Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, panik atak hakkında bilgiler verdi.
Panik atak, akut ve ani olarak gelişen yoğun korku ve endişe nöbetidir. Bu esnada öleceklerini ya da çıldıracaklarını düşünürler. Kişiler panik havası ile ne yapacaklarını şaşırırlar. Panik atak, deprem gibi ortada görülen hiçbir neden yokken, beklenmeyen bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkabiliyor. Panik atakta da aynı deprem gibi artçı ataklar olur. Büyük atak sonrasında daha küçük artçı ataklar görülebilir. Ancak bunlar ilk gelen büyük atak kadar etkili olmasa da yine de çok korkutucudur. Kişi her küçük atakta büyük atak yaşayacağını düşünerek paniğe kapılır.
Panik atak hastalarında ölüm korkusu baskındır
Normalde insan bir kez ölümü yaşar ve hayat biter. Ancak panik atak hastaları için durum böyle değildir. Onlar her atakta ölüm korkusunu hissederler. Bu yüzden hiç de öyle kolay ve basit bir tablo değildir. Panik atak hastaları, birçok hekim farkında olmasa da aslında tedavi açısından en öncelikli hastalardır. Her atakta adeta ölümü yaşarlar. Bunun ne demek olduğunu iyi anlamak lazımdır. Bu yüzden atak esnasında panik halinde en yakın sağlık kurumuna koşarlar. Hatta atak gelir de müdahale yapılamaz korkusu ile hastanelerden çok uzaklaşmamaya çalışırlar. Hayat tarzlarını her an hastaneye ulaşacak şekilde programlarlar. Atak olarak hissettikleri belirtilerin psikolojik olduğunu ve aslında gerçekten o hastalığın olmadığını düşünseler de, kendilerini ikna edemezler. Bu konuda çevrenin telkinleri de çok etkili olmaz. Kişi, her atak olduğunda hissettiği hastalığı, tüm gerçekliği ile vücudunun tüm sistemleri ile belirtileri yaşar.
Panik atak beyinde sahte bir alarmdır
Beyinden sahte bir alarm söz konusudur. Normalde acil ve ani bir hastalık durumunda vücuttaki sinir ağı vasıtasıyla olaydan hemen haberi olan beyin, vücuttaki organların çalışma düzenini bu hastalığa karşı en iyi savunma pozisyonuna hazırlar. Mesela ciddi bir trafik kazasında beyin şalteri kapatır ve bilinçli olmayı ortadan kaldırır. Böylece, kişiyi kaza anının şiddetli fiziksel ve psikolojik travmasından korumaya alır. Bu yüzden ciddi yaralanmalı kaza geçirenlerin hemen hepsi kaza anını hatırlamazlar. Hatta bazen beyin, abartıya kaçar ve birkaç gün ya da daha fazlasını kayıt hafızasından silebilir. Bunların hepsi, organizmayı korumak için yapılır. Çok sevilen bir yakınını kaybeden insanların bir süreliğine kendilerini kaybedip bayılmaları da aynı koruma esasına dayanır. Beyin şok bir üzüntünün kalıcı hasar oluşturmaması için şalteri kapatmaktadır.
Panik Atak tedavisi nasıl olur?
Uzm. Dr. Psikiyatrist Emine Yavuz Satmış Panik, atak tedavisi hakkında bilgiler verdi.
Benim panik atağım var.” - “Ben panik atak oldum.” Bu cümleleri son zamanlarda çok duyar olduk çevremizdekilerden. Peki, ama bu çok sık adı geçen panik atak nedir, bir hastalık mıdır, yoksa başka bir rahatsızlığın belirtisi midir? Panik atak, panik bozukluk denilen bir rahatsızlıkla kendini gösterir ve pek çok semptom birleşerek atak adı verilen hastaların korkulu rüyası olan bir duruma dönüşür.
Panik atak belirtileri nelerdir?
Hastalar panik ataklar esnasında; kalp atışlarında hızlanma, nefes alıp vermede güçlük, göğüs ağrısı, titreme, baş dönmesi, ateş basması, uyuşma, terleme, deliriyorum ya da ölüyorum hissini ve korkusunu çok şiddetli yaşarlar. Bu ataklar aniden başlar ve birkaç dakika içinde sonlanır. Ancak atakların ne zaman geleceğini ve biteceğini önceden tahmin etmek mümkün değildir. Panik ataklarla kendini gösteren panik bozukluk, genellikle ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkar. Rahatsızlığa sebep olan faktörler çok fazla açıklanamamaktadır; fakat doğum, evlilik, ölüm, boşanma gibi kişinin hayatında strese sebep olan büyük değişikliklerin yaşanması bu rahatsızlığı tetikleyebileceği düşülmektedir.
