HT Hayat Anasayfa Maggie Moore: Benim için en önemli şey bağımsızlık | Yaşam


O kadar pozitif, güçlü ve eğlenceli bir kadın ki insana ilham veriyor. 10 yaşından beri görme engeli var. İngiltere Büyükelçisi Richard Moore’un eşi Maggie Moore son 2 yıldır rehber köpekle geziyor. Köpeği Yıldız, onun eli ayağı. Görmelisiniz, Moore’u mükemmel yönlendiriyor. Röportaj boyunca Maggie Hanım’ın dizlerinin dibinden ayrılmadı. Onca zaman neredeyse hiç kıpırdamadan durdu. Tabii bu onun işi, eğitimini aldı. Şimdi Maggie Hanım’ın amacı yurtdışında bir hayli yaygın olan rehber köpeklerin sayısını Türkiye’de de artırmak. Bu konuda en büyük destekçisi, yakın arkadaşı avukat Nurdeniz Tuncer. Zaten hayat döngüleri o kadar benzer ki. Aynı yaşta aynı rahatsızlık sebebiyle görme yetilerini kaybetmiş ve ikisi de durumun üstesinden gelip şahane işlere imza atan başarılı kadınlar... Ülkemizde köpeklerin restoran, alışveriş merkezi gibi açık yemek satılan yerlere girmesi yasak. Metroda kılavuz köpeklere onay var. Ancak otobüs, taksi, vapur gibi yerlerde de bu durumun yaygınlaşması, Maggie Hanım’ın da dediği gibi her şeyden önemlisi insanların bu konuda bilinçlenmesi şart. Vakıfın en önemli hedeflerinden biri de bu zaten. Son olarak Maggie Moore’la ilgili altını çizmek istediğim bir detay var. “Röportajın yarıdan fazlasını Türkçe yaptık” diyebilirim. Zira dilimizi gerçekten çok iyi konuşuyor.



Görme yetinizi nasıl kaybettiniz?

Tamamen genetik.



Kaç yaşındaydınız?

10



Bir anda mı kayboldu görüntü?

Hayır. Ailece Hollanda’ya tatile gidiyorduk. Yolda kitap okuyordum. Sonra zorlanmaya başladım. Niye olduğunu hiçbirimiz anlamadık. Doktora gittim. 3 ay içerisinde görme yetimi kaybedeceğimi söylediler.



Ne hissettiniz?

Kolay olmadığını söyleyebilirim. Ama size acı dolu hikâyeler de anlatmayacağım. Çünkü bu durumun başınıza gelecek korkunç bir şeymiş gibi algılanmasını istemem.



Peki sonrası nasıl bir hayat?

Benim en büyük şansım ailemdi. Çok destek oldular. Kimse durumumdan dolayı bana acımadı. Bu olayı olağan bir durum gibi karşılamam için ne gerekiyorsa yaptılar.



Ne gibi?

Sizi kimse izole etmiyor, evde her şey eskisi gibi yürüyor, kimse size yardım amaçlı dahi olsa gereğinden fazla ilgi göstermiyor, siz de alışıyorsunuz. Aileniz her şeyi yapabileceğinize inanıyorsa, bu size inanılmaz güç veriyor. “Evet, böyle bir sorunum var ama yaşamama engel olmamalı” deyip yola devam ediyorsunuz.



Peki çok daha erken yaşta rehber köpeğiniz olsaydı hayat sizin için daha mı kolay olurdu?

Hayır. Çünkü mesela ergenlik çağında görme yetim şimdiye oranla daha iyiydi. Yüzde 10’du. Bu da çevreyi görebilme, dolayısıyla kendini kontrol edebilme demek. Görebilme kapasiteniz yavaş yavaş azalıyor ve başkasına ihtiyaç duyuyorsunuz.



‘Hanım demezseniz bakmaz’


Ne zamandır rehber köpekle berabersiniz?

2 senedir. Aralıkta 4 yaşında olacak.


Ne tür bir faydası var?

Benim için en önemli şey bağımsızlık. Birine bağlı olmadan hareket edebilmek. Yıldız Hanım -bu arada ona “Hanım” demeniz şart, sadece “Yıldız” derseniz bakmıyor- yanımda olduğu sürece başka birinin bana eşlik etmesine gerek yok. Ne zaman istersem dışarı çıkabiliyorum. Ne istersem yapabiliyorum.


