İbrahim Çelikkol: Ne yaptığımı bilmiyorum
Eski basketbolcu, tesadüfen modellik ve oyunculuk dünyasına adım atan İbrahim Çelikkol, yeni projesiyle ekranlara çıkmaya hazırlanıyor...
Başrolü Belçim Bilgin ile paylaştığı “Kördüğüm” dizisinin setinde, İbrahim Çelikkol’un karavanındayız. Karşımda kendini anlatmayı pek sevmeyen biri var. Kendi dünyasını sadece yakın çevresiyle paylaşmaktan hoşlanıyor besbelli. Ancak cevapları elbette kişiliğini ele veriyor. İşte İbrahim Çelikkol.
Genel olarak kendime ayırdığım bir yıl oldu. Yurtdışında görmek istediğim birkaç ülkeye gittim ve oyunculukla ilgili eğitimler aldım.
Önceki rollerimde karakterle çok ilgileniyordum, uğraşıyordum. Bu defa hiçbir şey düşünmeden bu karaktere başladım ve karakter kendi kişiliğini sahnede çıkarsın istedim. Şu an bunu yapıyorum. Bir şey düşünmüyorum aslında.
'Hayat önüme ne getiriyorsa onu yaşıyorum'
Kaybetmek, kazanmak, denge, dengesizlik... Bunları düşünen bir insan değilim. Hayat önüme ne getiriyorsa onu yaşıyorum. Bunun üzerine kendimce yorum yapmak bana çok anlamsız geliyor. Kaybedebilirsin, kazanabilirsin. Neyi kaybediyorsun ki aslında? Belki o kazandığın bir şeydir. Bunları çok düşünmüyorum.
Hiçbir şekilde kafaya takmıyorum.
Öyle bir şey var ama adı tesadüf mü bilmiyorum. Elbette inanıyorsun. Bundan 5 dakika sonra ne olacağını kim bilebilir ki? Benim hayata ve insanlara inancım var.
Onu zaman gösterecek diye düşünüyorum. Ben hiçbir zaman kendini beğenen birisi olmadım. Üzerine bir şeyler koyup, tecrübe kazandığımı düşünüyorum. Her oynadığım dizi projesinin tüm bölümlerini yoğunluğumdan dolayı seyretmediğim için ne yaptığımı bilmiyorum. Seyrettikten sonra da yorum yapması gereken kişi ben değilim, maalesef. Çünkü kendimle ilgili çok fazla yorum yapmayı da sevmiyorum.
Bilmiyorum, araştırmadım. Birkan Sokullu var aklıma ilk gelen isim. Birkan ile çok eski dostuz, beraber basketbola başladık. O da Fenerbahçe’de oynadı, modellik yaptı ve oyunculuğa yöneldi. Hayat hikâyemiz aynı olmasa da bazı benzer yanlarımız var.
Hayır, insanlarla ilişkim gayet güzeldir. Herkesle iyi anlaşırım, onlar benim neler yaptığımı bilir. Aslında sizin bana bu sorduklarınızı bütün arkadaşlarım “Seninle ilgili insanların bilmediği o kadar çok şey var ki, neden bunları paylaşmıyorsun” derler. “Evet bende bunlar da var” demeyi seven biri değilim. Olmak da istemiyorum.
Kendimi yakın hissettiğim arkadaşlarımla güzel şeyleri tabii ki paylaşıyorum. Ama kendimle ilgili çok fazla konuşmayı sevmiyorum belki de işimle ilgili heyecanlandığım bir şeyi sizinle paylaşırken keyif alıyorum.
Akyaka’da Kanvas Dağı’na çıkmayı orada vakit geçirmeyi, kamp kurmayı ve oradaki yakın arkadaşlarımla birlikte olmayı seviyorum. En iyi yürüyüş rotası bence budur.
O an ne olursa. Belirli, programlı yaşayan biri değilim. Hayat ne getiriyorsa, nerede olmak istiyorsam. Çünkü şu an olmak istediğim yerde 5 dakika sonra olmak istemeyebilirim. Öyle bir insanım. Hiçbir zaman bunun programını yapmadım, yapmayacağım da. Bir anlık esintiyle sadece yürümeye başlıyorsun. Ve kendini nerede bulursan.
Burası benim işim, işi ayırıyorsun. Çünkü kimse sette uzun saatler beklemek istemez. İşyerinde beynini oraya adapte ediyorsun ve beyin onu sorgulamamaya başlıyor. Ama bir yerde 4 saat kimse seni bekletemez.
Röportaj: Ekin Türkantos