Snoopy’yi özleyenlere
Yetişkinler için nostaljik anlamlar taşıyan “Snoopy ve Charlie Brown Peanuts Filmi” (The Peanuts Movie), seyirciyi Charles M. Schulz’un naif dünyasına götürüyor
- Kişiselleştirilmiş reklamlar ve içerik, reklam ve içerik ölçümü, izleyici görüşleri ve ürün geliştirme
- Bilgileri bir cihazda depolamak ve/veya onlara cihazdan erişmek
Copyright © 2020 - Tüm hakları saklıdır. Habertürk Gazetecilik A.Ş.
Yetişkinler için nostaljik anlamlar taşıyan “Snoopy ve Charlie Brown Peanuts Filmi” (The Peanuts Movie), seyirciyi Charles M. Schulz’un naif dünyasına götürüyor
Charles M. Schulz, bizde “Snoopy” olarak bilinen “The Peanuts” adlı bant karikatürlerini 1950’den başlayarak hayatını kaybettiği 2000 yılına kadar sürdürdü. “The Peanuts” bir dönem, 75 ülkede, 2600 gazetede 355 milyon okura ulaştı. İlki 1969’da, dördüncüsü 1980’de olmak üzere sinema filmleri de çekildi.
Şimdi 35 yıl sonra, Schulz’un sevimli kahramanları yeni bir filmle geri dönüyorlar. “Buz Devri”yle tanınan Blue Sky Stüdyoları’nın “tezgâhı”ndan çıkan projenin yönetmeni Steve Martino.
Film, Schulz’un minimalist üslubunu elden geldiğince koruyor. El yapımı animasyonun eski tadı belki yok ama o bildiğimiz tanıdığımız “Peanuts ruhu”nu, Schulz dokunuşunu hissedebiliyoruz. Bunun en önemli nedeni, son dönemin bilgisayar animasyonlarının alameti farikası olan “yüksek çözünürlüklü” yaklaşımdan, ayrıntılı karakter çizimleri, doğa tasvirleri ve gerçekçi bir arka plan çalışmasından uzak durulması. Ağaçların yaprakları uçuşmuyor mesela. Schulz’un naif ve yalın çizgilerinin bilgisayar teknolojisiyle birleştiği bir film bu. Hafızamızdaki Peanuts imajından kopuk bir şey seyretmiyoruz. Sözgelimi bant karikatürlerde olduğu gibi, uçarken Snoopy’nin kulübesinin alt tarafını göremiyoruz. Karakterlerin yüzleri basit, tırtıklı çizimlerle veriliyor. El çizimlerinin ruhuna sadık kalma konusundaki bu hassasiyet, yetişkinler için filme özel ve nostaljik bir hava veriyor.
Schulz’un oğlu ve torunu tarafından yazılan öykü iki kanaldan ilerliyor. Charlie Brown, mahalleye yeni taşınan sınıf arkadaşı kızıl saçlı kıza yaklaşmak, onunla arkadaş olmak için elinden geleni yapıyor. Snoopy ise daktilonun başına geçerek yarattığı hayal dünyasında rakibi Kızıl Baron’la karşı karşıya geliyor. Snoopy’nin 1. Dünya Savaşı’ndan kalma bir uçağın peşine düştüğü bölümler her yaştaki çocuğu yakalayacak cinsten.
Utangaç ve içedönük Charlie Brown’un öyküsü ise okul çağındaki çocukların dert edinmeye başladığı “kendine güven”, “yeni arkadaş edinme” gibi meseleleri kurcalıyor ve çocuklara didaktizmden uzak, doğru, anlamlı mesajlar vermeyi başarıyor. Snoopy bu filmle ve benzer çabalarla eski popülerliğine ulaşır mı, günümüzdeki yeni rakipleriyle boy ölçüşebilir mi, kestiremiyorum. Ancak bu filmi Snoopy’yi özleyen yetişkinlere de, küçük seyircilere de gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
Mehmet Açar