HT Hayat Anasayfa Özlem Yıldız: Günleri hep güneşli | Yaşam

Demir uzun-ince, sakin ve uslu bir çocuk. Çok da sağlıklı. İnsan bakınca sadece 1 kilo doğmuş olmasına inanamıyor. Güçlü ve mücadeleci olacağı doğar doğmaz belli olmuş! Özlem Hanım’la oğlunun doğum hikâyesini, ekranlara dönüşünü ve birçok şeyi konuştuk.


Öncelikle hayırlı olsun, ekranlara geri döndünüz. Nasıl gidiyor yeni programınız?

Sağ olun, çok iyi gidiyor. Hafta içi her gün canlı yayın. Saat 13.15’e kadar stüdyodayım. Ondan sonra da Demir’e vakit ayırdığım zaman dilimi başlıyor benim için. Sonra Demir’in oyunu, maması ve uykusuyla ilgileniyorum. Akşam evde ne yemek pişecek ona karar veriyorum. Ancak akşam dokuzdan sonra uzatabiliyorum ayaklarımı. Sabah da çok erken kalkıyorum tabii, çok yoğun bir tempom var anlayacağınız ama çok memnunum.

Bu benim ekranlara uzun bir ara verdiniz…

Evet, tam 4,5 yıl oldu. Evlendikten birkaç ay sonra yani hamile kalmadan önce işi bırakmıştım. Bu benim kararımdı. İşe tekrar geri dönmek de benim kararım tabii. Ama eşimin de magazinden dolayı biraz tereddütleri vardı. İlk zamanlar Demir dünyaya gelince evliliğimizin yıpratılmasından korkuyordu. Ama sonradan o da gördü ki Demir de büyüdükten sonra benim de kendime ayıracağım zaman daha da arttı. Böyle olunca ben de kendimi boşlukta hissettim. Oyalanacağım bir şey yoktu. E böyle olunca ne yapacağım? Hani bir dikiş, nakış kursuna gideyim gibi bir isteğim de olamazdı zaten. Bir mesleğim de var. Sonra baktık ki televizyona geri döndüğümde de günümün yarısından çoğunu oğluma ayırabileceğim, evimi ihmal etmeyeceğim bir program. Eşim de kalitesine güvendiği için tekrar ekranlara geri döndüm. Programın formatını sevmeseydik Sinan da kabul etmeyebilirdi. Kadınlarla da içice olduğumuz güzel bir yayın.


İleride oyunculukla ilgili bir şeyler yapacak mısınız?

Onu da düşündüm. Ama oyunculuk yaptığınızda çalışma saatleriniz çok düzensiz oluyor. Bebeğim büyüdü dedim ama daha o kadar da olmadı. Gecesi, gündüzü belli olmayan bir işte çalışamam. Televizyonda program sunmayı her zaman daha çok tercih ettim. Özellikle de canlı yayınlar benim en iyi hissettiğim yer. Kendimi evde gibi rahat hissediyorum.


Demir’in doğumuna geri dönersek, oğlunuz çok küçük doğdu. Maşallah şimdi baktığımızda 3 yaşında dersiniz.

Oğlumun tek bir sorunu var o da hiç iştahı yok. Yemekle arası pek iyi değil. İnşallah onu da yavaş yavaş aşacağız. 1 kilo 100 gram doğdu. 7. ayına girerken doğum yaptım ve normal doğum oldu. Bu benim tercihim değildi, Demir tam 14 dakika içinde dünyaya geldi. Tabii şimdi böyle anlatırken kolaymış gibi geliyor. Bir çırpıda ağızdan çıkıyor. Ama çok zor günler geçirdim, 5 ay yoğun bakımda kaldı oğlumuz. O da çok zorlu bir mücadele verdi ama hayata sımsıkı tutundu. Umarım ileride de hep böyle güçlü olur. O yüzden de adını Demir koyduk.





Peki, hamileliğiniz nasıl geçmişti?

Hamileliğim hiç zor değildi. Erken doğmasının hamileliğimin n iyi ya da kötü olmasıyla bir ilgisi yok. Zaten öyle bir problem olsa a en azından son haftalarda hastanede yatardım. Doktorum da böyle bir şeye gerek duysa beni uyarırdı. Üstelik ben kendimi mi hiç hamile gibi de hissetmiyordum.



