HT Hayat Anasayfa En tehlikeli elektronik cihaz: Cep telefonları | Yaşam

Cep telefonları, bütün elektrikli cihazlar arasında en tehlikelisidir. Kulağa yakın kullanıldığı için tüm radyasyon beyne gidiyor ve beyin hücrelerine zarar veriyor. Vücuttaki bütün hücreler zamanla değişiyor, kendini yeniliyor. Fakat insan vücudunda değişmeyen tek hücreler beyindedir. Dolayısıyla beyine verilen zarar ölene kadar vücutta kalıyor. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Selim Şeker cep telefonunun zararları hakkında bilgiler verdi.


İnsanlar cep telefonlarını 24 saat kullandıkları için tehlike daha da artıyor. Kullanım süresi oluşan zararla doğru orantıda ilerliyor. Örneğin saç kurutma makinesi gibi herhangi bir elektronik aleti ortalama 3 dakika kullanıyorsunuz. Geri kalan zamanda vücut, zararları yok ediyor ve etkisiz hale getiriyor. Fakat 7/24 kullanılan cep telefonları, vücudun kendine yenilenme, onarmasına izin vermediğimiz için tehlikelidir. Dünyada neredeyse herkesin cep telefonu kullanması da ayrı bir tehlike yaratıyor. Pasif sigara içicilerinde olduğu gibi, cep telefonu kullananların yanlarındaki insanlar da zarar görüyor.


En çok zarar gören çocuklar

Çocuklar, kafatasları 'rezonans' denilen olaydan dolayı, yani beyin, kafatası ölçüleri dalga boyuna yakın olduğu için daha fazla enerjiye maruz kalıyor. Sigara nasıl erken yaşlarda başladıkça kanser tehlikesi artıyorsa aynı olay aşırı cep telefonu kullanımından erken yaşta kansere yakalanma oranını artırıyor. Ailelerin çocukların eline sussun diye tablet, telefon vermesi çok tehlikeli. Eğer aile bunu yapıyorsa günde en fazla 5-10 dakika süre tanımalı.


İnsanların savunma mekanizmaları, cep telefonlarının aşırı kullanımından dolayı engellenirse zarar daha büyük boyutlara ulaşıyor. Prof. Dr. Selim Şeker, bu zararlardan bazılarının;


  • Çocukların hiperaktif olmaları
  • Unutkanlık
  • Agresiflik
  • Anti-sosyal olma durumu
  • Muhakeme kabiliyetlerinin zayıflaması
  • Depresyon
  • Kulak ve yanakta çınlama veya yanma olduğunu belirtiyor.

Yalnız kalma isteği, cep telefonuna aşırı bağımlılık psikolojik hastalıkların habercisi olabilir. Prof. Dr. Selim Şeker

Aynı zamanda cep telefonları, beyinin yanı sıra çene altındaki bezleri, kulakları yani telefonun en çok maruz kaldığı bölgeleri etkiliyor. "Meslekler içinde en çok intihara meyilli olanlar elektrik ile uğraşan insanlardır" diyor Prof. Dr. Şeker ve ekliyor "İnternette bununla ilgili yapılan çalışmalar mevcut ve elektrik enerjisi ile çalışan şeyler vücudun savunma mekanizmasına zarar verdiği için psikolojik etkileri de oldukça fazla."


Cep telefonları sosyal hayatımızı da öldürdü. Cep telefonları yüzünden insanlar birbirini ne ziyaret ediyor ne de buluştuklarında telefondan başlarını kaldırıp sohbet ediyor. Yalnız kalma isteği, cep telefonuna aşırı bağımlılık psikolojik hastalıkların habercisi olabilir.


Cep telefonundan korunmak için ne yapmak gerekiyor?

