HT Hayat Anasayfa Hamilelikte depresyon oranı önceki kuşaklara kıyasla artıyor | Sağlık

Yeni bir araştırmaya göre genç kadınların kendi anneleriyle kıyaslandıklarında hamilelikleri boyunca depresyon veya anksiyete deneyimlemeleri %51 daha olası.


1990'larda hamile olan bir grup kadını gözlemleyen benzersiz bir proje, o zamanki annelerin çocukları şimdi çocuk sahibi olurken jenerasyonlar arasındaki ruhsal sağlık problemlerinin inanılmaz derecede arttığını ortaya çıkardı. Bristol Üniversitesi bulgularına göre günümüzde 24 yaşından önce hamile kalan kadınların dörtte birinin, önceki grupla kıyasla “yüksek depresif semptomlar” gösterdiği gözlemleniyor.


Araştırmacılara göre, 25 sene önceye kıyasla günümüzde daha fazla kadın çalışıyor ve bu kadınlar, hamileliğin kişisel yaşamlarını nasıl etkileyeceği konusunda endişeli. Bu etkenleri anlamak çok önemli çünkü Amerikan Tıp Derneği Dergisi'nde yayımlanan araştırmanın yazarlarına göre hamilelikte depresyon anne ve çocuk üzerinde önemli etkilere sahip.


Üniversitenin Tıp Fakültesi Psikolojik Epidemiyoloji bölümünde öğretim üyesi olan Dr Rebecca Pearson, “Bunun birçok sebebi var; kendini bunalmış hissetmek, iyi uyuyamamak, üstünüze binen şeyler ve stres” şeklinde konuştu. “Eğer neyin değiştiğini düşünecek olursak, kadın iş gücü geçtiğimiz 25 yılda arttı ve ruh sağlığına ilişkin 2 önemli unsur ortaya çıktı: Biri, genç kadınların büyük amaçları ve hırs ve hamile kalmanın bunları başarmayı zorlaştırıp zorlaştırmayacağı. Diğer bir unsursa işe gitme zorunluluğunun olması. Hamileyken işe gitme zorunluluğunun beraberinde getirdiği fiziksel ve ruhsal yorgunluk” diyor Pearson.


Pearson sözlerine ayrıca, artan ev ve yaşam maliyetlerinden kaynaklanan maddi baskıları da ekliyor.


Araştırma bulgularına göre klinik depresyona sebep olan moral bozukluğu ve üzüntü sorunları değişmemiş fakat anksiyete bozukluğu daha yaygın bir hal almış ve anne ve çocuğu etkileyebilir. Pearson, “Bulgularımıza göre bu artış ve kadınların hissettikleri, ağırlıklı olarak anksiyete ve stresle ilgili. Kadınlar kendilerini ifade edemiyorlar çünkü kendilerini depresif olarak görmüyor ve yardım için adım atmıyorlar” diye konuşuyor ve ekliyor: "Hamilelikte bahsedilen bu depresyonun anne ve çocuk üzerinde önemli derecede etkisi var, bu da sağlık hizmetleri için çok önemli bir nokta.”


Bulgular 1990 Bristol Çocukları Araştırması'ndan elde edilmiş ve dünya üzerinde kadınlar arasında iki jenerasyonda da test edilen ilk araştırma olarak biliniyor. Araştırmanın sonuçları ele alındığında bu ilk araştırmada yer alan 2390 kadın katılımcı 2012-2016 yılları arasında 24 yaşından önce hamile kalan kendi kızlarıyla (180 kişi) veya oğullarının eşleriyle karşılaştırıldıklarında, ikinci jenerasyonun, öncekine kıyasla %51 oranında daha fazla ileri derece depresyon semptomları gösterdiği tespit edilmiş. Ayrıca, hamilelik döneminde depresyon yaşayan annelerin kızlarının da hamilelikleri boyunca depresyon geçirme ihtimallerinin diğerlerinden 3 kat daha fazla olduğu saptanmış.


Bristol Ekibi'ne göre ise bu üç jenerasyondan elde edilecek olan veriler sağlık ve sosyal politika araştırmalarında yeni bir dalganın başlangıcı olacağının işareti. Genç annelerin, çocuklarıyla nasıl etkileşime geçtiklerini kayda alabilmek ve annelerin ruhsal sağlığı hakkında daha fazla ipucu alabilmek için annelere, kafalarına takabilecekleri kameralar verilmiş.


Anne Ruh Sağlığı Derneği başkan yardımcısı Clare Dolman, “Bristol Üniversite'nin yaptığı bu araştırma hamilelikte depresyon oranlarının nasıl yükseldiğini göstermek adına önemli bir adım” diye belirtirken ekledi: "Şimdi ileriye dönük bir şekilde devam edip bu artışın olası sebeplerini değerlendirerek kuşaklararası bu döngüyü kırmak üzere çalışmak çok önemli."


Kaynak: The Independent

Fotoğraf: George Ruiz

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.