X

Olur, olmaz zamanlarda rastladığınız bazı düşünceler insanın hayata bakışını tamamen değiştirebilir. Uzay'a hamile olduğum dönemde bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştığım "doğal doğum" felsefesi benim için böyle bir eşik taşı olmuştu. Doğal doğumla ilgili okuduklarım, konuştuğum insanlar, daha sonra da doula olarak deneyimlediklerim dünyanın mevcut (kötü) gidişatının sorumlusunun hiçbirimizin hatırlamadığını sandığımız o en eski deneyimde, nasıl doğduğumuza dair anılarımızda gizli olabileceğine inandırttı beni...



Bu hafta okuduğum, Fransız doğum uzmanı Frederick Leboyer'in "Birth VVithout Violence" (Şiddet İçermeyen Doğum ya da Nezaketli Doğum diye çevirebiliriz) kitabı da zaten inandığım anne ve bebeğe saygılı doğum vizyonunda yepyeni, şefkat dolu bir kapı daha açtı.



Leboyer hayatı boyunca 10 binden fazla doğuma katılmış ve bunlarda gözlemlediği, hatalı bulduğu uygulamaları nasıl düzeltebileceğimizi şiirsel bir dille anlatmış kitabında... Kitap "yumuşak doğum" diye tanımlanabilecek yeni bir kavram yaratarak doğum öncesi bakım ve bir canın dünyaya gelişi konusunda çığır açmış bir çalışma.



İçindeki başlıkları tek tek incelemek ve üzerine tartışmak mümkün ama bugün ben sadece göbek bağının geç kesilmesi üzerinde durmak istiyorum...



Mevcut doğum ortamında alışılagelen uygulama bebeğin annenin bedeninden çıktığı anda kordonunun kesilmesi ve penslenmesi şeklinde. Sanki kordon bir zincirmiş ve bebeğin en hızlı şekilde ondan kurtarılması gerekiyormuş gibi...


Oysa ki Güney Florida Üniversitesi'nde Dr. Paul Sanberg öncülüğünde yapılan araştırmalar sonucu, kordonun geç kesilmesinin;


Ayrıca göbek kordonu kanında çok sayıda kök hücrenin varlığına işaret ederek, bu hücrelerin bebeğe azami miktarda transferinin ancak geciktirilmiş penslemeyle sağlanacağından bahsediliyor.


Göbek kordonundan elde edilen kök hücrelerin önemi, bunların pek çok başka hücreye dönüşebilme yeteneğine sahip olmaları.


Kordonu kesmek için doğru zaman

Bebekler doğduktan sonra, plasenta ve göbek kordonu büzüşmeye başlayarak yeni doğana kan pompalar. Kan basıncı dengelendiğinde, kordondaki atımlar duruyor ve bebeğe kan aktarımı sona eriyor. Bu sanki göbek kordonunun kalp atışı gibi. Doğum anından hemen sonra, annesinin kucağına verilen bebeğin göbek kordonu atışı, birkaç dakika beklenildiğinde kendiliğinden sona eriyor. Kordondaki atış bittikten sonra penslenip kesildiğinde, bahsi geçen tüm yararlar bebeğe geçiyor.


Peki ya psikoloji

Leboyer kordonun geç kesilmesinin hem fiziksel hem de psikolojik yararlarından sıklıkla bahsediyor. Annesinin karnındayken tüm ihtiyaçlarını (besin, oksijen) kordon vasıtasıyla karşılayan bu yeni canın alacağı ilk nefesin bağımsızlığa, özgürlüğe atacağı ilk adım olduğunu; bunun aceleye getirilmemesi gerektiğini ısrarla vurguluyor.


Eğer aceleye getirilirse ileriki hayatında karşılaşacağı değişikliklere, sanki hepsi birer ölümcül tehlikeymiş gibi yaklaşacağını iddia ediyor.



Kordonun geç kesilmesinin bebeği yenidünyasına, ciğerlerle solumaya alışmasına imkân vereceğini; tabiatın kanununun, bebeklerin hayatlarının ilk dakikalarında iki kaynaktan birden oksijen almaları olduğunun altını çiziyor Leboyer...


Talep edebilirsiniz

Yukarıda saydığım nedenler sizin de aklınıza yatıyorsa, bu konudaki kaynakları daha detaylı okuyarak, farklı fikirleri dinleyerek doktorunuza bu tercihinizi iletebilirsiniz...


Doğumda bebeğin ya da sizin hayatınızı riske atacak herhangi bir riskli durum yoksa ve doğumun sadece teknik bir hadise değil; bir canı dünyaya buyur etmenin kutsal töreni olduğuna inanan bir doktorunuz varsa şansınız yüksek...


Belki talepler arttıkça rutin uygulamaları sorgulayan doktorlar da artmaya başlar. Belki bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için küçücük bir adımdır. Neden olmasın?