Maya Portakal kimdir?
Maya Portakal, Portakal Sanat ve Kültür Evi’nde açılacak “Çağdaş Batı Sanatının Büyük Ustalarından Mücevher Tasarımları” sergisiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Portakal Sanat, dünya çapında ün kazanmış, en prestijli ödüllere sahip olan çağdaş ressam ve heykeltıraşların tasarladığı mücevherleri, Türkiye’de ilk kez 12 Ocak’ta sergileyerek satışa sunacak. Portakal Sanat’ın dördüncü kuşak temsilcilerinden Maya Portakal, mücevherlerin üzerinize takabileceğiniz minik sanat eserleri olduğunu söyledi.
Çok heyecan duyduğum, 1.5 senedir üzerinde çalıştığım bir proje. Alexander Calder, Anish Kapoor, Claude Lalanne, Damien Hirst, Marc Quinn... Bahsettiğimiz sanatçılar bir nevi yaşayan devler. Bugünün çağdaş sanatı dendiği zaman hepsi kendi alanında bir star. Anish Kapoor heykel dünyasını altüst etti. Yani heykele bakış açısıyla sadece halkın değil, kritiklerin, yazarların, herkesin başını döndürdü. Şoke etti. Etmeye devam ediyor. Damien Hirst, başlı başına zaten bir star. Alexander Calder modern sanatın bu hale gelmesinde olağanüstü rol oynamış ustaların babası. Yine Marc Quinn yaşayan en önemli sanatçılardan biri. Dolayısıyla onların kendi yaptıkları tablo ve heykel dışında, yani kendi işlerinde zaten zirvedeler ama bir de böyle bir mücevher çizgisi yarattılar. Anish Kapoor, geçen sene Bvlgari ile bir ortaklık yaptı. Böyle bir sergi ilk defa da olmuyor aslında. Picasso, Dali, Calder gibi birçok sanatçı çok sayıda mücevher, takı yaratmış.
Elbette ekstrem bir durum. O zaman da ekstrem bir durumdu. Şimdi New York’ta 8 Ocak’a kadar MAD Müzesi’nde “Picasso’dan Jeff Koons’a Sergisi” var. Sadece sanatçıların yarattığı takılar sergileniyor. Dünyada da böyle bir akım var. İstanbul’a neden sonradan gelsin? Başlamadan biz de işin içinde olalım istiyoruz.
Buradaki mücevherler ya ünikler (tek, eşi olmayan) ya da çok az sayıda üretilmişler. Alexander Calder’in ünik bir parçası var. Bir de maksimum 100 tane var ama genelde 10-15 tane. Alexander Calder, hem ünik hem de hayatta olmayan bir sanatçı olduğu için eserlerdeki fiyatlandırma da ayrı bir önem arz ediyor. Genel olarak fiyatlar 15 bin ila 470 bin TL arasında.
Serginin sonunda size telefon açıp bu sorunun yanıtını verebilirim ama açıkçası bu serginin büyük ses getireceğini düşünüyorum. İstanbul’un iyi bir adres olduğunu, İstanbul için doğru bir zaman olduğunu düşünüyorum. Benim inancım, çok ciddi bir ilgi göreceği.
35 parça eser var. 33 parça mücevher ve iki parça Claude Lalanne’nin yarattığı çantadan ibaret bu sergi. Bu mücevherler için şöyle söyleyebilirim; bunlar takılabilir minik heykelcikler. Dünyada da böyle tanımlanıyorlar. Siz bu mücevhere sahip olduğunuzda bir sanat eserine sahip oluyorsunuz. Üzerinizde sanat eseri taşıyorsunuz. Esasında kendi vücudunuzu, kolunuzu, boynunuzu, parmağınızı minik müzecikler haline getirebilirsiniz. Bu benim tüylerimi diken diken ediyor.
Ama hiçbir şekilde üzerlerinde değerli bir taş yok, pırlanta yok. Hiçbir zaman da bugüne kadar olmamış. Picasso yarattığında da olmamış. Sanki bunları tasarlayan sanatçıların aralarında yazılı olmayan sözlü bir anlaşma var. Burada amaç, taş ön plana çıkmasın, onların tasarımı ön plana çıksın. Ve her biri bugüne kadar eşine, dostuna, sevgilisine, kızına vermiş.
Bakırdan. Birçoğu 24 ayar altın, bir kısmı da gümüş. Fakat Calder özellikle mobil ve stabil diye adlandırdığımız hareketli ve hareketsiz heykelleriyle meşhur. Ve kendisi bu mücevherleri yaratıyor. Aynı heykelleri gibi, aynı materyali kullanıyor ve mobil dediğimiz heykelleri gibi bu takılar da hareketli ve üç boyutlu. (Bu sırada parmağındaki yüzüğü çıkarıp uzatıyor.) Bu Marc Quinn’in yaptığı bir yüzük. Tek örnek. Sanki bir sanat eseri nasıl imzalanır, tarih konur, bu da aynı şekilde. Ve hepsinin bir çıkış noktası var. Bu, Marc Quinn’in tablosunda gördüğümüz o koskocaman heykellerinin küçültülmüş, minyatür hali. Meşhur orkideleri... Babam geçen doğum günümde güzel bir sürpriz yapıp bana bunu hediye etmişti.