Hareketlerimde de bir eksilme olmadı açıkçası. Hamileliğim süresince 8 kilo aldım. Ama diyorum ya hiçbir şey yokken bir anda erken doğum olunca tabii haliyle bir şok yaşadım. Erken doğum riski olan ya da erken doğum yapan arkadaşlarımla konuşuyoruz mesela, onlar önceden hastaneye yatmışlar, birtakım önlemler almışlar. Ama dediğim gibi doğan her bebek kısmetiyle doğuyor. Demek ki böyle olması gerekiyormuş.


Emziremediniz tabii…

Hayır ama sağarak verdim. Karnımda geçirdiği o dönemi hastanede, yoğun bakımda, kuvözde sağlamaya çalıştılar. Tabii bebeğimi emziremedim. Makineyle çekebildim o da ancak 1 ay idare etti. Bir annenin çocuğuyla yaşayacağı en duygusal an belki de emzirme. Çocuğunuzu göğsünüze yatırıp emzirmek çok güzel bir şey ama ben bunu yaşayamadım. Bunun için de içimde hep bir burukluk oldu açıkçası. Ama inşallah ikinci bebeğimde bunu yaşarım.


İlk çocuğunuz ve erken doğumla dünyaya geldi peki bu lohusalık depresyonu yaşamanıza neden oldu mu?

Yok, ben lohusalık sendromu da yaşamadım aslında. Çünkü o sıralar hayatta kendi sağlığımdan n çok düşündüğüm şey oğlumun yaşayıp yaşamayacağıydı. Tabii ki ruh sağlığım çok iyi değildi ama o bunalım dönemini de yaşamadım. Sabahları kalkıyordum, yüzümü yıkayıp giyinip hemen hastaneye gidiyordum. Uykum gelene kadar saat kaç olursa olsun orada kalıyordum. Sürekli onunla konuşuyordum. ‘Güzel oğlum senin yaşaman, hayata tutunman lazım. Ben çok isteyerek anne oldum.’ gibi şeyler söylüyordum. Onu doğumdan ancak 1 hafta sonra kucağıma alabildim. O dönemi ben onunla konuşarak paylaştığım ve çok isteyerek anne olduğum için o bunalım dönemini pek yaşayamadım. Ama diyorum ya Demir’in erken gelmiş olmasından dolayı bir burukluk yaşadım.







Eşlerin desteği çok önemli. Sinan Bey de size destekti sanırım…

Evet, hem de çok destek oldu. Üzüntümden dolayı hiç o yemek yiyemiyordum. Ama bir yandan da sütümün devam etmesi için iyi de beslenmem gerekiyordu. Ben ona o dönemde anne olarak sadece sütümü verebilirdim. Bu yüzden de Sinan sürekli beni ben telkin ediyordu. ‘Senin üzülmemen, strese girmemen lazım ki bebeğimize süt verebilesin.’ diyordu. Bu anlamda Sinan bana sürekli destek oldu tabii. Kimseyle konuşamadığım şeyleri, üzüntülerimi bebeğimle ve eşimle paylaşıyordum. Sağ olsun o da beni bıkmadan dinliyordu.


Gözlemlediğimiz kadarıyla da oğlunuz size çok düşkün. Peki, babasıyla arası nasıl?

Demir korktuğu, çekindiği durumlarla karşılaştığında hemen ‘annee’ diye seslenir. Ama asıl nazını da babasına yapar. Çünkü Sinan oğluna kesinlikle ‘hayır’ kelimesini kullanmıyor. En yasak ne varsa onu yapmasına izin veriyor. Bu yüzden bu konuda biz eşimle çok tartışıyoruz. Ben ona sürekli ‘Hayır Sinan, baştan nasıl alıştırırsan öyle gider.’ diyorum. Mesela bir şey oluyor ‘Sinan sen hayır diyeceksin’ diyorum. Ama öyle bir ‘hayır’ diyor ki kendi bile inanmıyor!


Peki, eşiniz normalde hayır diyemeyen biri mi?

Evet, normalde de böyle. Sonunda kendi üzülür ama kimseye hayır demeyi beceremez. Çocuğuna çok düşkün. Oğlu da ona düşkün tabii. Demir sabah gözünü açar açmaz ‘baba’ der.


