8 yıl sonra Prison Break
Tüm dünyada bir fenomen haline gelen Prison Break, 8 yıllık ayrılığın ardından hayranlarıyla tam kadro yeniden buluştu. Dizinin yıldızları Wentworth Miller, Dominic Purcell, Sarah Wayne Callies ile Los Angeles’ta buluştuk.
Uzun bir süredir masaya yatırdığımız bir ihtimaldi. Dolayısıyla sürpriz olmadı.
En çok hayat verdiğim karakteri özledim. Benim için hem duygusal hem de fiziksel bir mücadele sebebi, kendimle ortak yönler bulduğum bir adam o... Gizemli biri aynı zamanda, her gün hakkında yeni şeyler keşfediyorum.
Dizideki karakterim de ben de yaşlandık. Detay vermeyeceğim ama Michael daha karmaşık, karanlık yollara giriyor.
Adeta liseli arkadaşlarınızla uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelmeniz gibi bir his. Ortak bir hikâyemiz var, hepimizin hem özel hem de profesyonel hayatında dönüm noktası bu dizi ne de olsa. Hepimiz o günden bu yana değiştik, büyüdük. Ama diğer yandan her şey ne kadar eski gibiyse bir o kadar da yeni ve heyecan verici.
Facebook’u önemsiyorum. Aktif kullanmaya çalışıyorum. Sosyal medya sayesinde ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar onlarla bağlantı kurabiliyorum.
Çok farklı çünkü ilk kez bir babayı canlandırıyorum. Nasıl bir his? Şöyle özetleyebilirim: Çok cool, enteresan!
İzlemiyorum ne yazık ki, vaktim olmuyor.
Evrensel dili sayesinde. Aile, sadakat gibi herkesi kendine bağlayan ince noktalara dokunmayı iyi başarıyor.
Hiçbir zaman para kazandığım bir iş olarak bakmadım. Bu projenin hayatımda muazzam bir anlamı var.
Dürüst olmak gerekirse oyunculuk ve annelik arasında denge kurmak, öncelikleri sıraya dizmek pek kolay olmadı. Kariyer, kariyer, kariyer derken bir bebek geldi ve her şey değişti. Ama hayatımdaki büyük değişimlerin ardından kendimi daha da olgunlaşmış hissettim.
Evet değişiklikleri zamanla deneyimleyeceksiniz. Aslında tüm karakterler için geçerli bu dediğim. Uzun bir ara oldu, hepimizin hayatında değişiklikler oldu. Yeni hayat deneyimleri kazandık, bunların tümü zaman içinde ekrana yansıyacaktır.
Konu hemen Prison Break’e geliyor. Ben bu projenin ulaştığı insan sayısına hâlâ inanamıyorum. Irak’ta mülteci kampındayken bile inanamayacaksınız ama Prison Break’ten konuşmak istiyorlar. Bu koşulsuz sevgi olsa gerek... Ve inanılmaz bir duygu!
Bizim dizi için sık sık ikonik, fenomen dizi deniyor da ben nedense hiç sevemedim bu söylemleri. Ama elbette böylesine sevilmiş, dünyada kabul görmüş bir dizide yer almak güzel.
Kuralları olan bir aktör hiç olmadım, yeter ki senaryo iyi yazılmış olsun. Gider tüm parçaları birleştirir, en iyi şekilde karakterime hayat veririm. Kendi dizime ben zaten hayranım, her şartta rolümü oynarım.
Evet. Neredeyse ölüyordum, çok korktum. Herkes uzun bir süre sete dönemeyeceğimi sandı ama 1-1.5 hafta gibi bir sürede toparlayıp döndüm. Kaza öncesi ve sonrası sahnelerime dönüp bakıyorum da evet kötü bir kazaydı ama burnumdaki değişimi görünce de komik geliyor.
Öyle bir hissiyat yaratmadı bende. Hayatın anlamı değişmedi benim için.
Evet uzun yıllardır çok iyi dostuz, sağlam bir bağ bizimkisi. İkimiz de Prison Break ile tekrar ekranlara döndüğümüz için fazla heyecanlıyız.
İnanılmazdı. Hava sanırım 50 dereceydi. Bir de çöl sahnesi öncesi yediğim bir şeyden zehirlendim.
Kullanıyorum ama komik olan şey orada da Dominic değil Prison Break’im. Dominic olarak bir şey paylaşırsam 1 beğeni alıyorum. Yok ama Prison Break’le ilgili bir şey paylaşırsam 2 dakikada 70 bin beğeni geliyor. Durum bu...
Röportaj: Sema Ereren