Vildan Atasever: “Gülmeye ihtiyacımız varmış”
‘Klavye Delikanlıları’nın Seyran’ı Vildan Atasever, “İnsanların gülmeye ve rahatlamaya ihtiyaçları varmış. Dizide bunu yaparken bilinçlendiriyoruz da” diyor.
“Her rolün hakkını veriyor” sözünü sonuna kadar hak eden isimlerin başında geliyor Vildan Atasever. Zaten birçok festivalde başarılı oyunculuğu ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüyle taçlandırıldı. Kariyer basamaklarını adım adım başarıyla çıktı. Bunlar mesleki tarafları, bir de Vildan var... Dünyanın en eğlenceli, içinden geldiği gibi davranan, ne hissediyorsa anında söyleyen ya da yüzüne baktığınızda hemen belli eden küçük bir kız çocuğu o. Bir bakanı kendine tekrar baktıran bu genç ve güzel kadının içindeki çocuğu da tanıyın istedim. Başlıyoruz...
Klavye Delikanlıları’ sezonun en farklı projelerinden biri. Nasıl gidiyor çekimler?
Çok güzel. İnsanlar izlerken çok eğleniyor, aynı zamanda bilinçleniyor da. “Nasıl tuzağa düşürülüyorsunuz?” tarafını hem komik bir dille gösteriyoruz hem de “Bunlara karşı dikkatli olun” diyoruz. Geçen gün biri yanıma gelip “Artık kredi kartlarıma daha dikkat ediyorum” dedi. Bir de insanların bir şey izlerken artık gülmeye ve rahatlamaya ihtiyacı varmış. Bunu, işin içinde olunca daha net gördüm.
Facebook’umu çökerttiler, bu da dolandırıcılık!
Yıllar önce başıma geldi. Bir arkadaşımla kafeye oturduk, koyu bir sohbete daldık. Çantamı sandalyenin arkasına asmıştım. Telefonum çaldı, açtım, “Karakoldan arıyoruz. Çantanız çalınmış, buraya bırakmışlar. Gelip alabilirsiniz” dediler. Arkama baktım, çanta yok gerçekten. (Gülüyor)
Umut hırsızlığı.
Huzurlu olmak. Hayatta birçok şeyin yerini doldurabilirsin ama huzurun asla.
Sakinlikle. Bizim dizide Hiko Dayı’nın bir sözü var, “Hayatta ne kadar çok şeyin olduğu değil, ne kadar az şeye ihtiyaç duyduğun önemlidir” diyor. Bu hayatta insan olarak, nefsinden ve egolarından ne kadar arınırsan o kadar huzurlu olursun. Bire bir seninle ilgili. Sen iyi olursan, etrafına da bunu yayarsın. Karşında çok umutsuz bir insan da olsa, senin umudunla iyileşebilir.
Hâlâ uğraşıyorum. Hayat çok zor. “Vildan, dur ve sakin ol” diyorum.
Bütün kadınlar son yıllarda hem erkek gibi hem de kadın gibiyiz. Bu hayatın bütün sorumlulukları üzerimizde. Çocuk doğurmak, çocuk bakmak, evle ilgilenmek... Bir de tüm bunları sessiz ve geride durarak yapmak gerekiyor. Her kadında gelecek kaygısı problemi var. Bende bir kadın olarak bunu hissediyorum. Bunu yapmamamız gerekiyor. Bugün dert ettiğimiz her şey, yarın dert olmaktan çıkabiliyor.
Dün ne yaşadığını dünde bırakıp bugün anda kalıp nefsine hâkim olup sevgi yayarak kalbinle tertemiz bir şekilde hareket edersen, yarınınla ilgili bir problemin olacağını sanmıyorum. Güneşi yüzünde hissedip “Şükürler olsun” diye hayata başladığın zaman hiçbir şeyin önemi kalmıyor zaten.
Evet, daha sade yaşamaya çalışıyorum. Çok büyük hırslarım yok. İşimi iyi yapmaya çalışıyorum. Şu an ‘Klavye Delikanlıları’nda canlandırdığım Seyran karakteriyle dopdoluyum. Ailemle vakit geçirmeye çalışıyorum. Setten dolayı her gün göremesem de haftada bir annemin, babamın yanına gidip ellerini öpüyorum. Onlarla zaman geçirmeye çalışıyorum. Çünkü geriye getiremeyeceğimiz tek şey annemiz ve babamız. Yoğunluğa kendinizi kaptırıp sizi seven ve sevdiğiniz insanlardan uzaklaşmamanız gerekiyor. O sizi yalnızlığa götürür. Yalnızken de ne kadar başarılı olursanız olun, sonuçta yalnızsınız.
