Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2020’de dünyada tüm hastalıklar içinde depresyon başı çekecek. Kara delikler aslında sanıldığı kadar kara ve bir zamanlar düşünüldüğü gibi ebedi hapishaneler değil. Her şey kara delikten dışarıya veya başka bir evrene bile çıkabilir. Yani bir kara delikte olduğunuzu düşünüyorsanız pes etmeyin. Bir çıkış yolu vardır...” Geçtiğimiz günlerde Londra’da yaptığı bir konuşmada kara deliklerle depresyon arasında kurduğu bağ ile kendini çaresiz hissedenlere umut veren İngiliz fizikçi Stephen Hawking böyle diyordu. Habertürk Gazetesi’nin hafta başında yayımladığı ‘IPSOS Türkiye Barometresi 2017-Yeni Yıl Özel Raporu’ anketinde toplumdaki karamsar ve depresif ruh hali göze çarparken her yıl dünyada 350 milyon kişiyi vuran depresyonun 2 yıl içinde dünyanın 1 numaralı hastalığı olması bekleniyor. Oysa hakkında bildiğimizi sandığımız bilgilerin pek çoğu aslında doğru değil. Uzmanlara göre pençesinden kurtulamamamızın asıl sebebi de bu doğru sandığımız kritik hatalar. 2020’de dünyada en çok ölümü tetikleyecek sebeplerden biri olabileceği iddia edilen depresyon kapınızı çalmadan onu yakından tanıyın.
350 ABD’de her yıl yaklaşık 16 milyon yetişkin, 3 milyon ergen depresyona giriyor. Dünyadaysa rakam 350 milyonu buluyor.
Yürüyüşe çık geçer!
İlk olarak depresyonu kendi başınıza yenebileceğiniz inancı en sık düşülen hatalar arasında başı çekiyor. İşin uzmanına başvurmanın tonla para dökmekten öte bir faydasının olmadığı, ilaç kullanmanınsa gereksiz ve zararlı olduğu, bağımlılık yaptığı klişesi nedeniyle depresyon son yıllarda sağlığımızı en çok tehdit eden hastalıklar arasında yer alır oldu. Oysa tedavi edilmeyen depresyon, beyin hücrelerine çok ciddi ve kalıcı hasar veriyor, unutkanlığa ve zihinsel becerilerin körelmesine neden oluyor. Bu nedenle bir başınıza çıkış yolu bulmaya çalışmak yerine ne kadar erken müdahale edilirse o kadar kolay... Kendi başınıza “Geçti, bitti” demeyin, tekrarlama ihtimali her zaman yüksektir. Atlanan başka bir detay, ilaçlara adaptasyonun en az 2 hafta aldığı... Yani hemen etkisini göstereceğini sanarak mucizeler beklemeyin ve endişeye kapılmayın. Bu süreçte hayati kararlar almaktan uzak durun. Bu arada her zaman üzülecek bir sebep bulduğumuzda depresyona girmiyoruz. Güneş ışığını az görmekten tutun da vücudumuzun ihtiyaç duyduğu omega 3 miktarının alınmamasına dek epey neden var... Depresyona girmek için illa bir şeylerin ters gitmesine ya da somut bir neden olmasına gerek olmadığını söyleyen ABD’li psikiyatr Sarah Lisanby “Danışanlarımın çoğu hayatındaki her şeyin harika gittiğini ve depresyona girmek için bir sebepleri olmadığını söylüyor ama buna rağmen ciddi sorunlar yaşıyor” diyor. Açıkça görülemeyen nedenlerden de özellikle de genetik bir yatkınlık söz konusu olduğunda depresyon tetiklenebilir.
Mutluyken de depresyona girilir
California Üniversitesi’nden Prof. Richard Kravitz de depresyonun tek belirtisinin mutsuz ruh hali olmadığına dikkat çekiyor. Yani “Mutsuz görünmüyorsa depresyonda değildir” inanışı kafalarda yer etmiş olsa da aşırı mutlu görünürken de depresyona girmiş olabilirsiniz. Çünkü depresyon sadece duygu durumunuzu bozmaz, bağışıklık sistemini ciddi anlamda etkileyebilir, hazım problemi yaşatabilir, ağrılar, kramplar nüksedebilir. Bir grup Kanadalı araştırmacının Pain (Ağrı) isimli akademik dergide yayımladıkları bir araştırmaya göre de depresyondakilerin boyun ve sırt ağrısı çekme ihtimalinin 4 kat fazla olduğuna dikkat çekilmişti. Bu arada genel inanış, çocukların depresyona girmediği olsa da bu hastalık elbette sadece yetişkinleri vurmuyor. İstatistikler son yıllarda çocuklarda görülen depresyon sıklığının çok sert biçimde arttığına işaret diyor. Artan rekabetin de etkisiyle her 4 çocuktan 1’i, 19 yaşından önce depresyona giriyor. Diğer yandan kadınların erkeklere kıyasla daha çok risk altında olduğu öne sürülse de son rakamlar kadınların karşı cinsleriyle hemen hemen aynı oranda tehdit altında olmaya başladığına işaret ediyor.
