Hepimizin en büyük dileği sevgi dolu bir yaşam sürdürmektir. Sevgi dolu bir yaşam sürdürebilmek için ayırım yapmaksızın yaşamdaki her şeyi sevmek gerekir. Yaşamdaki her şeyi sevmeyen insan, dünyayı “sevdiklerim ve sevmediklerim” diye ikiye ayırırsa dünyanın bir bölümünü yaşamından uzak tutuyor, dışlıyor demektir. Birisi çıkıp da size, “Dünyanın bir bölümüne gözlerinizi kapatacak, o bölümle ilginizi keseceksiniz” dese ne kadar çok üzülür, ne büyük tepki gösterirsiniz. Oysaki hiç kimse bunu söylemediği halde biz kendi seçimlerimizle “onu seviyorum, bunu sevmiyorum” diyerek dünyanın bir bölümü ile aramıza çizgiler çekmişizdir. “Ben yağmurlu havayı sevmem” diyen bir insan, dünyaya bereket getiren, yağınca her yeri yıkayıp pırıl pırıl eden, ırmakları akıtan, denizleri dolduran, susuzluğumuzu gideren yağmurun her yağışında, “Yine yağmur yağdı” diye dertlenip, suyun yarattığı güzellikleri hissedemeyecektir. Güneşi sevmeyen güneşte, karı sevmeyen karda mutsuz olacak, onların muhteşem güzelliklerini doyasıya yaşamak dururken, güneşin sıcağından, karın soğuğundan kaçmaya çalışacaktır. Doğa bir bütündür. Her halini sevmek insanı her havada, her mevsimde güzel ve doğayla iç içe yaşatır.
Sevgi dolu bir yaşam sürdürebilmek için sevgi çağrıştırmayan kelimeleri yaşamdan ayıklamak, sevgi ifade eden kelimeleri yaşama egemen kılmak gerekir. Kelimeler duygu ve düşüncelerimizin ifadesidir. Ancak bildiğimiz kelimelerle konuşur, bilmediğimiz kelimeleri kullanamayız. Eğer sevgi çağrıştırmayan kelimeleri yaşamımızdan çıkarır, unutur, sevgi ifade etmeyen dili bilmezsek hep sevgiden söz ederiz. Dünyamız, çevremiz, gönlümüz sevgi ile dolar.
Günlük yaşamımız bizi sevgiden, dostluktan uzaklaştıran, insanlara yabancılaştıran bir telaş, stres ve mücadele içinde geçiyor. Etrafımız sevgisiz ve sevgisizlik üreten olaylarla dolu. Eğer onlara takılırsanız, günleriniz sevimsiz duygular arasında kaybolur. Siz hırs, kin, kıskançlık, düşmanlık üreten olaylara kapılmayınız. Yaşamdaki güzel şeyleri arayınız. İnsanları iyi yönleri ile görmeye, gökyüzündeki muhteşem güzellikleri keşfetmeye, mis gibi havayı hissetmeye, gülleri, çiçekleri koklamaya odaklanınız. Görürsünüz ki; Allah’ın her yarattığı şey benzersiz ve şahane… Bir gül yaprağında, bir kar tanesinde o güne kadar fark etmediğiniz muhteşem şeyler bulacak, yaratıcılıktaki büyüklüğü anlayacak ve sevmeye doyamayacaksınız.
Sevgi dolu bir ortamda yaşayabilmek için sevginizin sorumluluğunu üstlenmelisiniz. Herkes beni sevsin diye beklerseniz yaşamınız hep beklemekle geçer. Siz insanlara yakın olunuz, ilginizi paylaşınız, karşılık beklemeden veriniz. Sevgiyi yaratmak ve yaşatmanın sorumluluğunu üstleniniz. Sevgi almakla değil, vermekle yaşar. Vermeyi bir yaşam biçimi haline getirmez, vermekten mutlu olmazsanız sevgiye ulaşamazsınız.
Sevgi içinde yaşayabilmek için sevginizden koşulları kaldırmalısınız. “Şöyle olursa sever, öyle olmazsa sevmem” derseniz, siz yalnızca kendi koşullarınıza uyan, size bağımlı olan insanlar arıyorsunuz demektir. Oysaki her insanın ayrı bir huyu, kişiliği ve kimliği vardır. Onu kendi isteklerinize uydurmaya çalışacağınıza onda yaşayan özgün nitelikleri, değerleri ve güzellikleri keşfetmeye çalışınız. Onu, kendi hali ve biçimi ile sevmeye çalışınız. Sevginizi cömertçe ve koşulsuz olarak veriniz. Verdiğiniz her şey katlanarak size geri dönecek, çevreniz sevgiyle dolacak, sevenleriniz artacak ve yaşamınız daha güzel olacaktır. Vermekten ve sevmekten korkmayınız.
YORUMLAR