HT Hayat Anasayfa Sibel Tüzün: "Kel olan beni anlar..." | Yaşam

Şekilden şekile giren kadın Sibel Tüzün’le Sezen Aksu’nun unutulmaz şarkısı “Kaç Yıl Geçti Aradan”a yaptığı 5 versiyonlu single albüm vesilesiyle buluştuk. Annelik, genlerin kontrolü derken sohbette geldiğimiz son nokta İslamiyet ve Budizm oldu...


Hayırlı olsun... Neden “Kaç Yıl Geçti Aradan”..?

Uzun zamandır akustik bir albüm üzerinde çalışıyoruz. Sıfır şarkılar da var elimizde ama Özgür Aras’la konuşurken “Sezen şarkısı yapalım” dedi. Daha önce beraber çalıştık Sezen’le. “Kaç Yıl Geçti Aradan’ı Sibel çok güzel söyler” demiş. Korku, heyecan, mutluluk derken başladık projeye. Şarkının tam 5 versiyonu oldu.


Kaç yıl geçti aradan deyince aklınıza ne geliyor?

Şu ara direkt şarkı geliyor, 90’lar geliyor. Bir de kızımın büyümesi geliyor ama farklı biraz, geçenlerde anneme “Elaya hangi ara büyüdü” diye sordum.


Elaya ne demek?

Antik Yunanca’da zeytin ağacı... Rüyamda görmüştüm ben kızımı, o daha doğmadan. Bayağı 20 yaşındaki halini gördüm. Gözleri zeytin yaprağı rengindeydi. Hamilelik döneminde Gökova’da zeytin ağaçları arasında çok vakit geçirdim. Zeytin şifayı ve barışı temsil ediyor. Oğlanın adını da Çınar koydum.


Sizde de Ayşe var...

Anneannem koymuş. Beni erkek bekliyorlarmış, ismim de Selçuk olacakmış. Kısmet...


Hayatınızda yok, yok. Annelik, müzik, Eurovision, Survivor, rasta, erkek tıraşı, seksapel, spor... Hepsi nasıl oluyor, genetik miras mı?

Genetiğin etkisi var bence. Cesur kadınlar var ailede. Annemin inanılmaz bir sesi var ve bana 10’da biri falan geçti herhalde. Babam her türlü müzik aletini çalar. Hayatında bas gitar çalmayan babam, işi çıkan arkadaşının yerine konsere çıkmış onun gitarıyla. “Hayatta seçimlerimiz, kararlarımız” vardır diye düşünüyorum. Daha doğrusu düşünüyordum...


Ta ki...

Astrolog Dinçer Güner’e gidene kadar. Doğum haritamı çıkardı. Analiz bittiğinde sersemlemiştim. “Kader denen şeyi de gezegenler mi belirliyor” derken “En iyisi akışa bırakayım” dedim.


‘Bir şey sen istediğinde olmuyor, olması gerektiğinde oluyor’


İçinizde kalan her şeyi yaptınız mı?

Çağdaş sahne sanatlarıyla ilgili yapmak istediğim şeyler, hayallerim var. Ama az önce bahsettik ya bir şey siz istediğiniz zaman olmuyor, olması gerektiği zaman oluyor. Bu düşünce hem sizi rahatlatıyor hem de kafayı sağlıklı tutuyor. Olması gerektiği an geldiğinde tek bir şey kalıyor, siz buna hazır mısınız? Başka konulara değil, kendinize yatırım yapacaksınız ki hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz.


Çok okur musunuz?

Bayağı bir uzmanla konuşur gibiyim. Çok da etkilendim... Bu aralar o kadar olmasa da evet, çok okurum. Elaya da bana çekmiş. Elinde kitapla yaşıyor.


Dazlak olduğunuz dönem geldi aklıma. Pişmanlık duydunuz mu sonradan?

Hayır, çok keyifli bir şey. Kel olanlar beni anlar. Duşa girdiğinizde damlaların direkt kafanızla buluşması hoş bir duygu. Aslında mecburiyetten oldu. Rasta yaptırmıştım. Saçlarım mahvoldu. Ya kısacık kesilecekti sağlıksızca ya da kazınacaktı. Kazıttım. Ama “Bir daha yapar mısın” dersen, yapmam.


‘Budistler boşuna aç aç tepelere tırmanmıyor’

İlk evliliğiniz 3 yıl sürdü, sonraki 6 yıl... Öğrenmekle ilgili bir şey mi acaba?

Tesadüflere çok inanırım. Hayatımızı tesadüflerin yönlendirdiğini düşünüyorum. Hele aşkı hiçbir şekilde kontrol edemiyoruz. Ama sürdürülebilmesi ayrı bir hikâye. Emek, özen, sabır, dikkat ve denetleme gerektiriyor.


“Denge, güç, konsantrasyon” diye devam edeceksiniz diye korkuyorum, Survivor’daki oyunlar gibi...

Ya, ne zordu değil mi? Sonra o cesaret içime nasıl işlediyse onca sene sonra Çınar’ı doğurdum, tam 8 yaş var aralarında. Aslında hayatımdaki insanların kıymetini bilirim ama Survivor’dan sonra daha iyi anladım. Bir de tuhaf bir içe dönüş oluyor. Neyi, niye yaptığını sorguluyorsun. Çok meditasyon yapan biri değilim ama insan yoklukta ister istemez özüne dönüyor. Budistler boşuna aç aç tepelere tırmanmıyor. Biz de işte, mecburiyetten erdik...


Sert bir tarafınız var. Ünlü olmaktan hoşlanmıyorsunuz sanki...

Evet, ünlü olmaktan hoşlanmıyorum. Elaya’nın da bu şekilde yetişmesi için elimden geleni yapıyorum. Parka gidiyoruz, metroya biniyoruz.


Röportaj: Nazenin Tokuşoğlu

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.