Asıl tehlike saç kestirmemek
Saç kestirmenin, boyatmanın depresyona işaret ettiği söylenir ancak asıl tehlike dış görünüşün umursanmaması evresinde başlıyor. Dahası sanılanın aksine depresyondakilerin en çok dibe vurduran anlar geceleri değil sabahları geliyor. Uzmanlar bu sonuç üzerinde gece boyu görülen ve hatırlanmayan kabusların etkisinin büyük olduğunu söylüyor ki bu özellikle uzun saatler uyuduktan sonra söz konusu oluyor. Öte yandan alkolün bu dönemlerde yatıştırıcı etkisinin olduğu zannedilse de aslında tetikleyici rol oynar. Araştırmalar her 3 depresyonludan 1’inin aynı zamanda alkol problemi olduğunu ortaya koyuyor. Bitmedi... Sosyal medyada fazla zaman geçirenler ve online alışveriş yapanlar yapmayanlara göre daha çok risk altında. Sebebiyse sosyalleşmeyi, gerçek hayatı reddetmeleri, dikkat!
‘Yüzün ortasına yenen yumruk gibi...’
Depresyona girmek güçsüz olduğunuzu göstermez. Ancak en çok da kendinizi yalnız hissettiğinizde depresyon sizi yakalıyor. Chicago Üniversitesi’nden Profesör John Cacioppo, yalnızlık hissinin, hiç tanımadığınız bir kimsenin yüzünüzün ortasına yumruk atma anında yaşadığınız stres kadar kötü olduğuna dikkat çekiyor ve “Bu his korkunç biçimde depresyon tetikleyicidir” diyor. İyileşmek yerine probleme odaklandıklarından depresyondakiler aslında birbirlerine iyi gelmez. Konu üzerine araştırmalar yapan klinik psikiyatr Simon Rego, depresyonun bulaşıcı etkisine dikkat çekmek için bir benzetme yapıyor: “Sinir, hayal kırıklığı ve öfke gibi sebeplerle olumsuz bir havanın estiği evde negatiflik size de bulaşacaktır.” Dahası herkesin başına geldiğini vurgulayarak ya da gerektiğinden fazla hassas davranarak iyilik ettiğinizi sanırsınız ama bu depresyondaki kişinin daha da dibe vurmasına sebep olur, kendini çıkmazda hissettirir. Bahsini hiç açmamak, stratejik olarak yok saymak da aile ve yakın çevrenin düştüğü en büyük hatalardan. Depresyondaki kişiler devamlı aşırıya kaçma eğilimindedir. Yani ya çok uyur ya uyumaz, ya duygusallıkta aşırıya kaçar ya da duygularını hissetmezler. Dahası depresyonda sadece kilo alınmaz, iştah da kesilebilir. Ancak yine de bu süreçte kilo artışı daha sık görülür ki bu, kişinin sevdiği şeyleri yediğinde mutluluğu yeniden bulacağı beklentisidir. Oysa hızlı kilo artışıyla kendilerini daha da çıkmazda hissederler. Bunun yerine Psikoterapist Barton Goldsmith’in tavsiyesi en kolay ve ucuz tedavi olan egzersiz. Son olarak depresyon tek tip değildir. Mesela doğum sonrası depresyonu da olabilir, mevsimsel depresyon da... Dolayısıyla türüne, kişinin yaşına, cinsiyetine, hikâyesine ve pek çok faktöre bağlı olarak tedavi seçilir ve herkesin tedavi süreci farklı işler. İlaç adı ve dozu kıyası yapmak iyileşme sürecinde yapılabilecek en büyük hatalardan... Zira Danimarkalı araştırmacılar çevrenin etkisiyle gereksiz yere alınan antidepresanların intihar riskini artırdığına dikkat çekiyor. Stephen Hawking’le başladık onunla bitirelim. Hawking’in depresyon reçetesi şöyle: “Ayaklarına değil, yıldızlara bakmayı unutma. Asla çalışmaktan vazgeçme. Hayata anlam verecek olan bu.”
Yazı: Sema Ereren
YORUMLAR