İnsan bir ömür boyu diğer insanlarla iletişim halinde olmak mecburiyetindedir. Doğru iletişimin ön koşulu ise insanın kendisini doğru ifade etmesinden geçer. Değerlerimizi, inançlarımızı, amaçlarımızı hedeflerimizi, duygu ve düşüncelerimizi iyi ifade edebilmemiz hayattaki başarımızı belirler. Bu bağlamda da ne söylediğimizin yanı sıra nasıl söylediğimiz, kendimizi karşı tarafa nasıl yansıtabildiğimiz büyük önem taşır. İşte üslup dediğimiz kavram da burada devreye girer. Peki üslup nedir? Sözlük tanımı olarak duygu ve düşüncelerimizi ifade etmekte seçtiğimiz kendimize has anlatım biçimidir.

Üslûp bilinen bu klasik anlamından başka nezaket, incelik gibi kavramları da içinde barındırır. Üslûp sahibi insan aynı zamanda nazik insandır. İnce düşünür, ince konuşur. Güzel üslupla söz söylemeyi becerebilen insanın maksadı yıkmak değil yapmaktır... Söylemek var, söylemek var; söylemekten söylemeye fark var.

Herkes iyi bir müzik kulağına sahip olamaz, herkes iyi resim yapamaz, şarkı söyleyemez, sanatçı olamaz. Bunlar doğuştan gelen meziyetlerdir. İyi şarkı söyleyememeniz sizi hayatta başarısız kılmaz. Ancak iyi iletişim becerisine sahip olmamanız hayat başarınızı olumsuz anlamda etkiler. Eğer kendinizi ifade ederken doğru üslubu kullanamıyorsanız ne kadar bilgi sahibi, yetenekli, donanımlı olursanız olun mutlak eksik kalacaksınızdır. Hatta haklı talepleriniz, istekleriniz doğru üslupla birleşmiyorsa haksız duruma bile düşmeniz kaçınılmazdır.

İletişimde ne anlattığımız önemlidir evet fakat bizimle ilgili esas iz bırakan nasıl söylediğimizdir. Tarzımız, ses tonumuz, bakışımız da birer üsluptur. Ve üslubumuz kişiliğimizin yansımasıdır. Kişilikli, doğru konuşan insan da zamana, mekana ve kişiye göre değişim göstermez. Üslubuna hakim olan insanın lafı sözü dinlenilir. Doğru tarz ile konuşmayanın bir süre sonra doğruları da duyulmaz olur!

İnsanlar üzerinde kırıp dökerek değil, tatlı bir dille sihirli etki bırakın. Unutmayın üslup en kanlı silahtır. Doğru kullanmazsanız bir gün dönüp kendinizi de vurabilirsiniz...