HT Hayat Anasayfa Ara Güler röportajı | Yaşam

Dünyaca ünlü foto muhabirimiz Ara Güler’le ‘Bir göz bir makine ve gerçek’ adındaki yeni çıkan fotobiyografi kitabını konuşmak için Beyoğlu Ara Cafe’de buluştuk. Yıllardır yardımcılığını yapan Fatih Aslan’ın derlediği son kitabında bu kez çektiği fotoğraflar değil, başkalarını çektiği Ara Güler fotoğrafların ve başkalarının Ara Güler’le ilgli yazdıkları yer alıyor.


-Fotobiyografi kitabı fikri nasıl oluştu?

Bu kitapta benimle röportaj yapanların çektikleri fotoğraflar yer alıyor. Bu fikri benim çalışmalarımı daha verimli yapabilmek için arkadaşım, Fatih Aslan ortaya attı. Kitabın adını ben koydum. Fotoğraf; göz, makine ve gerçektir. Bu benim hakkımda yapılan yüzlerce kitaptan sadece biri.


Ara Güler Kimdir?


-Gezip görmediğiniz yer kaldı mı?

Neredeyse gezip görmediğim ülke kalmadı. Yerli halkların aşağı yukarı hepsini gördüm. Benimle beraber en çok eşim gezdi. Fatih arkadaşımız da bizimle birlikte birçok yere iştirak etmiştir.





-Çok fotoğrafınız var ama en çok İstanbul fotoğraflarınız biliniyor.

Söylediğiniz doğru. Bugüne kadar en çok İstanbul’da resim çektim ama yalnızca İstanbul resimlerimin bilinmesine anlam veremiyorum. İstanbul dışında çektiğim de çok fotoğrafım var. Ayrıca Kayseri’den, İstanbul’a gelmiş değilim ki. Beyoğlu çocuğuyum. Çocukluğum Galatasaray ileTünel arasında geçti. Sonradan fotoğrafçı olmadım. Hep makinem vardı. İlk fotoğraf makinemi hatırlamıyorum bile. Ailem zengindi. Dedem Karaköy’de Kalafat’ta Perşembe Pazarı’na kadar uzanan yerin sahibiydi. Yanında bine yakın insan çalışıyordu. Babam da tam tersine bu işlerle ilgilenmeyip eczacılık yapmış.


-Başka en çok nerede fotoğraf çekmeyi sevdiniz?

İstanbul’un dışında en çok Hindistan’da fotoğraf çekmeyi sevdim. Sonra Bangladeş. Bu Doğu ülkelerinde yaşam renkli, insanlar da güzel ve samimi. Avrupa ise yamyam. Avrupa’dan nefret ediyorum. Doğu daha sıcak ve hikâyeleri var.


‘Telefonla da fotoğraf çekilir’

-Herkeste fotoğraf çeken telefon var. Artık ayrıcalık kalmadı sanki?

Günümüzde insanlar fotoğraf çektiklerini zannediyorlar ama ıstırap çekiyorlar. Telefonla fotoğraf çekilmez gibi bir algı da var ancak telefonla çekilen resimlerin de güzel çıktığı kanaatini taşıyorum. Elimde Nikon dururken telefonu elime almam.


-Dijital teknolojiinin gelişmesine kıl olanlardan mısınız?

Dijital gelişme, fotoğrafı dünyanın bir ucuna anında göndermene olanak sağladı. Gazetecilik için bakacak olursak büyük bir devrimdir. Eskiden atıyorum bir ihtilal olsa onun resmini gümrükten gönderemezdin. Her şeyden önce sansür vardı. Fotoğraflarımın yarısını dijitale aktarabildim. İki milyon civarı fotoğrafım var. 2 milyon fotoğraf, 88 yıllık ömür...


-Fotoğrafla uğraşmanın en keyifli anı çekmek mi baskısını yapmak mı?

Tabii ki keşfetmek. Realitenin içerisinden bir parçayı koparmak. Çekeceğin kareyi tespit edeceğin anı hemen tespit etmelisin.


‘Herkes benimle dostluk kurmak istiyordu’


-Türkiye’de bir dönem bütün gazetecilerle çalıştınız... Her çalışmak isteyenle çalıştınız mı?

Onlar benimle çalıştı. (Gülüyor) Benim şöyle bir huyum vardır, kimseye “Yok” diyemem. Kimsenin gücenmesini istemem. Fena bir taktik değil, “He” de gitsin. Çalıştığım kadar insanla çalıştım, çalışamadıklarım da kusura bakmasın. Öyle gazetecilikte kurallarım da yoktur.




Ara Güler, yakın dostu Yaşar Kemal ile Anadolu'yu karış karış gezmişti.

-Önemli insanlarla sağlam dostluklarınız olmuş, bunun sırı nedir?

İsmet İnönü sıkı dost olduğum biriydi. Her kesimden insanla dostluğum oldu. Dostluklar kendiliğinden kuruluyordu, özel bir çaba harcamıyordum, enayi miyim? Türkiye’nin en önemli adamı olduğum için herkes benimle dostluk kurmak istiyordu. Picasso’nun 4 gün evinde misafir oldum. Hal böyle olunca kendisini istediğim gibi poz vermeye de ikna ettim. Ben onun resmini çektim o da benim resmimi çizdi.


‘Eskiden foto muhabirliği şahsiyetti’


-Günümüz foto muhabirlerinin tarzlarını beğeniyor musunuz?

Şimdikiler ellerine makine alıp fotoğraf çekiyorlar diye kendilerini foto muhabiri zannediyorlar. Şimdinin selfie fotoğrafları ileride kitaplara girse bile bu kalitede olamaz.


-Foto muhabirliği yıllarınızda en özgür döneminiz hangisiydi?

Turgut Özal olsun, İsmet Paşa olsun her dönemde mutlu ve rahattım. Kimse bana karışmazdı. Foto muhabirinin astığı astık kestiği kestikti. Şimdikiler o kadar etkili değil. Önüne gelen fotomuhabiri olduğu için vaziyet böyle oldu. Bana basın kartı gösteriyor bazıları h.stir diyorum. Gazetelerin birinci sayfalarında haberi anlatan fotoğraf yok. Eskiden foto muhabirliği bir şahsiyetti. Büyük itibar görürlerdi.




Röportaj: Bülent İpek

Fotoğraflar: Milja Ramö

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.