Nazlı Tolga, 7 yıl Fox’ta ana haber bülteni sundu. Sayısız ödül, sayısız övgü aldı. Öyle güzellik yarışmalarından falan da fırlayıp gelmedi. Gazetecilik okudu, en dipten stajyer olarak mesleğe başladı. Zaten yollarımız da o yıllarda kesişti ve dostluğumuz yürüdü gitti. Sonra geçen ocak ayının bir günü
geldi ve “Ben evleniyorum” dedi. Daha kimse bilmiyordu. “Oh be, nihayet” dedim, şakayla karışık. “Ama Brezilya’ya yerleşeceğim” diye karşılık verdi; ciddiydi. “Eee işin gücün, ailen, arkadaşların ne olacak” diye soracaktım ki, gözlerinde aşkın kıvılcımlarını gördüm. Sorularıma cevap bulmuştum aslında. Koşulsuz destekledim kararını.Mesleğinin zirvesinde kariyerini bir kenara itip, aşkın sularına bıraktı kendini. Sağlam haberciydi, sağlam aşk kadını olduğunu da ispatladı. Nazlı’nın son yayını da hayli duygusaldı. Sesi titredi, gözleri doldu. Bülten sonunda herkes ona veda etmek için stüdyoya girdiğindeyse gözyaşları sel oldu. Sonra da her şeyi HT Pazar’a anlattı...
Çok heyecanlıyım tabii ama son ayım zor geçti.
Veda etmeye hazırlandığım için. İşi, sevdiklerimi bırakıyorum diye.
Çok yoğun bir aydı.Malum, Türkiye’de yaşananlar beni de yıprattı, gerdi, üzdü. Bir de ben veda etmeye hazırlandığım için epey zorlandım.
Ocakta.
İnsan bir şekilde hissediyor herhalde. “Neden” diye sormadan bir anda çok emin oluyorsun.
Evet, o kadar güçlü yani.
C&A mağazalarının Brezilya’daki operasyonlardan sorumlu başkan yardımcısı.
6 sene, Brezilya’dan önce Türkiye’den sorumluydu çünkü.
Ortak arkadaşlarımız sayesinde birkaç kez karşılaşmıştık.
Çok ciddi bir karar. Zaten kararı aldıktan sonra sen ve birkaç arkadaşım hariç herkes “Deli misin?” diye sordu. Destekleyenler de oldu.
Şunu söylediler: “Kariyerinde en üst noktaya ulaştın, herkes senin yerinde olmak istiyor. Deli misin, bunları bırakıyorsun.” Bunun “intihar” olduğunu düşünenler bile oldu.
Çalışma arkadaşlarımdan söyleyenler oldu.
Beni daha yakından tanıyanlar. Hayatta nelere değer verdiğimi bilen insanlar.Mutluluğumu istiyorlar.
En başta ailem destekledi. En zoru onlar için ama hep yanımdalar.
En çok ailemden ayrılmak zorlayacak.
Ben hep bildiğimi okurum.
Umarım güzel olacak.
İstiyorum tabii.
Kısmet.
Tabii ki. Ortak hayallerimiz var, aile olmakla ilgili.
2 kez gittim. Sao Paulo ile İstanbul’u çok benzetiyorum. Orası da çok büyük, 20 milyonluk bir şehir. İstanbul tabii ki çok daha güzel.
İnsanlar hayattan zevk alıyor, çok sıcakkanlılar. Brezilyalı olmasan da sana kucak açıp hemen sohbete koyuluyorlar. Rahatlar. Beni heyecanlandırıyor... Zorlanacağımı sanmıyorum, dostluklar edindim. Bir an önce Portekizce öğreneceğim.
Çok iyi gazetecilerle, televizyoncularla tanıştım. İş fırsatlarını araştırıyorum, duramam ki zaten çalışmadan.
Umarım; istediğim o. Benim işim habercilik. 15 senelik bir tecrübem var.
Evet. Ayda birkaç kez gelip bazı projeler de gerçekleştirebilirim. Projeler, teklifler var.
Bunu İngilizce’yle de yapabilirim ama Portekizce’yi kıvırmak ilk hedefim. Sosyal medyada daha da aktif olacağım. Kendi web sitemi kuruyorum. Buradan kopmaya pek niyetim yok.
5 sene önce olsa bu kadar cesur bir karar veremezdim. Çünkü işimle ilgili yapmam gerekenleri daha yapmamıştım.
Spikerliği bırakabilecek ya da ara verebilecek duruma geldiğimi hissediyorum. Başka şeyler başarma zamanı.
Mesleğe 1998’de başladım. İnsanlara haber verebilmek bence dünyanın en güzel işlerinden biri.
Asla. Bir koltuğu bırakmak, habercilik tutkusunu bırakmak anlamına gelmiyor. Habercilik farklı şekillerde, farklı yerlerde de yapılır.
Dünya bu kadar küçülmüşken habercilik her şekilde yapılır.
Ben Kanal D’de başladığımda Uğur Dündar en tepedeki isimdi. O saygı her zaman vardı ve olacak da. Onların tecrübesine ulaşmak için 30 sene yolum var, rakibim diyemem.
Türk ya da yabancı olmakla alakası yok bunun. Benim için ırk, dil, din ayrımı yoktur. Yabancı, Türk ayrımı olmayan bir okulda okudum.
Onu yabancı seven kızlara sorman lazım. Kadın daha değerli ve güçlü bir figür Avrupa’da. Kadının toplumdaki, evlilikteki yeri daha değerli orada.
En hassas olduğum, en dayanamadığım meselelerden biri. Dünyanın her yerinde var, bizde daha fazla. Şimdi daha da aktif olabileceğim bir döneme giriyorum.
Çocuklara ve kadınlara yönelik yardım kuruluşlarında görev alacağım.
Onu da çok istiyorum. Sao Paulo da sadece 1000 Türk var; yeterince tanımıyorlar.
Zordu. İnanılmaz duygulandım Murat. Son yayınımdan birkaç hafta önce Fox’ta her anımı kameraya çekmeye başladılar. Bana da o zaman dank etti zaten.
Her şey normaldi. Birkaç çiçek gelmişti, çok duygulandım. Yayın öncesi ağladım. Sonra Fox ailesi bir pasta sürprizi yaptı, herkes oradaydı. Benimle ilgili konuşmalar oldu, bir kez daha ağladım. Çok güzel gönderdiler.
Bir kameraman arkadaşım, “20 senedir sektördeyim, böyle veda görmedim dedi.”
Ki ben duygularımı çok kontrol ederim. “Yayında robot gibisin” bile derler, ama bu sefer beceremedim. Orada sesim çok titredi.
İlk okumaya başladığımda yapamayacağım sandım. Sesim titredi, gözlerim doldu. Sonra, “Nazlı bu bir yayın” deyip profesyonelliğe döndüm, yayını nihayetlendirdim.
O zaman yayını kapatamaz, veda edemezdim. Teşekkür ettim. Yayını kapatırken herkes stüdyoya geldi ve canlı yayında vedalaştık.
Röportaj: Murat Güloğlu