Astım, hava yollarının duyarlılığının artması ve daralması ile karakterize, ataklar halinde seyreden kronik bir hastalıktır. Tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini düşüren, hatta hayatını bile tehdit edebilen astım, aslında basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ceyda Kırışoğlu, astım ataklarına dair bilgiler verdi.
Astım hastalığının nedenleri nelerdir?
Astımlı kişi hastalığı tetikleyen alerjenler, soğuk veya kirli hava, stres veya enfeksiyon gibi etkenlerle temasa geçtiğinde hava yolları daralıyor. Bu darlık sonucu da çeşitli yakınmalar ortaya çıkıyor. Bazı hastalarda astımın belirtilerinden hepsi ortaya çıkabileceği gibi bazılarında ise sadece birkaçı, hatta sadece biri görülebiliyor.
Kimler risk altında? Astımda en önemli risk faktörü nedir?
- Astımda en önemli risk faktörü genetik yapıdır. Ebeveynlerden birinde astım olması durumunda çocukta gelişme riski yüzde 20- 30 iken, bu risk her iki ebeveynde olması durumunda yüzde 60- 70’lere yükseliyor.
- Genetik olarak alerjik yapısı olanlarda, yani atopik bireylerde astım riski 10-20 kat daha fazla oluyor. Alerjik nezlesi olanlarda da astım gelişme riski 9- 14 kat artıyor.
- Son yıllarda obezite astım gelişimi için risk faktörleri arasında sayılıyor.
- Bir diğer risk faktörü ise cinsiyet. Astım çocukluk çağında erkeklerde, erişkinlerde ise kadınlarda daha sık görülüyor.
- İzosiyanatlar gibi 300’ den fazla madde mesleksel astıma neden oluyor.
- Hamilelikte sigara içen annelerin bebeklerinde, sigara içmeyen annelere göre daha sık görülüyor.
- Evde, hatta balkonda sigara içilen evlerde büyüyen bebeklerde astım gelişme riski hiç sigara içilmeyen evlere göre 3 kat artıyor.
Astımın belirtileri nelerdir?
- Nöbetler halinde gelen öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum ve göğüste baskı veya tıkanma hissi astımın tipik belirtilerini oluşturuyor.
- Sabaha karşı semptomların artış gösterip uykuyu bölmesi astımı destekliyor.
- Sıklıkla eforla, özellikle merdiven çıkarken veya yokuş yukarı yürürken nefes darlığında artış görülüyor.
- Astımda genellikle kuru özellikli öksürük görülüyor. Bazen öksürük astımın tek belirtisi olabiliyor. Bu tablo ‘öksürükle seyreden astım’ olarak değerlendiriliyor. Astımlı hastalarda bronş hassasiyetine bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası uzun süren öksürük görülebiliyor. Bu durum astım tedavisinin yetersiz kaldığını veya yapılmadığını gösteriyor. Dolayısıyla enfeksiyon sonrası uzayan öksürüklerde mutlaka hekime danışmak gerekiyor.
- Sıklıkla kuru öksürük görülmekle birlikte arada balgam tıkaçları da çıkarılabiliyor. Bu tıkaçlar çıktıktan sonra belirgin rahatlama sağlanıyor.
Astım ataklarını kontrol altına almanın 6 yolu
1- Nefes yoluyla aldığınız ilaçlarınızı erken kesmeyin. İlaçlarınız mutlaka hekiminizin gözetiminde ve önerileri doğrultusunda kullanın.
2- İlaç tedavisine yanıtı ve hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştirdiği için sigara dumanına maruz kalmaktan kaçının.
3- Alerjenlere maruz kalmamak için gerekli önlemleri alın. Ev içindeki nem oranını yüzde 50’nin altında tutmak, mümkün olduğunca az halı kullanmak, eşyaları kapalı dolapların içine yerleştirmek, ağır kadife perde ve yatak örtüsü kullanımından kaçınmak, polen mevsiminde evi sabah erken saatlerde havalandırmak alabileceğiniz basit önlemlerden bazılarını oluşturuyor.
4- Obezite astımı tetikleyen bir faktör olup, hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştiriyor. Bunda leptin hormonunun rol oynadığı biliniyor. Astım kontrolünü kolaylaştırdığı için fazla kilolarınızdan kurtulun.
5- Enfeksiyonlar en sık tetikleyen faktörlerden biri olduğu için korunma amaçlı olarak grip ve pnömokok aşıları yaptırabilirsiniz.
