HT Hayat Anasayfa Gamze Özçelik: Şöhrete alışmadım kabul ettim... | Yaşam

Çocuk yaşta tanıştığı şöhrete rağmen ailesinden ve çevresinden hiçbir zaman kopmamış Gamze Özçelik; çocukluğunun geçtiği Anadolu yakasında şöhretsiz bir insanmış gibi yaşamaya çalışıyor. Karşısındakinin samimiyetine inandığında kaldırdığı koruma duvarlarının arkasında fıkır fıkır eğlenceli bir kız çocuğu var. Onlar

4 kız kardeş; ben, Duygu, Melis ve Meltem. Hem kardeşlerine hem anne babasına çok düşkün. Eskiden olduğu gibi bayramları yine kalabalık aile ve akraba ortamında geçirmekten hoşlanıyor.


Oğlu Murathan ise her şeyi. Ayrıldığı eşi Uğur Pektaş ile çocukları için iyi bir anne baba ilişkisi kurmuşlar. Birisiyle yeniden evlenmeyi ise iyi geleceğini hissederse kabul edeceğini söylüyor.


Çocukluğuna döndüğünde bayramları nasıl hatırlıyorsun?

Biz hep çok kalabalık bir aileydik. Zaten dört kız kardeşiz. Onun dışında amcalar dayılar ve onların çocukları kuzenlerle yoğun geçerdi bayramlarımız. Bayramı tam anlamıyla yaşayan bir aileydik. Kalabalık ve eğlenceli geçerdi bayramlar bizde.


Peki, bayramlarda her istediğiniz alınır mıydı?

Tabii ki alınmazdı annem otoriter bir kadındı. Bizde ilk üç kardeşin yaşı birbirine çok yakın olduğu için normal zamanda birbirimizin kıyafetlerini giyerdik. Ama tarzlarımız biraz farklıydı. Mesela benden küçük kız kardeşimle aramda bir yaş var ikiz gibiyiz

ama tarzımız farklıdır.


Kardeşler arasında en otoriter ve lider ruhlu olan hanginizdi?

Ablamdı. Ben daha kırılgan gizli yaramazdım. Bir yaş küçük kız kardeşim de daha erkek gibiydi. En küçük kardeşim ben dokuz yaşındayken doğdu. Kardeşimden ziyade bebeğim gibiydi. Annem doğurmuş da oynamam için bana vermiş gibi.


Sırlarını en çok kiminle paylaşırdın?

Çok sırrım olmazdı. Bir de okula da gittiğimiz için okuldaki arkadaşlarımızla paylaşıyorduk. Ama belirli bir yaşa kadar babamla çok yakındım. Küçükken bir iki hastalık geçirdiğim için babam aşırı düşkündü bana. Bir yaş küçük kız kardeşimle ikiz gibi büyüdük odalarımız bile aynıydı.


Sen de anne oldun bir oğlun var. Aileden gelen şeyleri çocuğuna nasıl aktarıyorsun?

Doğduktan sonra her şeyi sıfırdan öğreniyorsun ama sanki her şeyi biliyormuşsun gibi geliyor. Kadın olmak böyle bir şey. Allah sana annelik duygusunu vermiş. Anne olmadan önce biraz daha rahat oluyorsun anne olduktan sora daha panik oluyorsun. Belli bir yaşa kadar sana emanet. ‘Yemeğini yedi mi, nasıl oldu?’ sürekli bunları düşünüyorsun.


Murathan hayatını, kişiliğini nasıl değiştirdi?

Çok aileci bir tipim ama özgürlüğüme de düşkünüm. Anne olduktan sonra istediğin kadar özgürlüğüne düşkün ol. Belli saatler çocuğunla ilgilenmek zorundasın. Arkadaşımda kalayım falan yok. İşini halledip çocuğuna döneceksin.


Anne olmak sanatçıların kariyerini ikinci plana atıyor mu?

Ben aileye önem veren biriyim. Onu dengede tutmak önemli. Dengeyi seven biriyim. Çocuk bakımında da işimde de dengeyi sağlar ikisine de yetişirim. Tam bir Başak burcuyum.


