Göksel’in şarkıları huzursuz ve hüzünlü olduğum zamanlarda sarıldıklarımdandır. İnsanlar şarkılarını hüzünlü bulur oysa bana iyi gelir, çocuksu bir neşe katar. Single çıkaracağını duyunca çok sevindim ve hemen röportaj yapmak istediğimi söyledim. “Tam da Şu An” nasıl ahenkli ve dinleyene mutluluklar veren bir şarkı... Çıkar çıkmaz yüz binlere ulaştı. Sonunda Göksel’le Teşvikiye’de buluştuk. Sanki uzun zamandır tanışıyormuşuz gibi sohbet hemen koyulaştı; ona babaannemi, günü nasıl geçirdiğimi anlatıyorum, o da beni hiç bozmadan coşkuyla dinliyordu. Gülüşmeler, yanağımdan makas almalar ve sarılmalarla zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. “Vallahi bu röportaj bana çok iyi geldi” dedi. Açıkçası bana da. Enerjimiz size de geçecek mi bakalım.
Gerçekten tam da şu an, hayatımda yeni bir dönem başlıyor. Hayatımın bazı dönemlerini şarkılarımla hatırlıyorum. Mesela “Sabır” dönemi, “Depresyondayım” dönemi, “Acıyor” dönemi... Şimdi de “Tam da Şu An” umut dönemindeyim. Belki baharın da verdiği bir his, kendimi coşkulu, dışa dönük ve hayat dolu hissediyorum. Şarkının bana verdiği duygular böyle. Siyah beyazdan rengârenk bir döneme geçtim sanki.
Heyecan! Gerçekten kendimi yeni doğum yapmış gibi hissediyorum. Kucağımda bir bebek var, ben onu çok seviyorum, özen gösteriyorum ve herkes sevsin istiyorum. Bebeğimi konserlerle daha da büyütmek istiyorum. Ne mutlu ki şarkıya gelen ilk tepkiler çok güzel. Dünya böyle bir haldeyken tam da şu an sevmenin, birbirimizi anlamanın zamanı.
Evet. Bedran Güzel ile çektik, tesadüfler bizi bir araya getirdi. Bedran şarkıyı çok sevdi, ben de ona çok güvendim. En iyisini yapabilmek için, titizlikle çalıştık. Yeni bir şey olsun, bir farklılık olsun istedik. Mesela ilk defa dans ediyorum ve klibin bir bölümü tek seferde çekildi. Bedran’a güvenmeseydim böyle büyük bir işe kalkışmazdım. Çekim sırasında her şey çok güzeldi, o günü tekrar yaşamak isterdim. Fakat ertesi gün uyandım ve “Ben ne yaptım?” dedim, (Gülüyor.) Kendime, cesaretime şaşırdım. Montaj bittiğinde klibi her şeyiyle çok sevdim. Diğer işlerime haksızlık etmek istemem ama sanırım, dekoruyla, kurgusuyla, kostümüyle en güzel klibim oldu.
Eldivenleri sadece tek çekim olan bölümlerde kullanmak istedik önce, sonra sevdik kalıverdi. Çok hoşuma gitti...
Ne yalan söyleyeyim, şarkı biter bitmez “Bu oldu” dedim. Kışın en kötü günleri vardı ya, yolların kapandığı. Üstelik ülkede de feci şeyler olmuştu. O sırada eve kapandım. Yapabileceğim tek şey gitarımı alıp şarkı yazmaktı. O dönemde bu parçayı yazdım. Sanki kendime umut, aydınlık bir yol ararken bu şarkıyı buldum. Kendimi sallayıp savurdum, içimden böyle bir şey çıktı. Dikkat edersen şarkının başında şikâyet ediyorum sonra giderek enerjim giderek yükseliyor. Anladım ki hayatın bizi en zorladığı anda sığınabileceğimiz tek yer sevgi, sevdiklerimizin yanı. Yakınımızda olmasalar da, var olduklarını bilmek bile bize iyi geliyor. Ondan bu şarkı bana kendimi iyi hissettirdi. Diliyorum ki bana iyi geldiği kadar herkese iyi gelir.
Bu dediğini ilk Sabır’da anlamıştım. Televizyonlar, radyolar bağır bangır çalıyor ama insanlar beni bilmiyorlardı. Yoldan geçerken bir inşaat işçisi Sabır’ı söylüyordu. İnsanlara sözlerinizin tanıdık gelmesi, onlara iyi gelmesi çok güzel. Kimi zaman müzisyen şifacı gibi bir şey. Hepimiz birbirimize benziyoruz. Gerçek duygularla yazılmış şarkılar tanıdık geliyor, daha derinden seviliyor.
