HT Hayat Anasayfa Brezilya’nın sakin, huzurlu ve şık diyarları | Yaşam

Sao Paulo’dan Florianopolis’e geçmeyi önceden planlamıştım zira müzisyen İlhan Erşahin’in evi orada olduğundan yıllardır ondan dinledim... Gitmeden ondan tüyo almayı ihmal etmedim elbette. Curitiba ve Sao Paulo güneyindeki plajları ve civarındaki doğal güzellikleriyle ünlü. Ancak benim için seyahatin en keyifli zamanları Praia do Rosa’da geçti. Plajları, otelleri ve yemekleriyle harika bir yer... Kesinlikle güvenli, bütün bölgeyi kiraladığım arabayla dolaştım. Brezilya’da Rio ve Sao Paulo dışında hemen her yer güvenli. Bu iki şehirde bilindiği gibi birkaç semt dışında dolaşılması tavsiye edilmez. Diğer yerlerde hiçbir sorun yok ve herkes son derece dost canlısı.


Florianopolis

Sao Paulo’dan uçakla yaklaşık 1 saate gidiliyor. Şehir merkezindeki birkaç restoran dışında vakit geçirmek dışında yapılacak pek bir şey yok. Asıl olay çevresinde; kuzeydeki plajları çok ünlü ancak çok kalabalık. Özellikle Praia Mole ve Campache bölgenin en iyi kumsalları. Lago de Conceicao’nun çevresi de iyi vakit geçirmek için ideal. Plajların hemen yakınındaki ormanlarla kaplı dağın eteklerine kurulmuş Reibeirão da Ilha ise benim adada en favori bölgem. Şehrin en iyi ve ünlü deniz ürünleri restoranı Ostradamus sayesinde keşfettim, çok sevdim. Tekrar Florianopolis’e gidersem otelimi kesin buradan seçerim. Bölge sakin, huzurlu ve şık...


Nerede, ne var?

Ostradamus: Mekânı pek çok kişiden duymuştum, büyük ve her zaman dolu. Deniz ürünleri özellikle de adından anlaşılacağı gibi istiridyesiyle ünlü. Yer bulmak zor, rezervasyonu önceden yaptırın.




Toca da Groupa: Florianopolis’in merkezindeki restoran bölgenin en iyi deniz ürünleri restoranlarından biri olarak biliniyor. Yemekleri nefis, servisi de çok iyi.

Majestic Palace Hotel: Şehir merkezinde eski büyük bir otel. Yeri iyi, otel vasat ama çok vakit geçirmeyeceğinizden tercih edilebilir. İlave olarak havuzunun manzarası iyi. Bir de havuzun neredeyse içindeki bardan Carpirinha’nızı alıp takılmak iyi fikir.

Porto Belo: Florianopolis’in kuzeyindeki kasabada eğer vaktiniz varsa görmeye değer. Çevrede irili ufaklı pek çok kıyı kasabası var. Arabayla yaklaşık 1 saatlik mesafede. Gitmişken Marujos Bar’a uğramadan dönmeyin. Kumsalın üzerindeki masalardan birinde dinlenip manzaranın keyfini sürün.

Praia do Rosa

Florianopolis’te arabanız yoksa eliniz ayağınız yok demektir. Eğer çevrenin tadını çıkaracaksanız önceden rotalar belirleyip iyice gezmeniz gerek. Arabayla Florianopolis ile Praia do Rosa arası yaklaşık 1.5 saat. Keyifli ve güvenli bir yol. Burayı şu sözlerle tanımlamak istiyorum: İlk görüşte aşk... Adını daha önce duyduğum Casa do Ceo Oteli manzarasıyla ünlü, üstelik otel Praia do Rosa’nın en güzel ve hareketli yeri Pousada’da. Bir tepenin en üst noktasındaki mekânın havuz başında yer alan terasın bir bölümü restoran, diğer bölümüyse yoga için kullanılıyor. Zaten yoga bu otelin alametifarikası. Amerikalı yoga hocaları Katelin Sisson ve Heather Lilleston’un kurduğu Yoga for Bad People her yıl belli zamanlarda yoga günleri düzenliyor. Program sadece yoga derslerinden oluşmuyor; sörf, binicilik, delta kanatla uçuş, bisiklet, yüzme, samba... Otelin yalnızca 9 odası var, erken rezervasyon şart. Burayı bu kadar çok sevme nedenlerimden biri de sahipleri. Otelin girişinde Joao’nun işlettiği Frida adlı restoranı tavsiye etmeliyim. Yemekler ve kokteylleri çok başarılı. Praia do Rosa plajları özellikle kite sörfçüleri tercih ediyor. Rosa ne kadar sakinse bir o kadar da eğlenceyle iç içe.





Nerede Kalınır?

Casa de Ceo: Özellikle yoga günleri, restoran ve barına ek olarak manzarasıyla ünlü. Ve tabi misafirperver sahiplerini anmadan geçmemeli.

Frida Restoran&Bar: Casa do Ceo’nun girişinde rahat ve cool.

Urucum: Casa do Ceo’ya oranla daha lüks bir hotel ve restoran. İkisi de karşı karşıya, tercih size kalmış.

Goen Temaki Lounge: Uzakdoğu restoranı suşileriyle ünlü.

Beliza Pura: İşte beni Praia do Rosa’da şaşırtan eden bir mekân daha... Böyle küçük bir köyde böyle bir gece kulübü! Bir de İspanya’da şube açmışlar. İçerisi tıklım tıklım... Müzik iyi, tek sıkıntı kalabalıkta bardan içki almak.

Naponte Bistro: Neredeyse hiçliğin ortasında gölün kıyısında bir İtalyan restoranı. Atıştırmalıkları harika, Brezilya biraları ve Güney Amerika şarapları var. Salaş görünüyor ama son zamanlarda en beğendiğim yerlerden...


Yazı: Levent Özçelik

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.