Yer Ordu’nun Perşembe İlçesi... 25 yaşındaki anne Aylin Özbek, 5’inci kattaki evlerinin penceresinden sarkan 2 yaşındaki oğlu Aras’a doğru koştu. Yetişemedi... Yakalamak için peşinden atladı. Düştüğünde elinde sadece mavi bir çorap vardı. Emekleyerek Aras’ın yanına gitti... Son zamanlarda duyduğumuz en dokunaklı olaylardan biriydi bu; üstelik sonu da güzel bitti. Aylin Hanım’ı “yılın annesi” ödülüne aday yaptı.
Perşembe’nin Söğütaltı Mahallesi’ne doğru yol alıyorum. Merak içindeyim.
Ertesi gün manşetlere çıkan 15 Ocak’taki olayda, camdan düşen 2 yaşındaki oğlu Aras’ın peşinden 5’inci kattan atlayan anne Aylin Özbek onu havada yakalayıp kendini feda etmeyi mi düşündü? Neler geçti aklından? Düşerken oğluna dokunabildi mi?
İşte geldim. İçeriden gelen bıcır bıcır seslerden anladığım, doğru yerdeyim. Evet, Aras tek kişilik stand-up yapıyor evde. Ankara’nın Bağları favori türküsü... Annesi meşgulse halasının kucağında,
o da uygun değilse anneannesi... Kucaktan kucağa koşuyor. Başına dokunulmasından çok hoşlanmıyor ama... Sohbete başlamadan önce o pencereye gitmek istiyorum. Aylin “Tabii” diyor, “ama yalnız”... Olay gününden beri değil odaya, o kata bile çıkamıyor. Düştükleri yüksekliği, yeri görünce inanamadım! Ama Aras’ın umurunda değil dünya. Üstelik hem suçlu hem güçlü! “Uf mu oldun” diye sorunca, “Aras yaptı” diyor. Belli ki çok açık sözlü... Anneyse hâlâ şaşkın, kamuoyunda çoktan yılın annesi olmaya aday ama “Ünlü olmak, programlara falan çıkmak istemiyorum” diyor. Oğlunu almış kucağına ya yeniden, daha da bir şey istemiyor. Şimdi her şey bitti mi? Film gibi geçti gitti mi? Neler yaşıyor bu anne? Yine olsa yapar mı aynı şeyi?
"Doktorlar 'çabuk toparlar' diyor"
- İyisiniz...
İyiyiz çok şükür...
- Ağrınız sızınız var mı?
Benim yok. Dikiş yerlerim bazen acıyor ama hiç önemli değil. Aras arada “Ayağım acıyor” diyor. Kafasına da çok dikkat ediyoruz. Sağ ayak bileği kırık, ayağı alçıda. Kafasında da iki kırık var. Ordu Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Erkan Kılıç, göğsünde ve akciğerinde de zedelenme olduğunu söyledi. Ama daha çok küçük, doktorlar “Çabuk
toparlar” diyor. İyi olacak.
- Ne kadar daha kalacak alçıda?
15 gün.
- Şimdi baktım da düştüğünüz yere, inanamadım! Beşinci kattan düşmüşsünüz, sağa sola çarpınca yavaşladınız herhalde...
Evet. Tam boşluğa düşmedik, delik gibi bir yerdi. Bendeki dikişler o çarpmalardan.
"Düştüğümde hiç acı hissetmedim"
- Pencerenin pervazında Aras’ı gördünüz, sonra ne oldu?
Bende de tam orada kopukluk var. Gerçekten hayal gibi bir şey benim için, hatırlamaya çalışıyorum. Nasıl tırmandı oraya, düştü, ben nasıl gittim arkasından. Bilincim yerindeydi, şimdi de öyle ama çıktı beynimden oralar.
- Peki sonrası?
Havada hiç tepki vermedi, o da şoka girmişti sanırım. Düştüğümde hiç acı hissetmedim, o kadar korkuyordum ki Aras’a bir şey olacak diye. Elimde mavi çorabı vardı, sımsıkı tutmuşum. Havada tutmak isterken ancak onu yakalayabilmişim. Ona doğru emekleyerek gittim. Ağlıyordu. “Ağlama canım yanındayım” dedim. Kucağıma aldım.
- Peki sizi kim buldu?
Görünmeniz imkânsız, o kadar derin ki! Çığlıkları komşular duymuş. Benim bağırıp da yardım isteyecek halim yoktu. Sonra gözümü açtığımda yoğun bakımdaydım. Kendime geldim ve “Aras nerede” dedim. Bir süre göremeyince çok korktum. Meğer ayrı hastanelerdeymişiz.
