HT Hayat Anasayfa 2000'lerin kadınlarına dersler | Yaşam

Charlotte Bronte’nin ‘Jane Eyre’ kitabı 1847 yılında yayınlandı.


Jane Eyre yalnızca gotik bir roman değil, gelecek dönemi anlatan bir hikâyedir de. Kapalı bir toplumda büyüyen yazar, kendi örnekleri arasında bir ilk yaratarak, kadınların duygu ve düşüncelerini dışa vurmuştur.


Jane Eyre’in alışılmadık kadın karakter olması çok can alıcıdır. Güzel ve bakımlı değil, aksine sade bir görünüme sahiptir. Geçmişiyle yüzleşen, fakir ve sıkıntılı günlerin üstesinden gelen bir kadın. Kendisi için doğru olan şeyi yapıyor. Güçlü kadının somut bir örneği. Kendimize güvenmeyi öğretiyor. Kadınların kendilerini duyurmalarının bile zor olduğu bir dönemde, kendini her durumda savunuyor.



Haliyle tüm bu özelliklere sahip roman, basıldığı günlerde çok tepki topladı. Yine de ilk baskısı altı hafta içerisinde tükendi.


Jane Eyre okumamış herhangi biriyle tanıştığımız zaman, hemen okumasını tavsiye ediyoruz. Çünkü bir kadının bu muhteşem Viktorya kadınından öğreneceği çok şey var.


Bu, Jane Eyre’in de hataları olmadığı anlamına gelmiyor. Sevdiği adamı ‘sahip’ olarak görmesi, ona itaat etmesi garip. Kusursuz bir karakter değil. Zaten onu bu kadar sevdiren özelliklerden biri de bu.


Tüm bunlara rağmen, Jane Eyre’in seçtiği yaşam biçiminden öğrenilecek çok şey var.


İşte, ’Jane Eyre’dan öğrenilecek bazı erdem örnekleri;


1. Ne kadar kötü olursa olsun, geçmişinizin üstesinden gelebilirsiniz. Jane Eyre çocukluğunda korkunç akrabaları tarafından ezilmiş, hor görülmüş biri. Özellikle kuzeni, John, aralarında en kötüsü. Ona sürekli yetim olduğunu hatırlatıyor, oyunlarında onu dışlıyor ve Jane Eyre’i amcasının öldüğü odada kilitliyor. İlk başlarda kin besleyen Jane, yatılı okula başlamadan önce teyzesi ile yüzleşip, ailesini hayatından çıkartıyor. Kim çıkarmaz ki? Ama yatılı okulda Helen adında hasta bir kızla arkadaşlık kurunca, olayları umursamamayı ve sorunları salıvermeyi öğreniyor. Helen’in de dediği gibi, “Hayat düşman edinmek ve sana yapılan hataları sıralamaya değmeyecek kadar kısa.”



2. Kaderinizi amaçlarınız belirler. Ne yapmak isterseniz onu yapın. Dilediğiniz şeyin gerçekleşmesi, size ve bunu ne kadar istediğinize bağlı. Jane, gençliğinde bir sürü zorlukla karşılaşıyor. Fakat o, kendine ve sıkıntıların üstesinden gelebileceğine inanıyor. Ailesi ve parası olmamasına rağmen dadı işini bulup yaşamını sürdürüyor. Kötü şeyler yalnızca onun başına geliyor, fakat buna rağmen mutlu bir şekilde yaşamaya devam ediyor.


3. Sevdiğiniz adama, onunla görüşmek istediğinizi siz söyleyin. Kafede çalışan veya her gün metroda karşılaştığınız birini gizli gizli beğenerek bir yere varamazsınız. Karşısına geçin ve onu beğendiğinizi söyleyin. Sessizce durup, duygularınızı içinizde yaşamaktan daha az acı verecektir.


4. Kendinizi sevmek ve kendinize saygı duymak bağımsızlığın temeli. İç sesinin ona yalnız olduğunu söylediği her defada, şunu tekrarladı; “Kendime önem veriyorum. Ne kadar terk edilmiş olursam, kendime o kadar fazla saygı duyacağım.” Jane ne kadar severse sevsin daha önce başkasıyla evli olan biriyle evlenmenin yanlış olduğunu biliyor. Onu yanlış yönlendiren biriyle evlenmeyecek kadar saygı duyuyor kendine. (Yine de kendi sonuçlarını üreterek adamla evlenmeyi kabul ediyor)


5. Pozitif olun. Jane Eyre daha gençken, yaşadıkları yüzünden kendine üzülürdü. Emin olun, üzülmesi gereken çok şey vardı. Fakat, büyüdükçe her olayda bir umut ışığı olduğunu gördü. Geçmişine rağmen mutlu olmayı öğrendi.


6. Kimsenin size kadın olduğunuz için herhangi bir şeyi yapamayacağını söylemesine izin vermeyin. Şu mükemmel paragrafa bakın ve ilham alın ve bunun 1847 yılında yazıldığını unutmayın. “Kadınlar genel olarak kendi halinde olmalı; fakat kadınların da erkekler gibi duyguları var; yeteneklerini geliştirmeleri gerekir ve kendi abileri gibi alana ihtiyaçları var. Erkeklerin onları yalnızca yemek yapmaktan, örgü örmekten ve nakış işlemekten ibaret görmeleri, geri kafalılıktan başka bir şey değil.”


7. Sandığınızdan daha güçlüsünüz. Helen’in bilgeliklerinden biri daha: “Eğer yok sayamıyorsan, ona katlanmak senin görevin.” Başınıza ne gelirse gelsin, üstesinden gelmenin bir yolunu mutlaka bulursunuz.


8. Güzellik bakan kimsenin gözündedir. Jane Eyre genel algı çerçevesinde güzel bir kadın değil. Onu seven Mr. Rochester da yakışıklı bir adam değil. Bronte gerçekçi bir bakış açısıyla, güzel olmayan Jane için hayatı daha da zorlaştırıyor. Ama Bronte, güzellik algısına gereğinden fazla önem veren Victoria Dönemi’ni eleştiriyor. Jane, güzel veya değil, mükemmel bir insan. Eğer dış görünüşünüzü bu kadar fazla önemsemezseniz, daha mutlu bir insan olursunuz.


9. Risk alanlara hayat sonsuz seçenek sunar. Jane şöyle der; “Cesaret edebilenler için, dünyanın çok geniş bir umut ve korku alanına sahip olduğunu hatırlıyorum. Hayatı gerçek anlamda öğrenmeyi isteyenler için duyguların ve heyecanların sınırları ortadan kalkar.” Eğer Jane cesur olmasaydı, kendisini eziyet ederek yetiştiren kadına geri döner ve kendisi için daha iyisini aramazdı.


10. Düşüncelerinizi dile getirmekten korkmayın. Jane korkak değildi. Kötü kalpli teyzesiyle ve başkasıyla evli olduğunu öğrendiği zaman sevdiği adamla yüzleşmeyi seçti. Başka birinin evlilik teklifini reddetti. Gerekli olduğunda aklından geçenleri söylemekten çekinmedi. Bazen yüzleşmek koyuvermenin anahtarıdır.


11. Evlenecekseniz, aşk evliliği yapın. Jane Eyre, Rochester’ı terk ettikten sonra evlilik teklifi aldı ama bunu reddetti. Bunun sebebi adamın kötü biri olması değildi. Eğer evleneceği kişi ruh eşi değilse, yalnız kalmayı tercih ederdi.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.