Setlerde çocuk büyütmek zor oluyor mu?

Murathan şimdi babasıyla sete gidiyor. Sette mutlu. Arkadaşlık ediyor, futbol oynuyor. Oğlum biraz daha küçükken ben Arka Sokaklar’da oynarken sete götüremiyorduk.

Bizi bırakmıyordu “Gitme yanımda kal anne, baba” diyordu. O yüzden rahat oynayamıyorduk ama şimdi çok rahat.


Anne oyuncuya sektörde algı nasıl?

Ben öyle bir ayrım yapmıyorum. İşimi yapıyorum, proje seçerken ayırırsan ayırıyorsun. Onun dışında insanlar sana bakıyorlar. Ben 16 yaşından beri setlerdeyim. O yüzden uzun çalışma saatlerine alışkınım.


16 yaşından beri bu sektördesin. Yorgunluk hissetmiyor musun?

Yorulduğum zamanlar oluyor. Kendime zaman ayırıyorum dinleniyorum. Mesela şu an çok iyiyim. Birkaç ay dinlendim.


‘İnsan enerjisi yorucu bir şey’


İş mi yoruyor yoksa iş hayatındaki insan ilişkileri mi?

Ben işini çok keyifle yapan biriyim. Bu yüzden işte çok yorulmuyorum. İnsan enerjisi herkes için yorucu bir şey. Bir dönem akşama kadar dizi çekip oradan sabaha kadar

film çekmiştim.


Bu tempoyu bütün meslek hayatın boyunca sürdürebilir misin?

Yolumuzu çizerken değişik kararlar alıyoruz ama öyle elimi eteğimi çekeyim gibi bir düşüncem yok.


Oyunculuğun yaşı yok derler, senin için de son nefese kadar oyunculuk mu?

Yok, o kadar katı değilim. Ben anı yaşamayı seviyorum. İşimi yaparken Gamze olarak da yaşayabiliyorsam gittiği yere kadar gider. O zaman bana neyin iyi geleceğini düşünüyorsam onu yaparım, illaki dizi çekeyim diye bir düşüncem yok.


Çocuk yaşta çalışmaya başlamak zor olmadı mı? Oğlun için bunu ister misin?

Aslında erken yaşta ünlü olduğum için biraz yorucuydu. Oğlum çalışsın isterim ama tamamen kendini ver demem sanırım. Ben kendimi tamamen vermiştim. O kadar erken ünlü olmak yorucuydu.

‘Savaşçıyım, adaletçiyim, korkum yok’


Şimdi şöhrete nasıl bakıyorsun?

Eskiden yorucu geliyordu, alışmadım ama kabul ettim. Yorulduğum ve ilgiden daraldığım zamanlar olabiliyor. Onu sakin bir şekilde kabul ederek geçiştirmeye çalışıyorum. Ben kendimi hiç kısıtlamıyorum. Kendimi dört duvara kapatamam, o zaman insan olduğumu hissetmiyorum. Bağdat Caddesi’nde oturuyorum ve oradaki insanlar beni bilir. Ben patenimi de kayarım, yürüyüşümü, koşumu da yaparım.


Sunucu ve oyuncu olmasaydın seni ne mutlu ederdi?

Psikoloji ve iç mimarlık gibi iki farklı alana da ilgim vardı. Psikolojiyle hâlâ ilgileniyorum. O yönde de ilerleyebilirdim. Hâlâ da yapabilirim.


Psikoloji neden ilgini çekiyor?

Okuldayken de insan psikolojisi ve gelişimi ilgimi çekerdi. Psikolojiyi bildiğin zaman kabullenmeyi öğreniyorsun. Hayatı, evreni insanı öğrenmek de kendini öğrenmekle başlıyor. Bu evren böyle hayat böyle diye kabul ediyorsun. Daha sakin oluyorsun.


Birlikte çalıştığın arkadaşların çok eğlenceli biri olduğunu söylüyor... Dışarıdan da sert ve biraz kapalı duruşun var.

Biraz yerinde duramayan bir yapım var. Mutluysam girdiğim ortamda fıkır fıkır oluyorum. O karşımdaki kişinin mesafesi olabilir. Kendime yakın görmediğim insanları hayatıma sokmam.

