Şahan Gökbakar: "Celal ile Ceren en büyük sınavım!"
Şahan Gökbakar ve Ezgi Mola ile yeni filmleri 'Celal ve Ceren' hakkında konuştuk.
Ve büyük gün geldi çattı. Şahan Gökbakar’ın yeni filmi "Celal ile Ceren", 17 Ocak’ta Avrupa’da, 18 Ocak’ta ise Türkiye’de gösterime girecek. Togan Gökbakar’ın yönettiği film, kadın-erkek ilişkilerine farklı bir açıdan bakarak uzun yıllar birlikte olan sevgililerin birbirlerini kaybettikten sonra yaşadığı deneyimi, yine komedi dozu yüksek özgün mizah üslubuyla beyazperdeye taşıyacak.
Şahan Gökbakar ve başrolü paylaştığı Ezgi Mola ile Çamaşırhane Film’in ofisinde buluştuk. Röportaj sırasında Gökbakar ile Mola’nın karşılıklı paslaşmalarında atılan kahkahalar ‘Celal ile Ceren’in ne ölçüde komik bir film olduğunun da göstergesi oldu.
Şahan Gökbakar, yeni filmi "Celal ile Ceren"in hikâyesini herkesin yaşadığını belirterek “Çıkan sonuçtan eminim, kendimden eminim. Ezgi’den eminim. İzleyenler mutlu olacak. Onlar mutlu olduğu için biz de mutlu olacağız” diyor.
Ş.G: Bu rakamları elde etmek gurur verici. Çok hoşuma gidiyor. Başta kendim olmak üzere bütün ekiple gurur duyuyorum. Güzel duygular yaşıyorum.
E.M: Vay canına Şahan. Sen 93 milyon dolar mı kazandın? Pardon 93 milyon TL'miş. Bu daha iyiymiş.
Ş.G: Hepsini ben mi kazandım canım? O rakamlar bütün sinema sektörüne giren rakamlar.
Ş.G: Bilmem. Yaklaşık bir ay sonra siz yazarsınız.
Ş.G: Hani uzun süredir beklediğin yaz tatili vardır ya. Bavulunu hazırlamışsındır. Sabahleyin ailece Kuşadası'na yola çıkacaksınızdır. İşte o sabahtan önceki gece ne hissediliyorsa ben şu anda o duygular içindeyim. Kendimden eminim, 'Celal ile Ceren'den eminim, Ezgi'nin performansından eminim. Çıkan işin başarıı olmasından dolayı mutluyum. İstediğim komikliği elde ettiğimiz için rahatım. Bunun yanı sıra ilk yapımcılık çalışmam olduğu için fazladan bir heyecan yaşıyorum.
E.M: Çok az. Şaka yapıyorum. Bu kadar iş az mıdır yoksa çok mudur bilmiyorum. Hiç öyle bir değerlendirme yapmadım. Bu süreçte hep isteğim, içime sinen işleri yaptım. Ben kariyerimi niceliğe göre değil de niteliğe göre değerlendiriyorum. İstediğim yerdeyim. Hiç sadece para kazanma adına bir iş yapmadım. Bu da bana keyif veriyor.
E. M: Bu bir tercih meselesi. Nerede durmak istediğine bağlı. Ben durmak istediğim yerdeyim. Eğer daha popüler olmak isteniyorsa daha büyük cümleler kurulur. İki iddialı laf etsem bütün gözler bana çevrilir sanıyorum.
E. M: Böyle bir projede yer almak her zaman mümkün olmayabilir. Sanki sete çalışmak için değil de eğlenmek için gittim. Sonra çıkan sonuca baktık, memnun olmayan bir kişi bile yok. Hem eğlenmişim, hem de başarılı bir işin parçası olmuşum. 'Celal ile Ceren'in gişedeki başarısı benim kariyerime bulunacağı katkıyla paralel olacaktır. Çünkü filmi izleyip mutlu olacak olan insanlar elbette bana da bir sempati duyacaklardır. Sonuç olarak bu film benim için oldukça kıymetlidir.
E. M: Şahan bana 'bulaşalım, anlatayım' dedi. 'Ben bir film çekiyorum, hikaye de şudur. Oynar mısın oynamaz mısın?' şeklinde yanaşmadı. Şahan da oyuncu olduğu için filmdeki oyunculara empati kurarak yaklaştı. Buluştuk, bana hikayeyi anlattı. Ne var ki benim rol aldığım diziden dolayı zamanlamada buluşamadık. O dönemde Şahan da işe başlayamadı. Sonra bir baktı ki birbirimize zamanımız uyuşuyor, bir oyuncu olarak kendimi güvenilir bir yerde hissedeceğimden emin olduğum için de kendimi sette buldum.
Ş.G: Sürekli olarak 'İnşallah iyi bir iş yapmışdır, inşallah izleyenleri mutlu eder, mahçup olmayız' diyorum. Bunun dışında bir metodum yok.