Panik bozukluğun temel özelliği, hastalar yaşadıkları panik ataklardan çok, yaşabilecekleri ataklara odaklanır ve korkarlar. Bu da kaçınma davranışını ve kaygıyı beraberinde getirir. Buna bağlı olarak da, hayatları çekilmez ve izole bir hale dönüşür. Ancak panik bozukluğun diğer rahatsızlıklara oranla tedavi edilme olasılığı daha yüksektir. Uygulanan tedaviler oldukça etkili ve olumlu sonuçlar vermektedir. Panik bozukluk için, bilişsel ve davranışçı terapilerin birlikte uygulanması en uygun tedavi yöntemi olarak görülmektedir. Bilişsel terapi ile hasta bilinçlendirilir, rahatsızlığına olan bakış açısı daha gerçekçi ve pozitif bir hale getirilmeye çalışılır. Korku ve kaygısına dair düşünceleri yeniden şekillendirilir. Davranışçı terapi ile hastanın panik ataklar geçirdiği sıradaki tutum ve davranışlarına odaklanılır. Bir panik atak esnasında nelerin olduğu, olabileceği ve bunların nasıl kontrol edilebileceği öğretilir. Aynı zamanda bazı rahatlama tekniklerin öğretilmesi de korkuyu ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Bazı hastalarda ise durumun şiddetine ve ciddiyetine bağlı olarak ilaç tedavisine başlanır. Hastanın yaşadığı kaygı ve depresyon belirtilerini azaltmak için psikiyatrik ilaçların kullanımı tercih edilirken, düzensiz kalp ritmini kontrol altına alabilmek için kalp ilaçlarının alınması önerilir. Tedavi süresi hastanın isteğine, çabasına ve direncine bağlı olarak değişebilir; ancak belli bir programa göre özenle devam ettirilen terapiler bir yıl içinde çok büyük değişim ve ilerleme sağlar.
Emsey Hospital'dan Psikolog Uzm. Dr. Orhan Karaca, panik atak hastalığının doğru tedaviyle kontrol altına alınabileceğini açıkladı.
Çarpıntı, terleme, titreme, nefes almada güçlük, boğulma hissi, uyuşma, karıncalanma, göğüste sıkışma veya ağrı hissi gibi belirtilerle kendini gösteren panik atak; ara ara ataklar şeklinde tekrarlayan, bir dönem süren, endişe ve korkunun eşlik ettiği bir hastalıktır. Panik atak; spor salonunda 10 dakika spor yaptıktan sonra görülebilen nefes nefese kalma, karın bölgesinde rahatsızlık hissi, terleme, uyuşma, ağız kuruluğu, çarpıntı ve terleme belirtilerine 2 saniyede ulaşma durumu olarak özetlenebilir.
Panik atak kişinin yaşamını nasıl etkiler?
Panik atak, kişinin kendini bir stresle karşı karşıya kalmış hissetmesi durumunda ortaya çıkabileceği gibi, bundan bağımsız olarak kendiliğinden de gelişebilir. Panik atak, kişiye tehlike karşısında savaşma ya da kaçma fırsatı verir. Kişi panik atak esnasında ölüm, çıldırma, felç olma korkularına kapılır ve bir daha atak yaşama korkusuyla beklemeye geçer, kendince önlemler alır. Örneğin; dışarı çıkmaz, bir yere gidecekse biriyle gider, eczane ve hastane olan yolları seçer, yanında atak anında kullanmak üzere bir şeyler taşır (ilaç, kolonya vb.). Kişi panik atak korkusu nedeniyle uykuya dalmaya korkar hale gelir, egzersiz yapmaktan kaçınır. Sinema, tiyatro, cami gibi kapalı ve kalabalık yerlerde kapıya yakın oturur. Asansöre, uçağa, metroya, vapura binemez, tünel ve köprülerden geçemez. Trafik sıkışıklığı nedeniyle araçtan inmek ister. Evde odaların kapısını kapatmak istemez.
Kimler panik atağa daha yatkındır?
