HT Hayat Anasayfa Uzay sanatçıları | Yaşam

Hâlâ görmeyen var mı? Malum Tesla’nın CEO’su, SpaceX’in kurucusu, milyarder işadamı Elon Musk, Falcon Heavy füzesi ile uzaya Tesla Roadster model kırmızı bir spor araba gönderdi. Direksiyonda cansız mankenin oturduğu arabadan canlı yayın da yapıldı; arkada Dünya görülüyor. İşte bu sahneyi, NASA’nın çoğu Hollywood’dan çıkma bilimkurgu illüstratörleri bile hayal edememişti. Üstelik bu gerçek! İşte size, bu çıplak gerçeğin yarattığı sersemlikten kurtaracak bir bilgi: Güneş ötesi gezegenler hakkında bildiklerimizin çoğu, o otomobili yarın sabah sizin garajda göreceğiniz ihtimali kadar bile gerçeğe yakın değil. O yüzden sarsıldık biraz. Zira hepsi, bilimsel tabanlı bile olsa sonuçta NASA çizerlerinin varsayımı. 1950’li yıllarda sanatçı Chesley Bonestell bir gün bir toplantı sırasında bilim adamlarına “Haydi gidip, Güneş Sistemi’ndeki gezegenleri Jüpiter’in ayından nasıl göreceğimizi hayal edelim. Jüpiter gökyüzünde ne kadar büyük görünürdü ve onu hangi açıyla inceleyebiliriz?” diye sordu. Bu sorunun teknik olarak yanıtını hepsi biliyordu ancak görsel olarak tasvir edemiyordu. Bunun üzerine Bonestell “uzay sanatı” ve “bilim tabanlı illüstrasyonlar” yapmaya başladı. Ekmek parası işte! Ama zamanla bu NASA’nın dikkatini çekti. Zamanla bu çizimler hem bilim insanlarının bakış açısını genişletti hem de toplumun hiç olmadığı kadar dikkatini çekti. NASA da çizerlerle çalışmaya devam etti. Bugün hâlâ kâşif takımıyla çalışan uzay sanatçıları var. Son yıllarda bilim insanlarının tespit ettiği Dünya’ya benzeyen gezegenleri de onlar çizdi.





‘Sadece kâğıt, kurşun kalem ve boya’

İlk uzay sanatçılarından Rick Guidice işini “Gelişmekte olan bilimin ayrıntılarını resimle tamamlamak” olarak anlatıyor. 1960’larda kendisine Jüpiter ve Satürn’ü çizme işi verilmiş. “Eldeki bulanık Jüpiter ve Satürn fotoğraflarını görünce çok çirkin olduğunu düşündüm. Bilim insanlarından aldığım onlarca nota dayanarak gerçeğe en yakın ama insanların bakmak isteyeceği birkaç çizim yaptım” diyor. Çoğu NASA çizeri gibi bilimsel bir eğitim almadığından, her çizimini mantık dışı olmaması için defalarca kurumdaki birim şeflerine gösterirmiş. Ancak makul modelleme yapıldığında yayınlanırmış. Belki de yıllar önce okul kitaplarınızda onun çizimlerine bakmış olabilirsiniz... Bugün artık Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin fotoğrafları çekilebiliyor! Ancak Güneş Sistemi dışındaki gezegen ve birçok uzay oluşumunu göremiyoruz. Yalnızca varlıklarından haberdarız. Gökbilimciler bu gezegenleri, bir gezegenin yıldızından aldığı ışığı yansıtmasından tespit ediyor. Ardından diğer gezegenlerden çıkardıkları verilere dayanarak yüzey sıcaklığı, hacmi ve büyüklüğüne dair varsayımlarda bulunuyorlar.


‘Gerçekten bir nebze kopabiliriz’