- Neden?
Aras Ordu Devlet Hastanesi’ndeymiş, ben Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmışım. Herhalde ikimizle de ilgilenmek için öyle bir yol seçtiler diye tahmin ediyorum. Tabii sürekli Aras’la ilgili haber taşıyorlar bana. Ailem de çok şey yaşadı sağ olsunlar.
"Yine aynısını yaparım"
- Eşinin durumu nasıl?
Hep çok iyiydi bana karşı ama şimdi daha farklı tabii. İç dünyasını bilemem ama bizi böyle gördü ya, sürekli şükrediyor.
- 3 gün yoğun bakımda kaldınız...
Evet, ikimiz de. Hem de ayrı hastanelerde. Şimdi iyiyiz ya... Bir daha olsa Allah göstermesin, yine aynısını yaparım.
"Böyle bir şey olacağını hissetmiştim"
- Aras’ı anlatın biraz...
Aras 24 Ocak’ta iki yaşını bitirdi. Hep çok hareketli bir bebekti. 11 aylıkken konuşmaya ve yürümeye başladı. Çok da neşelidir. Ankara’nın Bağları türküsüne bayılır. Sözlerini de bilir. Çok akıllıdır benim oğlum. Nazara o kadar inanırım ki “Aras ağzını artık tut” diyorduk bıcır bıcır konuşurken. Hissetmişim. En sonunda yapacağını yaptı.
- Nazar olduğunu düşünüyorsunuz yani...
Aslında hiçbir şey düşünecek halim yok ama sanki içimde bir yerlerde böyle bir şey olacağını hissetmiştim. Sürekli dua okuyordum, hep bir korku vardı son zamanlarda.
- Peki Aras ne hissediyor? Evet, henüz çok küçük ama garip bir şeylerin olduğunun farkında mı? Siz olayın olduğu odaya çıkamıyorsunuz, o çıkıyor mu mesela?
O kadar akıllı ki, “Uf oldu çok acıdı ama Aras yaptı” diyor. Kendi hatasından kaynaklanan bir durum olduğunu biliyor. Alçıyı oyun gibi gösteriyoruz. Sevdiklerine imzalatıyor. Sizi de sevdi, şimdi gelir kalemle yanınıza. Yani benim yüreğim ağzıma geldi ama o çocuk neticede, üst kata da çıkıyor, pencereden de bakıyor. Tabii yanımdan bir saniye ayırmıyorum o ayrı konu.
- Aras her halükârda kurtulacaktı ama arkasından atlamasaydınız suçluluk mu duyacaktınız, bakıp kalabilirdiniz arkasından. Şoka girebilirdiniz. “Benim dikkatsizliğimden oldu” diye kendinizi yiyip bitirebilirdiniz...
Belki de, bilmiyorum. Belki bu yaptığım daha çabuk toparlanmama neden oldu, ki aslında toparlanamadım daha. Ama benim yapımda cesaret var. Hiç düşünmeden hareket ederim. Boğa Burcu’yum ya, onun da etkisi olabilir.
"Orduspor maçında tezahürat yaptılar bana"
- Bu arada “Yılın annesi” diyorlar size şimdiden. Sonuna kadar hak ediyorsunuz...
Bunu gerçekten öyle bir şey için yapmadım, ben ödülümü oğlumu sağ salim kucağıma alarak kazandım ama çok teşekkür ederim; hem size hem de halkımıza. Ne kadar inanılmaz duyarlı bir halkımız varmış. Biliyordum ama bu kadarını tahmin etmiyordum. Tanıyan tanımayan arıyor.
- Yılın annesi seçilirseniz daha da ünlü olacaksınız. Hayatınız farklı noktalara da gidebilir. Mesela bir reklam filminde oynarmısınız?
Öyle şeyler benim yapıma uygun değil. Çağırıyorlar zaten programlara falan ama gitmiyorum. İstemem...
- Sadullah dedenin çiçekli mesajı basına da yansıdı, gerçekten çok güzel şeyler yazmış. 60 yaşında 3 torunu var ama “Keşke karşılaşsak da elini öpsem” diyor...
Sağ olsun, arıyor da... Kaymakamlar, belediye başkanları, hiçbiri boş bırakmıyor, herkes arıyor.
- Ordu’da durum ne?
İnanılmaz! Geçenlerde Orduspor – Karşıyaka maçına davet ettiler. “Öp annenin elini Aras bebek” diye pankartlar hazırlamışlar. Maç boyunca da “Geçmiş olsun büyük anne” diye tezahürat yaptılar. O kadar mutlu oldum ki anlatamam.
Röportaj: Nazenin Tokuşoğlu
YORUMLAR