E ben de aralarındaki ilişkiyi kıskanıyorum bu anlamda. Mesela Demir hala ‘anne’ kelimesini tam olarak söyleyemiyor. Ama baba ve dede kelimelerini çok kolay telaffuz ediyor. Tabii bebeklerin çoğu söylemesi kolay olduğu için ilk baba diyorlar ama gelin de bunu Sinan’a anlatın!


İkinci çocuğu düşünüyorsunuz sanırım…

İnşallah ikinci bir çocuk yapmayı da düşünüyoruz. Önümüzdeki yılı da geçirdikten sonra ikinci kez anne olmak, planlarım arasında yer er alıyor. Çocuk her zaman benim için n ön planda. Daha önce dört yıl mesleğime ara verdim. Bir dört yıl daha ara verebilirim. Bu hiç problem değil. Ama şu anda Demir zaten çok küçük. Aralarında a biraz yaş farkı olsun ki Demir de kendini kurtarabilecek duruma gelsin. Böylece ben de küçük kardeşiyle daha fazla ilgilenebileyim. Çünkü şu an Demir’in daha ilgiye ihtiyacı var.





Demir doğmadan önce çocuğunuzun kız ya da erkek olması gibi bir tercihiniz var mıydı?

İlk çocuk olduğu için aslında böyle bir tercihim yoktu. Ama madem ilki erkek oldu ikinci çocuğumun kız olmasını isterim aslında. Bakalım, kısmet.


Yeni annelere tavsiyeleriniz var mı? Örneğin beslenmeyle ilgili...

Ben hamileliğimde 8 kilo aldım ama yememe-içmeme çok dikkat ettim. Dikkat ettim derken kilo almayayım anlamında demiyorum. Mesela elime bir kitap alıp baktım,bebeklere ne yarar? Kırmızı eti hiç sevmediğim halde, bebeğe çok yarar diye yedim. Balık yarar dediler, balık yedim.


Siz yapı olarak zaten zayıfsınız...

Evet, ben spor da yapmıyorum şu an. Günlük hayatın temposuna ayak uydurdum sadece. Normal doğum yaptırdığım için 8 kilonun 5 kilosu doğm sırasında gitti. Hastaneye git, gel derken bir baktım geri kalan 3 kilo da gitmiş.


Burçlarınız nedir?

Ben başak, Demir de. Eşim de terazi. Yay olacaktı Demir ama teraz erken doğunca tabii birkaç burç birden atladı.


Var mı Demir’de etkileri?

Evet, şimdiden çok düzenli ve titiz. Eline bir toprak gelsin titiz hemen silmek ister. Ben de hem öyleyim, düzeni çok severim.


Yeni annelere tavsiyeleriniz?

Doğduktan hemen sonraki ilk 3 ay, anne tedirgin olabiliyor. Altını nasıl değiştireceğim? Onu, bu kadar küçükken nasıl tutacağım? gibi kaygılar özellikle hamileyken çok yaygın. Ama ben buradan anne adaylarına bu sesleniyorum: Endişelenmeyin. Onu kucağınıza alınca zaten tüm endişeleriniz gidecek ama bu doğumla gidiyor. Ne uykusuz kalmanız gözünüze batıyor ne de yaşadığınız sıkıntılar. Hepsi unutulup gidiyor.


Demir’in mesleği ne olsun istersiniz?

Uçaklara çok düşkün. Bakalım ileride ilgilenir mi yine uçaklarla. ileri Kendi özgür iradesiyle karar versin.


Okula gidiyor mu Demir?

Evet. İlk başta aslında Sinan’la tereddüt ettik. Erken diye düşündük. Demir yazın çok güzel bir dönem geçirdi. Ama şimdi kış kapıda. Yüzme yok, her gün park yok… Sıkılıyor çocuk haliyle. Bir de evimizde hep hanım çalışanlar var. Sıkıldı kadınların içinde. Biz de bir oyun grubuna yazdıralım dedik. 9 kişiler ve hepsiyle de iyi arkadaşlık kurdu. Şu an 9 buçuk 12 arası okulda. Tam da benim işte olduğum zamanlar. Öğlenleri evimizde buluşuyoruz.


Size zor günlerinizde destek olan tanınmış anneler var mı?

Evet. Çok şanslıyım gerçekten. Özellikle Gülben Ergen, Ebru Şallı ve Demet Şener çok destek oldu. Anne olunca daha de duyarlı oluyorsun. Onlar da sağ olsun beni her gün aradılar.





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir cok gizem Olin
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.