‘Yogaya ağırlık verdim’

Çalışmadığında veya tatile gittiğinde nerede olursun?

Herkes gibi arkadaşlarımla vakit geçirmekten hoşlanıyorum. Çocuğuma vakit ayırıyorum. Denizin, hayatın tadını çıkarmayı seviyorum. Bir şekilde o boşluğu dolduruyorsun. Mesela bu kış çalışmadığım dönemde yogaya ağırlık verdim. O bana iyi geldi.


Dışarıda, davetlerde çok görünmüyorsun, zaman zaman asosyal olduğunu düşündüğün oluyor mu?

Bana dışarıda çok fazla bir şey varmış gibi gelmiyor. Herkesin bir arkadaş grubu var ve kendi özelinde eğleniyor. Ben de kendi arkadaşlarımla birlikteyim. Davetlere gidiyorum ama sessiz sedasız işimi hallediyorum.Zaman zaman anti sosyal bir hale büründüğümü hissediyorum. Onu fark edince sıkılmaya başlıyorum. Yalnız kalmaktan hoşlanırım. Ben tek başıma olduğumda da kendimi yalnız hissetmiyorum.


‘Sesim güzel ve güçlüdür’

Popstar’ı sunarken şarkı söylemiştin. Teklif gelmiş miydi?

O şakasına yaptığımız bir şeydi. Sesim güzel ve güçlüdür. Müzikal yapmayı çok isterdim. Albüm yapmaktan ziyade sesimi oyunculuk anlamında kullanmayı tercih ederim.


Takip ettiğin yerli dizi var mı?

Ben bu sene hiç televizyon izlemedim. Bir tek oğlum da seviyor diye Survivor’ı izledik. Oğlum küçüklüğünden beri her yıl izliyor. Belki babasının genlerinden geliyordur. Erken yatıyorum zaten. Sabahları erken kalkmayı seviyorum.


Özçelik, oğlu Murathan’ın kendisine olduğu kadar babasına da çok düşkün olduğunu söylüyor.

‘Hissedersem yeniden evlenirim’

Tekrar evlenmeyi düşünür müsün?

Kısmet. Bana iyi geleceğini hissedersem kabul ederim. Akışına bırakmış yaşıyorum böyle şeyleri.


Oğlunuz kime daha düşkün?

İkimize de düşkün. Anne baba sevgisi yüksek, sevgi dolu bir çocuk. İkimizle de durmadan oyun oynamak istiyor. Bazı çocuklar yalnız oynar ya Murathan hiç yalnız oynamaz.


‘Sabah programı yapabilirim’

Yeni yayın dönemde ne gibi projeler düşünüyorsun?

Ben oyunculuğun yanında sunuculuk da yapıyorum. Bu aralar biraz sunuculuğa ağırlık vermek gibi bir düşüncemiz var. Güzel bir formatta bir sunuculuk olabilir. Gamze olarak içinde bulunabileceğim, kendimi rahat hissettiğim projeler istiyorum. Program da olabilir yarışma da. Yeter ki formatı içimize sinecek bir şey olsun. Sabah programı da yapabilirim.


Ne tür dizilerde oynamak istersin?

Her türü denedim. Aksiyona yatkın hissediyorum ama dram ve komediden de keyif alıyorum. Seyirci, dizinin hem oyuncusuna hem senaryosuna dikkat ediyor. Yapımcı, yönetmen, oyuncular, hepsi doğru yerde buluştuğundan çıkan enerjidir önemli olan


‘Her şeyde Allah’a yönelirim’

Manevi dünyan nasıl? Sıkıntı yaşadığında ne yaparsın?

Ben her şeyde Allah’a yönelen bir insanım. İlla sıkıntı çekmeme, zorluk yaşamama gerek yok. Günlük hayatında da şükreden bir insanım.


Zorluklar karşısında seni güçlü kılan şey ne?

Savaşçı bir yapım var. Korkularımla barışmış biriyim. Adaletçi bir yapım var. Yüzleşmekten korktuğum korkularım yok.


Röportaj: Bülent İpek

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.