Ş.G: Kağıt üzerinde 'Celal ile Ceren' büyük bir sınavım gibi görünse de aslında böyle bir tedirginliğe hiç düşmedim, böyle bir sendrom yaşamıyorum. Zaten bana hep 'Recep Abi' diyorlar. Bana duyulan sevgiyi şöyle analiz ettim; 'Ben samimi bir iş yapıyorum, canlandırdığım Recep İvedik samimi biri, Şahan Gökbahar da samimi bir insan. Bunun yanı sıra karakterlerim komik. Beni de, karakterlerimi de sevdiklerini düşünüyorum. İnsanlar verdikleri bilet parasının karşılığında eğlenmek, gülmek ve mutlu olmak istiyor. 'Celal ile Ceren'e de gülmek için gidecekler. Bu amaç doğrultusunda çalışarak bir iş çıkardık ortaya. 'Sen yaparsın da olmaz mı?' diyorlar. Bu da bana çok iyi duygular yaşatıyor. İnsanların onları yanıltmayacağımı bilmelerini bilmek gerçekten insanı alıp başka diyarlara götürüyor.
Ş.G: 'Abi evet, aynısı benim de başıma gelmişti' diyecekler. Burada mağdur olan 'Ceren' olduğu için filmimizi izleyen kadınlar 'Celal'in başına gelenlerden mutlu olacaklardır.
E.M: Benim de 'Ceren' ile benzerlilik gösterdiğim yanlar vardır. Ama ben bedduha etmeyi sevmem. Allah'a havale ederim o hayvanı dermişim. Kırılırım elbette, arkasından da saydırırım.
E. M: Herşeyden önce çok eğlenirim. Kesin 'Ya ne güzel bir çift' derim. Çünkü.. Yok yok çünküsünü söylemeyeyim, filmin sürprizini bozmayayım.
Ş.G: Elime kalami aldım, sağıma döndüm baktım. İlişkilerim film şeridi olmuş, gözümün önünden habire geçip duruyor. Sonra soluma döndüm. Yine ilişkilerim film şeridi olmuş. Yok yok. Şaka yapıyorum tabii. Cidden hikayenin benimle ilgisi yok.
E. M: Hayır, yok. Canlandırdığım karakteri düşündüğümde bir oyuncu olarak beklentilerimi karşıladığını gördüm. Sonra 'İzleyici olsam ne hissederdim?' diye düşündüm. Yine bir eksiklik görmedim. Sonuç olarak filmde bir cinsi kayırma yok.
Ş. G: Hikayeyi yazan biri olarak şunu net söyleyebilirim; son derece objektif gözle yazmış olsam da kadınlara daha çok yontulma var.
Ş.G: Ezgi gibi böyle bir yeteneğe, böyle bir zekaya, böyle bir enerjiye sahip biriyle çalışmak her oyuncuya nasip olmaz diye düşünüyorum. Bu nedenle iyi duygular içerisindeyim.
E. M: Türk sinemasının sultanının, dünya tatlısı bir kadının böyle düşünmesi elbette duygularımı okşuyor. Hani 'Artık ölsem de gam yemem' dediğimiz durumlar olur ya işte Türkan Hanım'ın benim için düşündükleri öyle durumlardan biri. Bir numara olma konusuna gelince de inşallah kimseyi mahçup etmem.
Ş.G: Türkan Şoray bana da 'Sen bir numarasın' demişti ama bunu özel bir sohbetimizde söylediği için basına yansımaması gerekiyor.
Ş. G: Doğru ısıda, kaliteli detarjanla yıkıyorum da ondan. Her giyimden sonra güzel güzel fırçalar dolaba kaldırım. Benim eşofmanın anlamı şudur; 'Önemli olan dışımızdakiler değil, içimizdekilerdir.' İnsanları kıyafetleriyle değerlendirmemek gerektiğinin altını çizmeye çalışıyorum. 'Ne kıyafetler gördüm içinde insan yok, ne insanlar gördüm üstünde kıyafet yok' gibi. Eşofmanı 'Recep İvedik'i yazarken aldığım için benim için önemli bir yere sahip.
Ş. G: Biz göçüp gidince değerimiz anlaşılacak. Adımın şöyle geçmesini isterim; 'Ne kadar komik, ne kadar eğlendirici filmleri var bu çocuğun, ne kadar iyi bir adam.'
Ş. G: Bir nedeni yoktu. Fikrimi yazdım, komik geldi bana. O yüzden yazdım.
Ş.G: Olabilir. Neden olmasın? Öyle bir projesi olan varsa gelsin konuşalım. Öyle işlerin de yapılması lazım ama o proje biraz tuzlu olur. Bu tür proje olursa oturur konuşuruz. Diğer komedi oyuncularıyla da birlikte rol alabilirim, seve seve.
Röportaj: Mehmet Çalışkan