SiYAD ödüllü en iyi 10 film
47. SİYAD Ödülleri, 11 Mart akşamı sahiplerini bulacak. Mehmet Açar 1968’den bu yana, yılın en iyisi olarak belirlenen filmleri derledi.
-
Gelin 1973
Yönetmen: Lütfi Ö. Akad
Akad'ın "göç" üçlemesinin ilk filmi, Yozgat'tan İstanbul'a göçen kalabalık bir ailenin öyküsünü anlatıyor. Şehirde manevi değerlerini kaybeden baba, market uğruna kurban edilen torun ve bütün bunlara karşı duran bir gelin... Günümüzde giderek artan kadın cinayetlerinin kökenlerindeki sosyolojik nedenleri yıllar öncesinden deşifre eden, yalın anlatımıyla klasikleşmiş bir film.
1 / 10 -
Sürü 1979
Yönetmen: Zeki Ökten
Yılmaz Güney'in cezaevinde yazdığı "Sürü", koyunlarını satmak üzere Ankara'ya giden göçebe bir aşiretin reisi, oğlu ve gelininin trajik öyküsü üzerine kurulu destansı bir film. Güney, Türkiye'deki feodalizmin çözülme sürecini, kapitalizmin gelişimini ve ülkede tüm hızıyla süren sınıf savaşını insan manzaraları eşliğinde anlatıyor.
2 / 10 -
Bereketli Topraklar Üzerinde 1981
Yönetmen: Erden Kıral
Orhan Kemal'in romanından uyarlanan film Çukurova'ya gelen üç köylünün öyküsünü, yan karakterler ve yan hikâyelerle geliştiriyor. İşçilerin zorlu yaşam koşullarını, emek sömürüsünü gözlemci, belgesel bir tavırda anlatan film, romana sadık kalan diyaloglarıyla bir dönemin Çukurova'sını, etkili ve duyarlı bir gözlem gücüyle karşımıza getiriyor.
3 / 10 -
Adı Vasfiye 1986
Yönetmen: Atıf Yılmaz
Barış Pirhasan'ın Necati Cumalı'dan esinlenerek yazdığı senaryo, bir pavyon şarkıcısının öyküsünü, erkeklerin cephesinden anlatıyor. Vasfiye'nin kasabadan şehire uzanan hayatında gerçeklik her seferinde elimizden kaçıp gitse de kadınlar üzerinde baskı kurmaya çalışan erkeklerin rezilliği daha da netleşiyor. Mizah duygusu ve sürükleyici öyküsüyle 1980'lerin en iyilerinden biri.
4 / 10 -
Anayurt Oteli 1988
Yönetmen: Ömer Kavur
Yusuf Atılgan'ın romanından uyarlanan film, otel katibi Zebercet'in saplantı ve tutkularını kasabanın tekinsiz atmosferinde buluşturuyor. Kontrolden çıkıp şiddete yönelen Zebercet'in öyküsü Macit Koper'in yorumuyla vücut bulurken Ömer Kavur, Türk sinemasında az görülür bir mekân duygusuyla geliyor karşımıza.
5 / 10 -
Camdan Kalp 1991
Yönetmen: Fehmi Yaşar
Film yönetmeni Kirpi, evlerine gelen gündelikçi Kiraz'a yardımcı olmak için fanusun dışına çıkmayı göze alır; hiç bilmediği İstanbul'un ve Türkiye'nin keşfine çıkar. Kendine inanacak bir şey arayan ve o uğurda her şeyi göze alan Kirpi'nin serüveni, seyirciyi 12 Eylül'le de yüzleştiriyor.
6 / 10 -
Masumiyet 1998
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Hapisten çıktıktan sonra ne yapacağını bilemeyen Yusuf'un hayatı, pavyon şarkıcısı Uğur ve Bekir'le kesişir. Demirkubuz, mutsuz olma pahasına kendi karanlık tutkularının peşine düşen 3 karakter üzerinden seyircilere bir ayna tutmayı başarıyor.
7 / 10 -
Mayıs Sıkıntısı 1999
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Yönetmen Muzaffer, yeni filmini çekmek üzere doğup büyüdüğü kasabaya gelir. Ailesi ve akrabalarının başka dertleri olsa da, o sadece kendi amacına odaklanır. Taşradan insan manzaraları sunan film, Fellini'nin "8 1/2"u gibi samimi bir üslupta kendi esin kaynaklarını, varoluş nedenlerini de anlatıyor.
8 / 10 -
Kosmos 2010
Yönetmen: Reha Erdem
Karlar altındaki sınır şehrine gelen yabancı, şifacı olarak herkes tarafından sevilse de değerleri tehdit etmesi nedeniyle tepki görür. O, aslında her şeyin üstünde gördüğü bir ahlak anlayışına bağlı bir anarşisttir. İnançları onu ne kadar bağımsız kılarsa kılsın her yerden kaçmak zorundadır. Kars'ın hüzünlü atmosferinde geçen film, ahlak ve inanç meselelerini sorguluyor.
9 / 10 -
Bir Zamanlar Anadolu'da 2011
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Bozkırın karanlığında katil zanlısıyla birlikte ceset arayan bir grup devlet görevlisi... Herkes küçük hesapların peşinde. Savcı ve doktor ise gece boyunca sadece cinayeti değil, kendi geçmişlerini de didikliyorlar. Erkeklerin dünyasında geçen bu hikâye, bozkırın ortasında güzel bir kızın ortaya çıkmasının ardından hüzünlü bir sona doğru ilerliyor...
10 / 10
YORUMLAR