6- Beslenmede mümkün olduğunca doğal olanları tercih edin. Hazır gıdalar, boyalı maddeler, katkı maddeleri, MSG gibi maddelerden sakının.
Astım hastalığı tedavisi nasıldır?
Astımda hedef hastalığın kontrol altında olması. Yani gün içinde nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük gibi semptomlar yaşamamak, gece nefes darlığı ile uyanmamak ve kurtarıcı nefes açıcı ilaç kullanma gereksiniminin olmaması amaçlanıyor. Astım kontrol altında olduğu sürece kişinin hayatını etkilemiyor. Astım hastası olimpiyat şampiyonu yüzücüler ve profesyonel futbolcular bunun en iyi örneğini oluşturuyor. Semptomlar ve solunum fonksiyon testi değerlerine göre hastalığın şiddeti belirlendikten sonra tedavi planlanıyor. İlaçlar kontrol ediciler ve semptom gidericiler olarak iki grupta toplanır. Günümüzde en etkin olan astım ilaçları nefes yoluyla alınan kortizonlu ilaçlar. Çok düşük dozlarda uygulanan bu ilaçlar standart tedaviler sırasında kana geçmiyor, kilo alımına neden olmuyor. Yine hastaya göre alerjiye yönelik farklı ek tedaviler de kullanılıyor. Astım kontrol altındaysa ilaç dozları azaltılabiliyor, kontrolsüz olduğunda ise ilaç çeşidinde veya dozunda artış yapılıyor.
6 soruda astım hastalığı hakkında doğru bilinen yanlışlar!
Toz, duman, koku alerjenler gibi çok çeşitli uyaranlar ile temas sonrası öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar. Kirli hava, sanayileşme, kedi köpek beslenen evlerin sayısındaki artış ve havadaki nem oranının yüksekliği astım hastalığı için tetikleyici rol oynuyor. Astım, tedavi ve kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) halinde gelen bir hastalıktır. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Melahat Bekir Külah, astım hastalığı hakkında doğru bilinen yanlışları açıkladı:
- “Astım bulaşıcı bir hastalıktır”
- ‘’Astım tedavisinde kullanılan inhalerler ( spreyler ) alışkanlık yapar, çok uzun süre kullanırsam akciğerlerime zarar verir”
- “Astım ilaçlarındaki “Kortizon, çok zararlıdır, çok yan etkisi vardır’’
- “Şikâyetlerim düzeldi, artık ilaç kullanmama gerek yok”
- “Astımlı hastalar spor yapmamalıdır”
- “Hamilelikte astım ilaçları bebeğe zararlıdır”
Astımın ortaya çıkmasında bazı genetik (kişisel) ve çevresel risk faktörleri neden olmaktadır. Kalıtım (genetik yapı, irsiyet), cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisine ve ailesine ait faktörlerdir. Çevremizde bulunan ve sık karşılaştığımız bazı etkenler, genetik olarak yatkın olan kişilerde astımın ortaya çıkmasında ve hastalığın ağırlığı üzerinde önemli rol oynarlar. Bu yüzden bir enfeksiyon durumu söz konusu olmadığından astım hastalığının bir kişiden diğer bir kişiye bulaşması söz konusu değildir.
Astımın tedavisinde genel olarak inhaler dediğimiz nefes açıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Astımda sprey ya da kuru toz şeklinde ilaçların kullanılmasının bağımlılık yapması söz konusu değildir. Sprey/kuru toz uygulayıcıları kullanıldığında, ilaç hedef bölgeye vücutta dolaşmadan, doğrudan ulaşmaktadır. Bu yolla ilaç verilmesinin bağımlılık yapması söz konusu değildir. Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar akciğerlere zarar vermez. Bu tür ilaçlar Uzun araştırmalar sonucu geliştirilmiş hekim tarafından olası yarar ve zararı göz önüne alınarak hastaya verilmektedir.
Astımlı hastalara kortizon hastalığın alevlendiği ya da kriz durumlarında, ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla verilir. Kana hemen hiç karışmayan sprey şeklindeki kortizonun ise neredeyse hiç yan etkisi yoktur. Bazı hastalarda sprey şeklindeki kortizon kullanımına bağlı ses kısıklığı ya da kuru öksürük gibi şikâyetler olabilir. Bu tür şikâyetler spreyi kullandıktan sonra ağzın çalkalanmasıyla önlenebilir.