Panik atak yaşayan kişiler genelde acile başvurur ve bir şeyleri olmadığı yanıtını alır. Ailede kalp damar sistemi hastalıkları, kişinin atlatamadığı kayıp, yas, travma, ayrılık, boşanma gibi durumlar atak görülme ihtimalini artırır. Panik atak, kadınlarda 2 kat fazla görülür. Panik atak yaşayanlar genelde aşırı duyarlı kişilerdir ve kendilerini ruhsal açıdan zayıf görme eğilimindedir. Bu kişilerin ebeveynleri genelde dominant, kontrolcü, sürekli bir şeyler talep eden ya da aşırı sert karaktere sahiptir. Bu kişilerin çocuklukları baskı içinde geçmiş olabilir ama bu kural değildir. Ayrılmaktan korkan anne babalarına aşırı bağımlı bir çocukluk geçirmiş olma ihtimalleri yüksektir.
Boğaza bir şey takılması hissi kişinin paniğini artırıyor
Panik atak geçiren bazı hastalar, boğazlarına bir şey takıldığı ya da boğazlarında bir kitle olduğu hissi nedeniyle daha çok panik olabilmektedir. Bu nedenle hastanelerin Kulak Burun Boğaz bölümlerine başvuran panik atak hastaları, yapılan tetkiklerin normal çıkması sonucuyla sıkça karşılaşır. Boğazda düğümlenme hissi olarak tanımlanan bu durum Globus Histerikus (Globus Hystericus) olarak adlandırılır ve anksiyete ya da panik atak belirtisidir.
Panik ataktan korunmanın yolları nelerdir?
Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sercan, panik ataktan kendimizi korumanın yolları hakkında önemli bilgiler verdi.
Çağımızda en çok artma eğilimi gösteren ruhsal bozuklukların başında panik bozukluğu gelmektedir. Panik atağı, başta panik bozukluğu olmak üzere, birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı bedensel hastalıklarda (tiroid bezinin aşırı çalışması, kan şekeri düşüklükleri, enfeksiyon hastalıkları, kansızlık vb.) görülebilen; beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkan; bunaltı, korku ve yoğun endişe karışımı bir nöbettir.
Panik atakları en sık panik bozukluğunda görülür. Panik bozukluğu olan kişi birçok panik atağı geçirir. Panik atağı yaşayabileceğine dair yoğun bir korku duyar ve her an panik atağı geçireceğine ilişkin bir beklenti içindedir. Bundan kurtulmak ve kendini rahatlatmak için 'kaçınma' davranışları geliştirir. Panik atakları ve panik bozukluğundan korunmak, atakların yinelemesini önlemek için kişinin kendinde yapabileceği değişikliklerin başında acele etmemek yer alır.
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sercan “Hepimiz hızlı olmak isteriz ama hızlılık ile acelecilik farklıdır. Hızlı olmak birim zamanda daha çok sayıda iş yapmak ya da daha uzun bir yolu almaktır. Bir kişi çalışarak, ustalaşarak, güçlenerek hızlı olur. Oysa acelecilik yapılacakları 'bir an önce' yapma isteğidir. Bu bir zorlamadır. Acemiyken, yeterince güçlü ya da becerikli değilken bir an önce yapmak istemekle hiçbir durum ya da nesne olabileceği zamandan daha erken olmaz. Hiç gerçekleşmez. O nedenle acele işe şeytan karışır denir. Çünkü acele yapılan iş başarılmaz, sakarlık olur, gecikir. Acelecilik bir zorlamadır. Zorlama bir yandan iş yapılacak nesneye, çevremizdeki kişilere ama en çok da kendimize olur. Özellikle bizim acelemiz dışında, çevreden kaynaklanan zaman sıkışıklıklarında acelecilik büyük bir basınca dönüşür” tespitini yapıyor. Bu davranış ister kişinin kendisinden, ister çevresinden kaynaklansın yinelendiğinde giderek süreklilik kazanır, artık kişi aceleci olmuştur.
Ya aceleci kişi bir panik atak geçirirse ne olur? Panik atağının bir an önce geçmesini ister. Olağan koşullarda en çok 10 dakika sürecek panik atak tam da bir an önce geçmesi beklendiğinden hem daha uzun hissedilir hem de uzar. Oysa panik atakların yatışması, süresinin kısalığı, hiçbir şey yapmadan, telaşlanmadan beklemektir. Panik atağı geçiren kişiler acele ettikleri için panik atakları yineler. Panik atak beklentisi de aceleci kişilerin ya panik atak yine olursa beklentisiyle oluşur. Aceleci kişiler bir an önce rahatlamak istediklerinden panik atak yaşadıkları yerlerden ve durumlardan kaçınırlar. Bunlar da tekil panik atakları, panik bozukluğuna dönüştürür.