Yeni bir şey yapma ihtiyacı duyuyorsunuz, albüme başlama isteği böyle başlıyor. Yapımcım Deniz Erdem uzun zamandır benden bir single istiyordu aslında bense kararsızdım. Çünkü albüm yapmaya alışığım, hikâyesini severim. İnsanlar o şarkıların bütününde bir his bulsunlar isterim. Şubat ayında Ozan Çolakoğlu’na yazdığım şarkıları götürdüm ve şarkıların demolarını kaydetmeye başladık. Tam da Şu An’ı kaydederken çok heyecanlandık. Bir anda single çıkarmaya karar verdik. Ozan yoğun, ben de titizim. Hızlı olamıyor, bekletmek istemedim. Hep değişik bir şey arıyorum. Bu da yeni bir şey hayatımda... Biraz da eski 45’likler dönemi gibi, kimbilir belki plak basımı da olur ilerleyen günlerde.
İç çekme, onu, o anı düşünüp içinin ısınması anlamında. Bu illa bir sevgili olması gerekmiyor. Mesela biraz önce anlattın, babaannemiz de olabilir. Sevgi duyduğumu herkese söylüyorum.
İşte beni en çok zorlayan tarafım bu. En iyisini ararken kendimi çok yoruyorum. “Yanlış yaptım, bu olmadı daha iyisini yapabilirdim” diyorum. Bu bir yandan da daha iyisini yapabilmek için beni motive ediyor. Neyse ki son yıllarda, artık bardağın dolu tarafına da bakmayı öğrendim.
İnsanlar... Beraber vakit geçirdiğim insanların kalplerini daha iyi görebiliyorum artık. Hepimizin kusurları var, herkesi öylece anlayıp kabul etmek çok güzel. Sevgi bizi hayata bağlıyor.
Ay, niye böyle oldu... Hüzün değil bu, coşku Ece’cim. Biz çocukken kalbimizle hareket ediyorduk. O çocukların saflığına, sevgi dolu hallerine bayılıyorum. Kendi çocukluğumu hatırlıyorum. Kalbim o zaman coşkuyla doluyor. Hiç hesapsız sevgi. ‘
Çok iyi hissettiriyor elbette. Ancak söz ettiğin durum önce beni zorladı. İlk albümüm çıktığında şarkıyı çok beğendi herkes ama “Bu kız bir tuhaf” diyenler oldu. Müziğe başladığım ilk zamanlar çok naif durmama, küçük yaşta olmama rağmen çok dirayetliymişim. Beni oradan çekip pop şarkıcısına dönüştürmeye çalıştılar. Ama yapamadım. Ben böyleyim, böyle kalmalıyım diye düşünüyordum. İnsanların değişik şeyleri kabul etmesi daha zor oluyor ama farklılıklara ihtiyacımız var. Ortalama bir Türk ailesinde büyüdüm. Boğaziçi Üniversitesi’nde okudum, sonra müziğe, sahneye ve daha renkli bir hayata geçtim. Çekirdeğim, özüm daha mütevazı koşullarda büyümüş bir kız çocuğu. O yüzden her kesimden insana dokunabiliyorum. Ve bu beni çok mutlu ediyor.
Çok kötü tavsiyeler aldım gerçekten. Ama en yanlışı bana uymayan şarkıları söylememi önermeleriydi. Bana uymayan elbiseyi giymedim, sevmediğim şarkıyı söylemedim, hiç rol yapmadım. Kendimi en çok bunun için takdir ederim.
Yapamam. Beni hayata bağlayan şey bu. Hiçbir müzisyenin bırakabileceğine inanmıyorum. Zaman zaman çok zorlanıyoruz. Sahnede kendini ifade etmenin, üretmenin tadını başka bir şeyde bulmak zor. Müzik ayrılsanız da hep geri dönmek isteyeceğiniz en tutkulu sevgili.
Ağlıyorum. (Gülüyor.) Şaka! Geçiyor hepsi.
Yazın bu şarkıyla beraber konserlerimiz olacak. Aslında albüm sürecindeyim. Single’ın rüzgârını bir atlatalım, yeniden stüdyoya gireceğim.
Bilemiyorum, bittiği zaman çıkacak. (Gülüyor.)
Öyle mi? Ne bileyim... Kadını hep mağdur görmek istediklerinden olabilir mi? Bugüne kadar yazdıklarım arasında en sevdiği şarkım Yalnız Kuş. Oradan bir yalnız kadın imajı çıkıyor ama oradaki kadın kesinlikle mutsuz değil. Özgürlüğü tercih etmiş bir kadın, kanatları sağlam bir kuş. Yani nasıl bakarsan öyle görürsün. Çok fazla “Depresyondayım, acıyor, yalnızım” dedim. Onun etkisi vardır. Şimdi de “Keşke şu an yanımda olsan” diyorum...
