2 yaşında babasının aldığı orgdan sonra müzik, hayatından hiç çıkmadı. 5 yaşında Chopin’in noktürnlerine hayran kalarak konservatuvarda piyano derslerine başladı. 13 yaşında gitar çalmayı öğrendi. Sony Fransa’yla kontrat imzaladı. Ardından “The Voice” programı tarafından keşfedilen Julie, “Breathe” albümünü çıkardı. Olivier Hutman, Frederic Nardin gibi önemli sanatçılarla sahneye çıktı. Geçen yıl “Julie Erikssen Sings Love” albümünü çıkardı. İzmir Enternasyonal Fuarı’nda caz geceleri kapsamında Türkiye’de de konser vermişti. Erikssen bu defa da Moda Deniz Kulübü’nde ve Sinemaseverler Derneği’nin Jazz&Blues gecesinde sahneye çıktı, klasikleşmiş şarkıların yanı sıra kendi albümünden parçalar seslendirdi. Ama kaçıranlar için iyi haber: Konserleri devam edecek. Julie Erikssen’i daha yakından tanıyın.
Daha 2’nci günüm ama şehre bayıldım. Beni en çok şaşırtan, her şeyin neredeyse bütün gece açık olması. İnsanları da çok sevdim.
Asya’ya geçeceğim. Asya’da hiç bulunmadım. Sırf “Asya kıtasına da gittim” demek için.
Her yerde endişe edebiliriz. Paris’te de durum aynı. Ama durmadan korkarak mutlu olunmaz.
2 yaşımda babam org aldı. 5 yaşımda derse başladım. 9 yaşımda cazı keşfettim. 13 yaşımda gitara başladım. Folk ve rock dinliyordum o yıllar. Arkadaşlarım rock grubu kurdu, bana da şarkıları söylemek düştü. Sony ile sözleşme imzaladığımda 19 yaşındaydım. TV programlarına katıldım. Sonra baktım ki ‘show business’ işleri bana göre değil.
O dünyada kendimi iyi hissetmedim. Bir şeyler sahici değildi ve rol yapmak gerekiyordu.
Para kazanmam gerekiyordu. Ama ofiste çalışmanın da bana göre olmadığını fark ettim. İşi bıraktım. Şimdi daha az para kazanıyorum ama iyi hissediyorum.
Kardeşimi 5 yıl önce kanserden kaybettim. O günden sonra tüm yaşamım değişti. “Hayat kısa!” dedim. Ne istiyorsanız şimdi yapın, sonrayı beklemeyin. Yani şarkılarımın çoğu kaybettiğim kardeşime... O benim kahramanımdı. Seyahatleri çok severdi. Gerçekleştirmek istediklerini ben yapıyorum. Belki benim yaşadıklarımı o da hissediyordur, benimledir ve mutludur.
Bir aksilik çıkarsa diye cebimde taşlarım var. Söylemeye utanıyorum ama gergin hissedersem taşlarla bağ kurarım ve konsantre olmak için sahne öncesinde yalnız kalırım.
Albüm satabildiğimiz günleri tercih ederdim. Ama herkesin çok para harcamadan ulaşabildiği müziğin olması da güzel.
Önceden bir karar almadan herkese fikrini sorardım. Şimdi kendimi dinliyorum.
Teşekkürler ama yalnızım. Eylüle kadar değildim. Müzisyen olunca her şeye yetişmeniz gerekiyor. Hayran mesajlarını yanıtlamak gibi çok vakit alan işler var. İlişkiye de zaman ayırmak gerekiyor, ben böyle iyiyim.
Röportaj: Sema Ereren
Fotoğraf: Süreyya Yılmaz Dernek