X

Doç. Dr. Sultan Tarlacı ve Doç. Dr. Sinan Canan ile bu konular hakkında görüştük. Bu yazı dizisinde bu sorulara yanıt aradık...


İnsanoğlu var oluşundan beri bilinen beş duyusuyla yaşıyor. Görmek, işitmek, tatmak, dokunmak ve koklamak. Ya da en azından bizler öyle biliyoruz. Peki acaba bir insanın başka özellikleri de olabilir mi? Kimilerine göre doğaüstü güçler kimilerine göre ise insanın doğuştan yani doğası gereği sahip olduğu yetenekler. Örneğin geleceği görebilmek, akıl okuyabilmek ya da cisimleri uzaktan hareket ettirebilmek ve hatta uçabilmek. Çoğu gişe rekorları kıran bilimkurgu filmlerine konu olan bu yetenekler gerçek olabilir mi? İnsanoğlu, doğası gereği bu yeteneklere sahip midir? Bu yazı dizisinde bu soruların yanıtlarını aradık. Bu konularda çalışmalar yapan bilim adamlarına sorduk ve bakın nasıl yanıtlar aldık...


Hissetmek ilk ipucu

“Ben bu anı daha önce yaşamıştım” ya da telefon çaldığında söylediğimiz “Ben de tam seni düşünüyordum” sözleri, aslında hepimizin içinde az çok bu yetenekleri barındırdığımızı kanıtlayan en masum deliller. Günlük hayatımızda başımıza gelen ve bazen anlamlandırmakta zorlandığımız birçok böyle an var. Aslında bunlar içimizdeki yeteneklerin kırıntıları. Üzerinde durulur ve doğru yönlendirilirse belki onları geliştirmek de mümkün olabilir. En azından bu yazı dizisi için konuştuğumuz iki bilim adamının görüşü bu yönde. Özel bir hastanede görev yapan Nörolog Doç. Dr. Sultan Tarlacı, yaklaşık 20 yıldır bu konu ile ilgileniyor. Doç. Dr. Sinan Canan ise Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’nda görevli. Her ikisi de bu tip yeteneklerin olabileceği görüşünde. Peki nasıl? Kimler sahip bu yeteneklere? Nasıl ortaya çıkar?


Herkeste farklı düzeyde var

Doç. Dr. Sultan Tarlacı, bu tip yeteneklerin gerçek olduğunu ama herkeste farklı düzeylerde bulunduğunu söylüyor. “Geleceği görmek mümkün ama dikkat edilmesi gereken noktalar var’’ diyen Tarlacı, şöyle devam ediyor: “Geleceği gördüm diyerek aslında görmeyen falcılar, ‘Aklımı okuyorlar’ ya da ‘Başkasının aklını okuyorum’ diyen aslında ne aklı okunan ne de başkasının aklını okuyan şizofreni hastaları, ‘Cisimleri hareket ettiriyorum’ veya ‘Uçuyorum’ diyerek gösteriler düzenleyen illüzyonistler bizim konumuz dışındadır. Bunların iyi ayırt edilmesi lazım. Yani yalan söylemeyen bir gelecek görücüsü, hasta olmayan bir akıl okuyucusu ve illüzyon yapmayan biri, bu yetenekleri sergiliyorsa gerçekten yetenek sahibidir.”


Bazı olağanüstü şeyler gayet olağan olabilir

Doç. Dr. Sinan Canan ise bilimkurgu ve fantezi edebiyatında karşımıza çıkan üstün yetenekli süper kahramanların özel güçlerinin birçoğunun, aslında insanda ve diğer organizmalarda bulunan bazı özelliklerin abartılmış halleri olduğunu ifade etti. Canan şöyle devam etti: “Bu kahramanlarda rutin haller olarak görülebilen uçma, maddeleri uzaktan etkileyebilme, akıl okuma veya geleceği görme gibi davranışlar, günlük hayatımızda çoğumuzun varlığını bilmediği bazı yeteneklerimizin abartılmış yansımalarından ibaret olabilir. Son yıllarda bilim alanında da buna dair kanıtları görmeye başlıyoruz. Özellikle gelecekte olacak olayları sezme, görünmeyen nesneleri yahut olayları bir şekilde haber alma gibi vakalar gittikçe daha fazla oranda bilimsel araştırmalara konu oluyor ve bu konuda gerçekten şaşırtıcı bazı ipuçları da elde ediliyor. Fakat bu, hepimizin, hemen isteyip de böyle ‘olağanüstü’ özelliklerimizi açığa çıkarıp kullanabileceğimiz anlamına gelmiyor elbette. Bu özelliklerin ne kadarının gerçek olduğunu ve toplumda ne kadar sıklıkla dağıldığını henüz tam olarak bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz bir şey var ki, bazı olağanüstü şeyler, aslında gayet ‘olağan’ olabilirler...”


Yetenekli çocuklar nasıl eğitilmeli?

Genetik temeli olan bir çocuğun, küçükken bu yeteneğini daha gözle görülür şekilde geliştirebileceğini ifade eden Sultan Tarlacı, “Yalnız bunu ailelerin yapması gerekiyor. Çocuk nasıl geliştireceğini bilemez... Ailelerin özellikle çocukların sezgilerinin gelişmesine yardımcı olacak egzersizlerde bulunmaları gerek’’ diyor ve ne yapılması gerektiğini şöyle sıralıyor:



Kısacası çocuklara hazır bilgi vermekten çok onların hislerini kuvvetlendirici egzersizler yapılması öneriliyor.




Haber: Sorel Dağıstanlı