(Gülüyor.) Öyle mi? Bak ne anlatacağım, ben ortaokul dönemlerimi çok çirkin geçirdim. Gözlüklerim vardı 9 numara. Bir de o tuhaf halim; melankolik şiirler okuyup yazan, sürekli müzik dinleyen koca gözlüklü bir kız çocuğuydum. O zamanlar çok zor geçti. Sonra üniversiteyi kazanınca babamın bana verdiği ödül lensti. O zamanlar lensler sert, gözü çizebiliyordu. Ondan korkuyorlardı. Ben de çok dikkatsizdim. Ama lensten sonra hayatım değişti. İlginç, güzelliğini hep sorgulayan bir kadının hep iyi görünmesi gerekiyor.
Ki ben onu çok iyi başaramam. Röportaj için makyaj yaptım ama normalde asla makyaj yapmıyorum.
Çok kötü bir fotoğraftı, komikti. O ben değildim, kabul etmiyorum! (Gülüyor.)
Merak edilecek bir şey de yok. Özel hayatımda herkes gibiyim yoksa deliririm. Şu sıralar spora gidiyorum çok sık. Ruh sağlığıma çok iyi geliyor spor. Günlük hayatımda sahnedeki gibi dolaşmaktan hoşlanmıyorum. Yalnız yaşıyorum. Çok fazla arkadaşım evlendi bu aralar, çoğu çoluk çocuğa karıştı. Bense şimdilik durumumdan şikâyetçi değilim. Yeniden âşık olursam ve uyum sağlayabildiğim biri çıkarsa karşıma, bu dönem de sona erecek. Yalnızlık güzeldir aslında besler, birey olmanızı sağlar. Yalnız kalmayayım diye aşk olmaz, yalanın içerisinde yaşarsınız.
Şarkı söylemeye devam et. Hayal kurmaya devam et. Çalışmaya devam et. Önemli olan kalbinin güzelliği. Kendini iyi hissettiğin zamanlar en güzel göründüğün zamanlar.
Depresyondayım’ı söylerken ortasında darbuka çalıyor göbek atıyorum! (Gülüyor.) Sahne kendimi en iyi ifade edebildiğim yer. Günlük hayatta çok da dışa dönük biri değilim. Sadece en yakınlarım benim neşeli ve muzip tarafımı bilir. Sahnedeyken beni dinlemeye gelenler sanki benim en yakın dostlarım. Şarkı söylemeye başladığım andan itibaren bütün endişem yok oluyor. Her şey doğaçlama, bazen birden kendimi seyircinin arasında buluyorum. Aynı anda aynı şeyleri hissetmek ve bir olma duygusu çok kıymetli. Çoğunlukla insanların kafasında Göksel hep acılar içinde bir kadın. Hayır ben öyle değilim aslında. Şimdi tam da şu an bu şarkıyla, benim diğer yanımı da görebilecek olmalarına seviniyorum.
Hüzünlü bir tarafım var elbet, fazlasıyla melankolikleşip küçücük bir şeyi çok büyütebiliyorum. Bu durum beni çok yorsa da biliyorum ki yaratıcılığımı da besliyor. Hüzün kadar neşem de büyük. Bu kadar coşkulu ve tutkulu olmasaydım müziğe de böyle sıkı sıkı sarılmazdım. ‘Etrafta ışığı sönmüş o kadar çok kadın görüyorum ki’
Bilmem, düşünmedim hiç. Annem ev hanımıydı ama çok özgür ruhlu bir kadındı. Beni hep “Kızım sen mutlaka çalışan bir kadın olmalısın” diyerek büyüttü. Onlar beni çok etkiledi. İçimden anneme hep teşekkür ediyorum. Bir de kız çocuklarının bu toplumda çok zorlandıklarını düşünüyorum. Kendi ergenlik dönemlerimi hatırlıyorum. Çok fazla şeyle mücadele etmek durumunda kaldım. O yüzden benden küçük birini görünce birden kollama duygusu ortaya çıkıyor. Hayat enerjileri, kötü olaylarla sönüyor, birilerinin yanına sığınma ihtiyacı duyuyorlar. Etrafta ışığı sönmüş o kadar kadın görüyorum ki, kendine ait zamanları olmayan kadınlar... Ondan söylemek istemiştim, içimden gelmiş.
Annem gerçekten öyledir. Çok yaratıcıdır. 3 çocuk büyüttü, yükü ağırdı ama hâlâ enerjisi yüksektir. Bütün bulduğu kâğıtlara şiir yazar. Kâğıt derken, faturanın arkasına falan. (Gülüyor.) Gece uyurken ilham geliyor, kalkıp yazıyor.
Çok istiyor. Daha yapamadım henüz ama mutlaka yapacağım. Kız kardeşim birkaç yıl önce annemin şiirlerini Anneler Günü için topladı. Çok kolay olmadı o faturaları falan bulmak. Onu bastırdık. O kadar mutlu oldu ki, hüngür hüngür ağladı. Dediğini yapmam lazım. Şarkı söyleyen de babamdır mesela. İkisinin de başka bir yanını almışım.
Röportaj: Ece Ulusum