Ne tür bir eğitim alıyor?

Bir kere doğumları bile planlı, cins olarak genelde safkan labrador’lar ve Golden-retriever seçiliyor.



Neden?

Labradorlar çok akıllı, retriever’lar itaatkâr. Söylediklerinize uyuyorlar. Ve en önemlisi iki ırk da sakin huylu, saldırgan değiller. Güvenebiliyorsunuz.



Sonra?

Yavrulara bakıyorlar. Karakteri ve yapısı eğitime uygun görünenler seçiliyor. Yıldız Hanım’ın kız kardeşi elenmiş mesela. Sonra uzun bir test süreci başlıyor.



Nasıl?

Elinize bir obje alıp “Köpek onu takip edebiliyor mu” diye bakıyorsunuz. Bir diğer aşamada takip halindeyken yandan dikkatini dağıtacak şeyler yapıyorsunuz. Kanıp kanmadığını görmek için... 16’ya yakın buna benzer test var. 1’den 4’e kadar değerlendirme yapılıyor. Ama en yüksek puanı almalarını istemiyorlar.



Neden?

Sadece belli bir odağa kitlenmesi iyi değil. Etrafında olan bitenin de farkında olmalı. Sonra 6 haftalıkken bir ailenin yanına gönderiliyor. Aile köpeğe nasıl davranması gerektiğiyle ilgili eğitimli oluyor tabii. Belli kurallar var. Mesela köpeğin mobilyaların üstüne çıkmak, insanların üzerine zıplamak gibi aşırı tepkiler vermesi, havlaması, yalaması yasak. Ancak tasmasını çıkardığınızda görevi bitti gibi algılıyor. İşte o zaman istediğiniz gibi oynayabilirsiniz, o da dilediğini yapabilir. Toplam 1 yıl böyle geçiyor.



Sonra size mi geliyor?

Daha değil. Henüz sadece temel eğitimi tamamlamış oluyor. Bu sefer aileyi bırakıp esas rehberlik eğitimine geçiliyor. Toplam 5 ay, sabah 09.00’dan akşam 17.00’ye memur gibi çalışıyorlar. Sonunda tekrar testler. Ve finalde 3 aylık ileri seviye eğitim... Beni nasıl yönlendireceğini o zaman öğreniyor...



Nasıl peki?

Bir kere hep önde ve sol tarafta yürümeli...



Ya kişi solaksa...

Kötü şans. Yapacak bir şey yok. Ama araba kullanmak gibi düşün. Direksiyonun yeri bellidir. Kendini ona göre ayarlarsın.



Başka?

En önemlisi eşlik ettikleri kişilerin geçemeyeceği dar yerlere girmiyorlar. Boy olarak da sizi zorlayacak, kafanızı çarpmanıza neden olacak yerleri fark ediyorlar. Mesafeleri ayarlayabiliyor.



Yoldaki engeller?

Köpeğe yürü komutunu verdikten sonra dümdüz ilerliyor. Onu engelleyecek bir şeye geldiğinde duruyor. Bu sefer köpeğe ikinci birkomut veriyorsunuz. Ya dolandırarak ya da işte o engel nasıl aşılacaksa o şekilde götürüyor.



Nasıl mesela?

Tüm bunlar köpeğinizle beraber yaşayarak da aşacağınız şeyler. Alışıyorsunuz. Ve ne tür bir engelle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Merdiven başlarında mesela yine duruyor. Siz ayağınızla yokluyorsunuz ve yola devam ediyorsunuz.



Trafik ışıkları?

İngiltere’de ona düğmeyi bul komutu veriyorum. Ancak Türkiye’de düğmeyle çalışan trafik ışığı pek yok. Beşiktaş, Bağdat Caddesi gibi sayılı yerlerde var. Yine mesela burada az ama İngiltere’de hemen her ışık yandığında sesli olarak da “Geçebilirsiniz” uyarısı verilir. Hatta gürültüden duyulamaz belki diye düğmenin altına yerleştirilmiş dönen bir aparat var. Basit ve etkili bir fikir. Oradan da anlayabiliyorsunuz. Bir de tabii hepsinden önemlisi İngiltere’de arabalar kırmızı ışıkta duruyor. Burada bazen durulmadığı oluyor.



