Hayatlarının en güzel yıllarında olan gençler kendilerini sıkışmış, bunalmış ve depresif hissettiğini ifade ediyor. Peki, günümüz gençlerinin bu hisleri daha yoğun yaşamasının sebebi ne? Bu konuda göz ardı edemeyeceğimiz acı gerçekler var.
1990’lı yıllarda genç intihar oranında bir düşüş yaşanmış olsa da, ne yazık ki bu sayı her yıl giderek daha da artmaya başladı. Bunun nedeni tam olarak açıklanamasa da uzmanlar bu durumun günümüz ergenleri ve gençlerinin evde ya da okulda daha fazla baskı altında kalmaları, ailelerinin maddi durumları konusunda endişelenmeleri, alkol ve uyuşturucu kullanmaya daha yatkın olmalarıyla bağlantılı olduğunu düşünüyor. Psikolog Kathy Harms “Gençler için çok tehlikeli bir dönemdeyiz” diyor ve ekliyor “Anksiyete ve depresyonu her yaş grubundan çocukta daha çok görmeye başladık.”
ABD’li gençler hakkında yapılan bir araştırma da üniversiteye başlayan gençlerin daha depresif ve bunalmış hissettiklerini ortaya çıkardı. 2015 yılında yapılan bir araştırma, depresyon tanısı konan gençlerin sayısının 2011 yılı sonuçlarına kıyasla yüzde 50 daha fazla olduğunu gösterdi. Benzer bir artış, intihar ya da kendine zarar verme düşünceleri yüzünden hastanede yatarak tedavi olan gençlerin sayısında da gözlemlendi.
Genç kadınlar depresyona daha yatkın
Suicide.org’a göre genç ve ergen intihar oranları geçtiğimiz yıllarda önemli ölçüde artış gösterdi. Bu sonuçlara göre 15-24 yaş arası gençlerde intihar ölüm nedenleri arasında üçüncü sıradayken, gençlerin yüzde 20’si yetişkinlik döneminden önce depresyon geçirdiği görülüyor. Bu gençlerin ise sadece yüzde 30’u tedavi edilebiliyor.
Depresyon, genç kadınlarda genç erkeklere kıyasla iki kat daha fazla gözlemleniyor.
Suiistimal ve ihmal edilen gençler ise depresyona daha yatkın olarak nitelendiriliyor. Depresyonla mücadele eden gençlerin yüzde 20-50’sinin aile geçmişinde de depresyon ya da başka bir ruhsal hastalığa sahip bir aile bireyi var. Ebeveynlerin boşanması ya da ebeveynlerin ölümü de dahil olmak üzere aile ile bağlantılı bir travma ya da problem yaşayan gençlerin depresyona daha yatkın olduğu ise üzücü bir gerçek.
Durum Büyük Buhran döneminden bile vahim!
Portland Press Herald’da Laura Bauer ve Mara Rose Williams tarafından yayımlanan bir makaleye göre, gençler önceki yıllara kıyasla çok daha umutsuz. Kansas Eyalet Üniversitesi profesörlerinden Tony Jurich bu durumu şu şekilde özetliyor: “Gençler yenilmez olduklarını düşünüyor ve bu nedenle psikolojik bir acı deneyimlediklerinde, umutsuzluktan dolayı bunalmış hissetmeye ve hayatlarını kontrol edemiyormuş gibi düşünmeye daha yatkın oluyorlar.” Jurich, bu umutsuzluk ve acizlik hissini genç intiharını tetikleyen molotof kokteylleri olarak nitelendiriyor.
San Diego Eyalet Üniversitesi psikoloji profesörlerinden Jean Twenge tarafından yürütülen bir araştırma ise günümüzde anskiyete ve diğer ruhsal hastalıklarla mücadele eden lise ve üniversite öğrencilerinin sayısının, Büyük Buhran dönemindeki aynı yaş grubundaki gençlerden beş kat daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. Twenge bu sonuca, 1938-2007 yılları arasında 77 bin üniversite öğrencisi üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda vardı.
Modern dünyanın beraberinde getirdiği depresyon tetikleyicileri neler?
Bazı uzmanlar gençlerin gerçekçi olmayan beklentilerle büyütüldükleri fikrinde. Modern sosyal medya kanalları aracılığıyla aldığımız “Her zaman iyi hissetmelisin” mesajları da gençlerin üzerinde baskı oluştururken, ebeveynler de çocuklarına zorlu zamanlarda hayatta kalabilmek için ihtiyaçları olacak başa çıkma mekanizmalarını öğretmiyor. Psikoloji yazarı Therese J. Borchard ise modern yaşam tarzlarının, topluluk ve aile desteğinin eksik olmasının, teknoloji olmadan oynanan oyunların eksikliğinin, güneş ışığına daha az maruz kalmanın ve bilgisayarla olan ilişkinin artmasının da bu durumda büyük bir etken olduğu fikrinde. Borchard aynı zamanda, günümüzde sağlıksız beslenmenin ve yoğun yaşam tarzlarının da depresyonu tetikleyen stres faktörleri arasında yer aldığını belirtiyor.
Sosyal medya kullanımı ve depresyon arasındaki bağlantı hakkında Hastalık Korunma ve Kontrol Merkezi-Gençlik Risk Davranışı Gözetim Sistemi’nin sonuçlarına göre sosyal medyada daha fazla zaman geçiren gençler daha mutsuz, daha depresif ve intihara daha çok meyilli. Bu sonuç cinsiyet, ırk ve sosyoekonomik durum gibi diğer bağımsız faktörlerle de ilişkili.
Ek olarak yapılan iki araştırma sosyal medya kullanımının artmasının mutsuzluğa neden olduğunu ortaya çıkarırken diğer yandan, mutsuzluk hissinin sosyal medya kullanımını artırmadığını ortaya çıkarıyor. Yapılan üçüncü araştırma ise Facebook’u bir hafta kullanmayan insanların o haftanın sonunda daha mutlu, daha az yalnız ve daha az depresif hissettiğini gösteriyor. Genç depresyonunu sadece sosyal medya kullanımıyla ilişkilendirmek doğru olmasa da bu konuda önemli bir faktör olduğu da ortada.
Gençlere nasıl yardımcı olabiliriz?
Çevrenizdeki gençlerde depresyon, anksiyete, bipolar kişilik bozukluğu ya da kendine zarar verme davranışları gözlemliyorsanız profesyonel yardım almaktan çekinmemelisiniz. Bu durumda gençlerin üzerinde baskı oluşturmadan ilerlemek kilit nokta. Doğru zamanda yapılan bir müdahale bir gence yardım eli uzatabilirsiniz.
Referanslar: Discovery Mood. "Depression symptoms in teens: why today’s teens are more depressed than ever". Şuradan alınmıştır: https://discoverymood.com/blog/todays-teens-depressed-ever/
Society for Personality and Social Psychology. "Why teens today have become more depressed". Şuradan alınmıştır: https://www.spsp.org/news-center/blog/twenge-teen-depression-smartphones
YORUMLAR