük nabız ve en yüksek kan basıncı şeklinde seyrediyor.


Kalp kendini 17 günde yeniler

Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, kalbin kendini her 17 günde bir yenilediğini söylüyor. Bunun gerçekleşmesi, kalbin kasılan proteinlerinin yıkılıp yeniden yapılması anlamına geliyor.


Yıkım ve yapım aşamasında kişiye özel ve özgün proteinler yapılıyor. Bu proteinlerin kodlanmasında birtakım bozukluklar olduğundan ortaya bazı hastalıklar çıkıyor. Bunlar, ‘hipertrofik kardiomiopatiler’ olarak adlandırılıyor.


Hazırlayan: Ceyda Erenoğlu