Eğer izlemeyi biliyorsan hayat en iyi ders Ömür. Youtube’dan açıp birkaç dolandırıcılık videosu izledim ama ben zaten her gün televizyon karşısına geçtiğimde bu haberleri izliyorum. Etrafımdaki insanlar bunu yaşamış oluyor ve onların duygusunu da görmüş oluyorum. Hayat seni zaten hazırlıyor. Fakat ben böyle bir kızı daha önce hiç yaşamadım, çok dengesiz. (Gülüyor)
Benim de biraz dengesizliklerim vardır ama ben bu kadar dengesizini hiç görmedim. (Kahkahalar) Nabza göre şerbet veren, erkek gibi düşünen, erkeklerle yürüyen bir kız ama aynı zamanda kadınsal duyguları da olan, çok tatlı biri. Birçok kadını Seyran’ın üzerinden anlatacağız. (Gülüyor)
Çok çılgın bir kız ama dobralığını seviyorum. Bende de vardır o. İçimde bir şey tutamam. Yüzümden ve enerjimden ne hissettiğimi anlarsın.
Kendini seven, enerjisi olan her kadın aynanın karşısına geçer ve saçına bir bakım yapar. Kendine özen gösterir, zaten her kadının bunu yapması gerekiyor. Önce kendimizi sevmemiz lazım. Spor yapmak, bedenine ve beynine iyi geliyor. Bir doktorum var, ona her zaman gidip cildimi gösteriyorum, mutlaka cilt bakımı yaptırıyorum. Hem bir kadın olarak kendimi iyi hissetmek hem de bir oyuncu olarak mesleğime olan saygımdan dolayı kendimle ilgileniyorum. Fakat bıçak altına yatmıyorum. Beni ilk nasıl tanıdılarsa, şu anda da öyleyim.
Onun dışa yansıdığını görebiliyorum... Kesinlikle doğru söylüyorsun. Kafayı rahatlatan, huzurlu kadınlar ışıl ışıl parlıyor. Bunu gözlerinden anlıyorsun, o bir enerji vehissediyorsun. Güzel enerjinle karşındaki insana da güzel geliyorsun.
Aşk var evet ama geçici. Dünyevi olan her şey geçici. Benim için bitmeyecek tek bir aşk var, o da Yaradan’ın aşkı. O sonsuz işte. Onun yerine hiçbir şey koyamazsın.
Çok eğlendim. Bir daha gitmek istiyorum. Okul için gittim, çok arkadaşım oldu. Bir sürü farklı ülkeden gelmiş insan, dil, kültür, karakter... Hepsinin hayata bakış açısı, tarzı bambaşkaydı. Onlarla birlikte olmak muhteşem bir deneyimdi. Hayatıma çok şey kattı. İlk ev arkadaşım İtalyan’dı, sonra İsviçreli bir kız ev arkadaşım oldu. 20’li yaşlardaydılar. Onların o enerjisiyle o ortamda bulunmak muhteşemdi. Aynı evde uzun bir süre yaşayınca kültürlerini de görüp anlayabiliyorsun. Ben dil eğitimi almaya gittim ama çok önemli oyuncuların koçluğunu yapan bir kadının workshop’unu da izledim. “Sizin besleneceğiniz tek yer hayat. Hayatınızı iyi izleyin” dedi. O an “Ben doğru yoldayım” dedim.
Hiç yoktu, 6 yaşımdan beri hep “Oyuncu olacağım” dedim. İlkokulda “Öğretmen ne olacaksınız?” diye sorduğunda, “Ben Vildan Atasever, oyuncu olacağım” derdim.
Ailede bu işi yapan kimse yok. Abimle haftada bir sinemaya gidiyorduk, televizyonda film seyrederdim. Sanırım izlediğim şeyler beni oyuncu olmaya sevk etti.
Olur mu ya? Muhteşem bir şey. Birini bulamazsan dertleşmek için, diğerini mutlaka buluyorsun. (Gülüyor)
Benim zaten birbirine bağlı, birbirini çok seven, büyük bir ailem var ama büyük konuşmayı hiç sevmiyorum. İyi bir kısmet denk gelirse, çocuğumuz da olur bilemiyorum, kısmet artık. Ama şu an iş odaklı yaşıyorum. (Gülüyor)
Her kadın olmak ister, kadınların içinde bu duygu var. Allah bizi o kadar özel yaratmış ki...
Röportaj: Ömür Sabuncuoğlu
Fotoğraflar: Hakan Öcal