“Nasıl çiziyordunuz” diye sorunca “Veriler, kâğıt, kurşun kalem ve boya ile...” diyen Guidice artık emekli. NASA ise son 10 yıldır gezegenlerin çapını, kütlesini ve çok kuvvetli teleskopların verilerini kullanabilen, ışık miktarını belirleyen sanatçılarla çalışmaya başladı. Çizerken kullanılan teknikler de epey değişti. LightWave 3D ve Adobe After Effects ve Photoshop gibi hazır yazılımlar kullanılıyor. NASA yeni bir gezegen keşfettiğinde, Caltech’in görselleştirme bilimcisi Robert Hurt ve çizer-multimedya yapımcısı Tim Pyle ile çalışıyor. Onlar kendilerini sanat ve bilimi harmanlayan melezler olarak tanımlıyor. İkili en son Kepler-186f’yi resmettiler. Tabii bu süreç inanılmaz sancılı geçmiş. Bir şey resmedileceğinde ekip oturup şuna karar veriyor: Hangi yönüyle vurgulanacak? Kepler- 186f’nin verilerine bakıldığında Dünya’ya çok benzemesi esas olaydı. Sanatçılar resme bakanların farkı anlayabilmesi için renklerde farklı seçimler yapmak zorunda kalmış ancak gerçeklerden de uzaklaşmamışlardı. Hurt, “Renkler sanatçının öykü anlatım aracının en güçlü parçası. Bu durumda etkili olmak adına gerçekten bir nebze kopabiliriz” diyor. “Mesela Kepler-186f’nin okyanuslarını kobalt mavisine boyayarak Dünya ile daha benzeşmesini sağladık. Yani bakanlar evine bakıyormuş gibi hissetmeliydi.” Çizimler sonradan defalarca boyanmış, en doğrusunu ve etkilisini bulana dek... Ayrıca Kepler-186f’nin çiziminde buz örtüleri Dünya’dan daha büyük. Çizimdeki gezegende okyanuslar var ama kâşif ekip oran konusunda henüz hemfikir değil. Gezegenin bitki örtüsünün rengiyse astrobiyoloji uzmanlarının orada hangi bitkilerin yaşayabileceği tartışması sonucu ortak karar verilmiş bir varsayım. Ancak bu verilere sanatçılar dahil olunca sanat ve bilimin çatıştığı da oluyor.





Yıldızlar sadece süs

Ekipler bilim insanlarıyla çalışsa da hatalar oluyor. Robert Hurt, “Biz bir çeşit hikâye anlatıcısıyız” diyor. “Çizimler her zaman bir ya da iki veriyle yapılıyor, sapma mümkün”. Bir gezegenin parlaklığını saptamak için gözlemevinden uzun süre izleniyor ancak başka gezegen ve yıldızların parlaklıkları veride sapmalara neden olabiliyor. En yaygın teknik hata, estetik kaygılarla ortaya çıkıyor: Genelde gezegenlerin arkasında yıldızlar da çizilir. Gerçekte onlar yok, sadece fon. Çünkü yalnızca çizilecek gezegene odaklanılıyor. Pyle’ye göre “Yıldızlar iyi bir hikâye için yalnızca süs işlevi görüyor”. Gezegen üzerindeki tahmin edilen bulut miktarlarında da ressamın isteğine göre değişiklikler oluyor; romantizm sosu! Sizi etkilemezse yarın bir gün neden gidesiniz ki?




  • Bilim insanlarının dediğine bakılırsa, kuyrukluyıldız ve kara delik gibi çizimler hemen tümüyle uzay sanatçılarının fantezisi... Orada yansıma bile yok, çünkü kara delikler aslında delik bile değil, ışığı bile yansıyamayacak kadar kuvvetli çeken çok yoğun maddelerden mürekkepler...

  • Çizimi bir kere NASA’nın kataloğuna koyduğunuzda her yere yayılıyor ve hata kolay kolay düzeltilemiyor. Avrupa Güney Gözlemevi eğitimli sanatçı Luis Calçada, “Bu illüstrasyonların amacı, halkın dikkatini çekmek ve heyecan yaratmak. Ancak elbette hata yapma tehlikesi var. En başta insanların zihninde sahte simgeler yaratabilir” diyor.

  • Bu hatalarla ilgili soru sorduğumuz NASA Headquarters in Washington Exoplanet Keşif Programı’ndan program bilimcisi Douglas Hudgins şunları söylüyor: “Toplum için bunun değeri sadece birinin çizdiği bir resim değil. Bunlar gerçek, eğitimli tahminler, insanlara nasıl gözükebilecekleriyle ilgili... Bir görüntü binlerce kelimeye bedel.”

‘Çizmek için haftalarca uğraşmıştım’

Rick Guidice bilim insanları için yalnızca gezegen değil, geleceğe dair bilim kurgusal çizimler de yapıyordu. 1975-1977’de SA Ames ve Stanford üniversiteleri, insanları Dünya’nın atmosferinin ötesine götürmeyi sağlayacak bir mekik ve uygarlık kurulacak uzay kentleri üzerine çalışıyordu. Bu süreçte her detayın düşünüldüğü bir uzay kolonisi tasarladılar ve resmedildi. Guidice, “En sevdiğim fikir, 1975’te bulduğum, Çift Silindirli İskelet Dışı adını verdiğimiz cihazdı. Gece ve gündüzleri, iklimleri kontrol edebilecekti. Böylece şu an konuştuğumuz küresel ısınmanın ne olduğunu bile bilmeyecektik. Çizmek için haftalarca uğraşmıştım” diyor. O zamanlar ekip 2020’ye gelindiğinde çizdikleri çoğu şeyin gerçekleşmiş olacağını varsaymış, ancak Guidice’ın dediği gibi, daha Mars’a gidemedik. Ve maalesef Musk’ın üstü açık arabası da ıskalayacak...


Haber: Ece Ulusum

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.