Cep telefonunun zararlarını minimuma indirmek için az kullanmak gerekiyor. Ne kadar az kullanılırsa alınan zarar o kadar az olacak ve vücut bunu daha kolay atabilecektir. Cep telefonunu mümkünse kulaklık ile kullanılması gerekir. Unutmayın ki telefonla konuşmak mesajlaşmadan daha tehlikeli. Bu yüzden telefon açmak yerine mesaj atılabilir. Prof. Dr. Şeker konuy ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Güneş kanser yapar mı? Elbette ki yapar ama hepimiz kanser miyiz? Hayır. Güneşe karşı önlem alıyoruz ve güneşin zararlarını azaltıyoruz. Aynısı cep telefonları için de geçerli."


Çocukların cep telefonu kullanım yaşının geçe ertelenmesi gerekiyor. Ergenlik çağına ya da 16 yaşına kadar çocukların cep telefonunun olmaması gerektiğini ve günde 10 dakika gibi sınırlı sürelerde kullanabilmelerinde çok sakınca olmadığını söylüyor Prof. Dr. Şeker. Yurt dışında çocukların sadece anne ve babalarını arayabileceği cep telefonları icat edilmiş. Çocuk bir numaraya basmıyor, sadece bir tuşa basarak arama yapıyor ve telefonun özelliği sadece bu. Çocuklara da böyle telefonlar verilebilir.


Baz istasyonları mutsuzluğun sebebi olabilir. Prof. Dr. Selim Şeker

Cep telefonu mutsuzluğa neden oluyor evet ama baz istasyonlarında da aynı etki var. Bu durumda 'Baz istasyonları da mutsuzluk nedeni' diyebilir miyiz?

Kesin olarak her mutsuz insanın mutsuzluk kaynağı baz istasyonları değildir. Baz istasyonları cep telefonlarından gelen frekansları, elektromanyetik dalgaları yükselterek başka baz istasyonuna ordan da aranan numaraya yönlendiriyor. Kimi zaman evimizin yanındaki direklerde karşımıza çıkan baz istasyonlarının üzerindeki beyaz kısımlar antendir ve o antenin içinde 1 milyon liraya mal olan birçok elektronik cihaz bulunuyor. Bu cihazlar sinyalleri kuvvetlendiriyor. Cep telefonlarının yarattığı yan etkilerin aynıları baz istasyonları için de geçerli. Yani cep telefonları nasıl bunalıma sebep oluyor, mutsuzluk kapılarını açıyorsa baz istasyonlarında da aynı durumu söyleyebiliriz.


Türkiye'de cep telefonu firmaları maalesef yanıltıcı veriler kullanabiliyor. Örneğin bir baz istasyonunun altında güvenlik mesafesi yazıyor. Standartın üzerinde kullanılan radyasyonun kaç metreye kadar gittiğini bu güvenlik mesafesi gösteriyor. 10W'luk bir baz istasyonunun güvenlik mesafesi 10 metre fakat bunu mahalle arasına koydukları zaman orada mesafe 4 metreye iniyor. Yani evlerin yanında bulunan baz istasyonları, güvenlik mesafesinin içinde oldukları için çok fazla radyasyon yayabiliyor ve orada yaşayanlar da buna bağlı olarak etkilerine maruz kalabiliyor. İlgililer ise bu konularda ne yazık ki çok da yardımcı olmuyor.


Baz istasyonlarının dolayısıyla da cep telefonlarının kapsama alanı yüzde 100 ve bu kapsama alanlarının yüzde 75'e indirilmesi gerekiyor. Okullarda, metrolarda, kapalı yerlerde nasıl sigara içilmiyorsa cep telefonlarının da kullanılmaması gerekiyor. Firmalar hiçbir zaman "Bu zararsızdır" dememiştir ki olsaydı zaten çoktan demişlerdi. Bir ilaç alırken o ilacın faydaları ve yan etkileri yazıyor. Cep telefonları firmaları ne yazık ki her zaman sadece faydalarını anlatıyor, yan etkilerinden bahsetmiyor.


Elektromanyetik kirliliğin artması, insanları kaçınılmaz olarak riskli bir yaşama doğru götürüyor. Bilgi çağının bu kirliliği hem bireysel hem çevresel olarak önlem alınmazsa sanayi toplumunun kirliliğinden daha büyük felaketlere yol açacaktır.


Röportaj: Zeynep Şeker



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.