Diğer vücut kokularında olduğu gibi, “yaşlı insan kokusu” da, deri bezlerindeki kimyasalların, havaya karışan küçük kokulu moleküllere parçalanması ile üretilir. Bilim insanlarına göre, yaşlı insanlara bu özgün kokuyu veren kimyasal, 2-nonenal adındaki bir bileşen. Diğer kimyasalların zamanla oksidatif parçalanmaları ile ortaya çıkan bu bileşen, insanlarda “nahoş, yağlı ve otsu” olarak tanımlanan kokuyu üretiyor.
2000 yılında yapılan bir araştırma sonucunda, Japon bilim insanları, insanlardaki 2-nonenal konsantrasyonunun, yaşla birlikte arttığını ortaya koydular. Araştırma kapsamında, yaşları 26 ile 75 arasında değişen 22 katılımcıdan, birkaç gece boyunca yatarken koku-biriktiren tişörtler giymelerini istediler ve kumaşa yapışan molekülleri incelediler. 40 yaş üzerindeki katılımcıların tişörtlerinde, genç olanlara kıyasla, daha fazla 2-noneal bulunduğunu gördüler. Ve 40 yaşın üzerindeki katılımcılarda, 2-noneal konsantrasyonunun yaşla birlikte önemli ölçüde arttığı fark edildi; bileşenin miktarı, en yaşlı katılımcıda, orta yaşlarda olanlara kıyasla neredeyse 3 kat daha fazlaydı.
Araştırmacılar, bu şekilde, yaşla birlikte artan başka bir koku bileşenine rastlamadılar; dolayısıyla yaşlı insanlardaki koku bozulmasının, 2-noneale atfedilebileceği sonucuna vardılar. Peki, bileşen, kişi yaşlandıkça neden artıyor? Araştırmacılar, aynı zamanda da, yaşlı katılımcılar tarafından giyilen tişörtlerde, omega-7 doymamış yağ asitlerinin daha fazla olduğunu gördüler ve 2-nonealin, bu yağ asidi zincirlerinin parçalanması sonucu ortaya çıkabileceklerini düşündüler. Yağ asitlerinin, yaşla birlikte artmalarını sebebi hala net değil. Araştırmacılar, sebebin metabolizmada görülen yaşla ilişkili değişimler ya da deri salgılarında bulunan diğer kimyasallardaki değişimler olabileceğini düşünüyorlar.
Bir diğer büyük soru da eğer böyle bir şey varsa kokudaki yaşla ilişkili değişimlerin hangi amaca hizmet ettiği yönünde. İnsanlar ve hayvanlar, yaşlı ve genç bireyler arasındaki koku farkını ayırt edebiliyorlar ve bazı hayvanların, yaşlı bireylerin kokularından daha fazla etkilendikleri, yaşlandıkça çiftleşme başarılarının arttığı biliniyor. Olası açıklamalardan biri şu: Yaşlı bireyler, daha uzun süre hayatta kalmalarını ve daha çekici eşler olarak algılanmalarını sağlayan genetik bir avantaja sahipler; yaşla ilişkili bu koku da, genetik kalitelerinin reklamı. Yaşanan durumun bu olduğu, net değil; ancak öyleyse eğer gençliğin fiziksel çekiciliğine ve diğer özelliklerine verdiğimiz yüksek değeri düşündüğümüzde kokunun insanlarda bu derece etkili olduğunu hayal etmek biraz zor.
Yaşlı insan kokusunun genelde nahoş olarak düşünüldüğü gerçeği, pek de engel olarak görünmüyor aslında. Kokunun kaynağını bilmeyen katılımcılar, yaşlı insan kokusunu, gençlerden gelen kokulara kıyasla, daha az yoğun ve daha az tatsız olarak derecelendirdiler. Yani kokunun kendisi o kadar da kötü değil; yalnızca belirli bağlamlar çerçevesinde algılanıyor.
YORUMLAR