Feriha Saygınsoy, 27 yaşında, grafik tasarımcı. Freelans sosyal medya tasarımları yapıyor. Gezmeyi seviyor. 3 yıldan bu yana otostop çekerek geziyor. Önceleri arkadaşlarıyla birlikte otostop çekiyormuş. Fakat anlaşamayınca, geçen yıl kendi başına (solo) otostopla gezmeye karar vermiş ve gezmiş de. İstanbul'dan Mersin'e tek başına otostop çekerek gitmiş. Kendine güveniyor; çadır kurup yaşamayı 9 yaşında öğrenmiş, 8 yıl izcilik yapmış. Geçen seneki tek başına otostopla çıkma nedeni ise kendini sınamak, "Parasızlığa ve zorluklara tek başıma ne kadar dayanabilirim?" sorusuna yanıt bulmak içinmiş. Başına kötü bir şey gelmemiş ve yolda sadece 150 TL harcamış.
Bu haber hazırlanana kadar, Karadeniz Bölgesi'ni yine solo otostopla gezdi. Ayder Yaylası'na gitti, Kaçkarlar'a çıktı. Karadeniz macerasından önce konuştuk. Hayatının deneyimi; tek başına yolda olmayı ve bir kadın olarak Türkiye'de tek başına otostop çekmeyi anlattı:
3 yıldır otostopla geziyorum ama tek başıma ilk kez geçen sene çıktım. Daha önce arkadaş grubumla çıkıyordum. Geçen yaz İstanbul'dan başladım, İzmir, Didim, Bodrum, Marmaris derken Mersin'e kadar gittim. 15 gün sürdü.
Aslında bir yandan iyi... Ama çok kafadar biri olması lazım. Mesela, 2 sene önce bir arkadaşımla Karadeniz'e gitmiştik, birbirimize girmiştik. Anlaşamamış, kavga etmiştik. Çok iyi anlaşan iki arkadaştık, fakat yol çok farklı. O yüzden tek çıkmak daha iyi.
Tek amacım, olabildiğince minimum harcama yapmaktı. Para yanımda olunca harcadığımı biliyordum. Yanıma sadece 150 TL aldım ve çıktım yola. 15 günde sadece suya ve yiyeceğe, o da sucuk ve yumurtaya para verdim.
Anamur'da kutu saklarken
Evet. Ben çocukluğumdan bu yana doğayla içiçeyim. 8 sene izcilik yaptım. Çadır kurmayı 9 yaşında falan öğrendim. Doğayla içiçe olduğum için başıma birşey gelse, yanımda eşya olmasa, ne kadar dayanabilirim, dedim kendi kendime ve gerçekten dayandım.
Evet. Kıyıdan kıyıdan ilerledim. Sadece gidişim 15 gün sürdü.
Birkaç gün Mersin'de arkadaşımda kaldım. Sonra otobüsle Ayvalık'a döndüm. Son paramı da otobüse verdim.
İstanbul'dan Mersin'e kadar 17 araç değiştirdim.
Tek kadın olduğum için, kamyon ve TIR'a kesinlikle binmedim. Araçları seçiyordum. Şoförün tipi hoşuma gitmiyorsa, güvenmediğimi biriyse; tamam, siz devam edin binmeyeceğim, diyordum. Araç geliyor duruyor, önce tipine bakıyorum, anlıyorum kişiyi tipinden, çaldığı müzikten... Ayrıca kesinlikle ön tarafa binmiyordum. Hep arkada oturuyordum. Her zaman biber gazım, çakım yanımda oluyordu, ne olur ne olmaz diye... Bir de Ege ve Akdeniz insanı çok iyi. Yardımcı oldular. İçlerinden para veren bile oldu. Hiç beklemediğim bir şeydi, biri 100 TL verdi ve onu da dönüşte otobüs parası yaptım. Yemek ısmarlayanlar oldu yol boyunca, hatta arabasını kullandıranlar bile... Bir amcanın arabasına binmiştim; iyi ki geldin, yorulmuştum, biraz da sen sür, dedi. Bana kullandırttı arabasını. Başıma hiçbir şekilde kötü bir şey gelmedi. Sadece Akyaka'da kolumu böcek ısırdı. 3 gün şişi geçmedi.
Çıkarım.
Evet. Bu hafta tekbaşıma otostopla Samsun'a gideceğim. Vaktim kalırsa Artvin'e de gitmek istiyorum.
Araç yaklaştığında plakanın fotoğrafını çekiyorum. Ama bir yere göndermedim. Fakat bir arkadaşım beni uydudan takip ediyordu. Akıllı telefon uygulamasıyla nerede olduğumu görebiliyordu.
Hep gündüz. Akşam kesinlikle çıkmıyordum. Akşamları kamp kuruyordum.
Hayır. Hiç olmadı.
Benim için, yasak olmayan her yer kampyeri. Çadırın en güzel yanı da o zaten, her yer evin zaten. Ben daha çok tırmanışı sevdiğim için, yüksek tepelere çıkıyorum. Orada hiç kimse olmuyor. Hem de geocachign (dünyanın her yerinde kutu saklama ve bulma oyunu) oynuyorum. Bu gezide de Marmaris, Bodrum ve Mersin'de buldum. Geocaching'in en güzel yanı, yeni yerler keşfetmek. Yürümeye de teşvik ediyor. Bu oyun sayesinde 25 km yürüdüğüm oluyor, hiç yorulmadan. Çok güzel yerler keşfettim, çok deli yerlere tırmandım.
Feriha Saygınsoy ve Hayriye Mengüç
Evet vardı. Bu arada biz iki kızkardeşiz. O da otostopla çıkıyor fakat yalnız değil, arkadaşlarıyla. Ama o benden daha deli; Gürcistan'a kadar gitti. Annem ilk başta karşı çıktı. Fakat aileme güven verdim. Beni takip edecekler, dedim. İyi taraflarını anlattım. Çünkü İstanbul'da daha kötü olaylar geliyor insanın başına. Anlatınca ikna oldu. Yola çıkanları gösterdim. Anne tabii ki; merak ediyor. Ama hep telefonla konuştuk, iletişim halindeydik. Sesimi duyunca rahatlıyordu zaten.
Kesinlikle. Herkes yapmalı, denemeli mutlaka. Müthiş bir tecrübe. Hiçbir yere varamasan bile, yolda olma hali çok güzel. Yolda olmak, bir yere gitmek, müthiş bir hal ve olgunlaşıp sakinleşiyorsun.
Röportaj: Hayriye Mengüç