Pek çok potansiyel poliglot (birçok dil bilen), başarısız olmaktan korktuğu ve bahaneler uydurmayı tercih ettiği için kendi kendini engellemeye devam ediyor. İşte insanları yeni bir lisan öğrenmekten geri tutan ve halbuki gerçek olmayan en genel yanılgılar:
Lisan konusunda iyi değilim!
Bu cümleyi kuran herhangi bir insan düpedüz yalan söylüyordur. Neden mi? Çünkü kendi anadilinde iletişim yeteneğine sahip olan herkes zaten başarılı bir dil öğrencisidir. Hayatınızın ilk birkaç yılında, algılama ve etrafınızdaki insanlar/dünyadan ses ve melodi kopyalama konusunda hemen hiçbir altyapı olmadan inanılmaz bir başarı gösterdiniz. Fiil çekimlerini, doğru özneleri seçmeyi öğrendiniz; vurgulamayı, nüansı öğrendiniz. Bunları kendi kendinize öğrendiniz.
Siz ve sizin inanılmaz derecede karmaşık beyniniz bunu kendisi yaptı. Sorun yeni bir dili her zaman başka bir konuymuş gibi öğrenmeye çalışmaktan kaynaklanıyor; bir alışkanlık ya da elde edilecek bir diğer beceri yerine, hatırlanması gereken bilgi karmaşası gibi. Halbuki hali hazırda en az kendi dilinizi bilerek bu konuda başarınızı ispatlamış durumdasınız. Ve beyninizin işlemleri tekrar yeteneği oldukça fazladır!
Çok yaşlıyım…
Hiç kimse beyin esnekliğine dair bilimsel gerçekleri yadırgayamaz. Temel olarak, beyin yeni bilgileri emmek için çocuklukta ve gençlik yıllarında daha hazır ve uysaldır. Ama beyin aynı zamanda bir kastır ve en iyi şekilde işlemesi için düzenli egzersize ihtiyacı vardır. Yani belirli faaliyetler için ne kadar çok kullanılırsa, o kadar iyi performans gösterir. Eğer lisan öğrenmeye bir hafıza testi gibi baraksanız - kaç kelime ya da dilbilgisi yapısını hatırlayacağınız ve ezberleyeceğiniz gibi- o zaman kaçınılmaz şekilde başarısız olursunuz.
Ama dil öğrenmeyi de başka herhangi bir beceri olarak düşünürseniz, ikinci doğa haline gelene kadar kullanarak, yaşın bir problem olmadığını görürsünüz. Eğer eski nesil Facebook, akıllı telefonlar ve otomatik arabaların üstesinden gelebiliyorsa, yeni bir lisan öğrenmemesi için hiçbir sebep olamaz.
Zamanım yok…
Dil öğrenmek sandığınız kadar zaman almayabilir! Dili çalışılmış yerine hazmedilmiş bir şey olarak düşünün. Dil kursları, yani iyi, kaliteli, iletişimsel, dil sınıfları zaman ve paranızı en iyi şekilde değerlendirebileceğiniz yatırımlardandır ama imkanlarınız elvermiyorsa, yapabileceğiniz başka şeyler de var. Herkes TV, telefon, dizüstü bilgisayar ve düzenli olarak kullanılan diğer teknolojik aletleri dil öğrenmek adına ayarlayabilir. Herkes yabancı dillerde müzik dinleyebilir, film izleyebilir. Herkes öğrenmeyi hedeflediği dillerde dergi ya da kitap okuyacak zaman yaratabilir. Lisanı özümsemek için aşırı zaman ayırmak yerine, gündelik rutininiz içine yayabilirsiniz.
Lisan, iletişimde öncelikli bir araçtır, yani iletişim kurabilen herkes aslında yeni bir dil öğrenme becerisine sahiptir. Beyinlerimizin bir şekilde başka insanlara bağlı olduğu söyleniyor, bu yüzden bazı insanlar dilin bazı yönlerine dair diğerlerinden daha usta olabilir. Örneğin, bazı insanların telaffuz yeteneği gelişmiştir ama grameri kötüdür ya da birinin konuşurken akıcılığı su gibidir ama yazım ile mücadele halindedir. Ama doğru kaynaklarla, ve her şeyden önce doğru tutumla, herkes yeni bir yabancı lisan öğrenebilir!
YORUMLAR