Sabır kişinin olgunlaşmasıyla ilgili ölçütlerden biridir. Oluşların, süreçlerin zamanında bitişini bekleme gücü diyebileceğimiz sabır aceleciliğin tam tersidir. Sabrı kazanan kişilerin panik atak ve panik bozukluğu riski azalır.
Ertelemeyin
Olanak ölçüsünde işlerinizi ertelemeyin, zorunlu zaman geldiğinde zamana sıkışırsınız. Bu da işi yapamama korkusu, acelecilik ve telaş demektir. Bundan sonrası panik atak olabilir.
Yavaş davranın
Grup içinde en önde mi yürüyorsunuz, sofrada yemeği en önce mi bitirirsiniz? Çoğu zaman karşınızdakinin sözünü keser misiniz? Bunu her fark ettiğinizde yavaşlayın. Grubun ortak hızına uymak çok zor olmaz. Bunu sürekli yaptığınızda yavaşlık sizin için bir alışkanlık haline gelir. Yavaşlık ile acelecilik bir arada olmaz.
Öğrenmek yavaşlık ister
Yeni karşılaştığınız, yeni öğrendiğiniz bilgi ya da eylemler söz konusu olduğunda başarılı olmak için acele etmeyin. Kimse yapabileceğinden daha hızlı öğrenemez. Ancak ustalık yavaş öğrenmekle kazanılır, hız ustaların becerisidir.
Tek rakibimiz kendimiz
Çağımız herkesi büyük bir yarış içindeymiş gibi hissettiriyor. Yani sürekli birilerini geçmemiz gerekiyormuş gibi… Sonra 'Ya geçemezsem?' korkusu, sonra 'Eyvah geçildim' ya da 'Eyvah geç kaldım' yerinmeleri. Oysa hiç kimse yapabileceğinden daha çoğunu yapamaz. Üzerimize düşen görev, kapasitemizin tamamını kullanabilmemiz için daha çok çalışarak ustalaşmaktır. Yapabileceklerimizin en çoğunu yapmaya uğraşabiliriz. Bunun bir an önce olması şart değil. Yalnızca dünkü kendimizi yenmek gelişme ve ustalaşma için yeterli. Biz geliştikçe, girdiğimiz her yarışta becerimiz kadar başarı elde ederiz.
Panik atağı ya da panik bozukluğundan korunmak için aceleden uzak durmak önemlidir.
Panik atak hakkında bilmeniz gereken 9 madde!
Beklenmedik bir anda meydana gelen korku, sıkıntı, telaş, mide bulantısı, aşırı kaygı gibi durumların baş göstermesi, kişinin sanki az sonra kendisini ölecekmişçesine kötü hissetmesi panik atak belirtileri arasında yer alıyor. İşte size 9 madde de panik atak...
- Sürekli gergin ve sıkıntılı bir ruh halinde olmak, uykusuzluk, sebepsiz korku hissi, kalp çarpıntıları, nefes tıkanıklığı, ölümcül hastalığa yakalanacak korkusu, baş dönmesi, panik atak nöbetlerinin başlıca belirtilerinden.
- Panik atak nöbetlerine her yaş döneminde, her zaman ve herhangi bir sebep aramadan rastlanılması mümkün. Genellikle 20-30 yaşları arasında sıkça rastlanılan panik atak nöbetleri, boşanma, ağır travmalar ve sıkıntılar geçirmiş, depresyon dönemine olan kişilerde daha sık ortaya çıkıyor.
- Özellikle kadınlarda görülme olasılığı ise erkeğe oranla iki-üç kat daha fazladır. Bu kişilerde alkol ve madde bağımlılığı riski oldukça yüksektir.
- Bu tip sorunlar yaşayan kişiler hastalığıyla ilgili profesyonel bir destek alarak, hangi aşamada ve nasıl ilerlediği konusunda detaylı bir bilgi edinmelidir.
- Beslenme ve uyku düzenine dikkat ederek, düzenli bir yaşantı sürdürmelidir.
- Gereksiz kaygı ve sıkıntılardan kurtulmak için kendilerini oyalayacak hobiler edinmelidir.
- İnsanlarla iletişimlerini kuvvetlendirmeli, sorunlarını içine atmamalı ve gerekirse meditasyon desteği almalıdır.
- Kalp sıkışması, nefes tıkanması gibi problemleri en aza indirgemek için düzenli nefes egzersizleri uygulamalıdır.
- Mümkün olduğunca sık sık doğa yürüyüşleri yapılmalıdır.
YORUMLAR