Astım şikâyetleri düzelse de ilaçları azaltma ya da bırakma kararı, asla hasta tarafından kendi kendine verilmemelidir. Astım da bronşlardaki daralma her ne kadar geri dönüşümlü olsa da, eksik tedavi bronşlardaki daralmanın kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Astım ilaçların ne kadar süre ile kullanılması kararı uzmanlara bırakılmalıdır.
Doğru tedavi edilen ve kontrol altında olan astım, kişinin hayatını etkilemez. Astımlı hasta, doktorunun önerisi doğrultusunda spor yapabilir. Yalnızca, bazı hastalarda spor öncesi nefes açıcı ilaç kullanımı gerekli olabilir. Bunun yanında, spordan ziyade; örneğin çok tozlu bir spor salonu ya da aşırı su buharı ile dolu kapalı bir havuz hastanın şikayetlerini başlatabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Astımlı hastaların yaklaşık üçte birinde gebelik sırasında astım belirtileri hafifler, üçte birinde değişmez, üçte birinde ise kötüleşir. Sprey şeklindeki ilaçların neredeyse hiç yan etkisi yoktur. Bu nedenle gebelikte doktor önerisi doğrultusunda güvenle kullanılabilirler. Bebeğe asıl zarar verecek olan hekimin kontrolü altında verilecek olan ilaçlar değil, annenin astıma bağlı tedavi edilmemiş sorunlarıdır. Bu nedenle, astımlı hastaların gebelik boyunca hekim kontrolünde olmaları gerekmektedir.
Alerjik nezle astım riskini artırıyor
Dünyada en sık görülen solunum yolu hastalığının Astım olduğunu, yaklaşık her 7-8 çocuktan birinde görüldüğü, özellikle çocuklarda alerjik nezle ve astımın birlikte görülme riski bulunduğu belirtiliyor. Astımlı çocukların yüzde 75'inde alerjik nezle, alerjik nezleli çocukların yüzde 20-40’ında ise astım olduğu vurgulanıyor.
Türk Toraks Derneği ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından kurulan GARD (Global Alliance Against Respiratory Diseases ), Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle, her yıl Mayıs ayının ilk Salı günü, ülkemizde ve dünyada “Dünya Astım Günü” olarak kutlanıyor.
Çocuk Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay, alerjik nezle ve astım ilişkisine dikkat çekti. Genellikle alerjik nezlenin çocuklarda, astım ile birlikte oluşmasına rağmen Alerjik nezlenin basite alındığının altını çizdi. Dünyada en sık görülen solunum yolu hastalığının Astım olduğunu ve yaklaşık her 7-8 çocuktan birinde görüldüğünü söyledi. Özellikle çocuklarda alerjik nezlenin ve astımın birlikte görülme riski bulunduğunu, astımlı çocukların yüzde 75'inde alerjik nezle, alerjik nezleli çocuklarda ise yüzde 20-40 oranında astım olduğunu sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Ahmet Akçay; bahar alerjisinin sık sinüzit, geniz eti büyümesi, sık kulak iltihabı gibi sonuçlara neden olduğunu, genellikle burunları tıkalı çocukların uyku kalitelerinin bozulduğunu, iyi bir uyku alamayan çocukların ise gün boyu kendilerini yorgun ve halsiz hissettiklerini söyledi. Bahar alerjisi olan çocukların kokulara aşırı hassas olduklarını, bu çocukların çamaşırlarının parfümsüz deterjanla yıkanmasını ve ev temizliğinde kokusuz ürünlerin kullanılmasını tavsiye etti.
Astım tedavi edilebilir bir hastalıktır
Astımın tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Akçay; alerji aşısı tedavisi denilen immunoterapi tedavisinin, bahar alerjisinin astım hastalığına dönüşmesini ve astım hastalığı varsa da hastalığın ilerlemesini engelleneceğini söyledi. Prof. Dr. Akçay şöyle konuştu: “Alerjik astımın tedavisindeki en etkili yol aşılama yöntemidir ve bu yöntemle hastalıktan kurtulmak mümkündür. Alerji aşıları, astımın gidişatını değiştirebilme potansiyeline sahip tek tedavidir. Mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Çünkü alerji aşıları dışındaki tedavilerin hiçbiri hastalığın vücuttan atılmasını sağlamaz, sadece mevcut yangının seviyesini azaltır. Aşı tedavisinde cilt altına enjeksiyon ve dil altı tablet şeklinde metotlar uygulanır, her iki yöntemin de etkilidir ve bu tedavi metotlarının 5 yaşından büyüklerde uygulanabilir.”
YORUMLAR