İki ülke arasında bu anlamda başka ne gibi farklar var?

İngiltere’de rehber köpekle giremeyeceğiniz tek yer yoğun bakım ünitesi. Onun dışında her yer serbest. Ve bu durum yasayla güvence altında. Mesela taksici “Almıyorum” dese ve ben bu durumu rapor etsem, ehliyetini kaybedebilir.



O zaman Türkiye’ye geldiğinizde bir hayli sıkıntı yaşamışsınızdır...

Biraz. En üzücüsü de burada köpekten korkan insanların olması.



Köpekle alınmadığınız bir yer oldu mu?

Evet. İlk kez gittiğim yerlerde sıkıntı yaşayabiliyorum. Bir de aramızda kalsın genelde kalburüstü yerlerde pek içeri almak istemiyorlar. Orada ilgilendikleri mesele diğer müşteriler... Onların keyfi kaçsın istemiyorlar.


'Pitbul saldırısına uğradı'


Siz ne yapıyorsunuz?

Aslında sokağa çıkarken böyle şeylerle karşılaşmaya hazır olduğum için çok dert ettiğim söylenemez. Zaten ufak bir sohbetin ardından çoğunlukla içeri girebiliyorum. Ama çok enteresan; İstiklal Caddesi’ndeki gibi butik, küçük dükkânlarda ya da esnaf yerlerinde insanlar çok daha hoşgörülü. Kapıdan bize seslenip “Bir şey almanıza gerek yok, ziyaret etsenize” diyenler bile oluyor.



Bir de mesela bizde küçük çocukları yolda gören herkes öper, köpeği de sevenler çıkıyor mu?

İşte büyük sıkıntılardan biri de bu. Aslında bana sorsa, yani o an köpeği sevmekte olduğunun farkına varsam sorun değil. Ancak bazen bu ilgi köpeğin dikkatini dağıtacak bir hal olabiliyor. Oysa bana konsantre olması gerekli.



Başınıza kötü bir şey geldi mi?

4 ay önce İstiklal Caddesi’nde bir pitbulun saldırısına uğradı. Ve çok korktu. Haliyle ben de zor durumda kaldım.



Peki köpekle hem her yere giremezken hem de bu tarz sıkıntılar varken rehber köpekleri Türkiye’de nasıl yaygınlaştıracağız?

Zor. Ama bir yerden başlamak gerek. Vakıf kurmaktaki en önemli amaç da toplumu bilinçlendirmek, insanları bu yeni düzene hazırlamak. Ki anlayan herkes sıcak bakıyor. Çünkü bu bir lüks değil. Benim hakkım. Evet sen köpeği sevmeyebilirsin ama beni de engellememen lazım. Bir denge kurabiliriz. Yeter ki otomatikleşmiş “Hayır” cevaplarıyla karşılaşmayalım.

‘Eğitim süreci 50 bin sterlin tutuyor’


Rehber köpek pahalı mı peki?

Evet. Tüm eğitim süreci için 50 bin sterlin gibi bir tutar gerekli. Ama ben 2 liraya tekabül eden sembolik bir para ödedim.


Nasıl oldu?

İngiltere’de bu köpekleri engelli vatandaşlara ulaştırmak için kurulmuş vakıflar var. Yani o bahsedilen rakamı kimse ödemiyor. Zaten çok az kişinin gücü böyle bir meblağ tek başına göğüslemeye yeter. Vakıflar bağışlarla bu geliri elde ediyor. Siz durumunuzu raporluyorsunuz ve sembolik bir rakamla köpeği sahipleniyorsunuz.



Türkiye’de peki?

Aynı sistemi buraya taşımak istiyoruz. Dünyadaki tüm rehber köpek eğitimlerinin denetlendiği uluslararası rehber köpek merkezi var. (www.igdf.org.uk – international guide dog federation) Bize nasıl bir yol izleyeceğimizden tutun, Türkiye’deki köpek eğitmenlerine işin nasıl yapıldığını öğretmeye kadar onlar yardımcı olacak.


Röportaj: Pınar Erbaş

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.