X

Çoğumuzun evleri kullanmadığımız, alırken içimizin gittiği ama dolaba yerleştirdikten sonra neyle giyeceğimizi bilemediğimiz, unuttuğumuz ya da bedenimizin değişmesinden dolayı “Bir gün ben bunu giyerim” düşüncesiyle sakladığımız onca kıyafetle dolu. Kitaplıklarımızda, bu kitaptan sonra bunu da okurum diye aldığımız ama daha el değmemiş, okunmamış onca kitap var. Bazı eşyalarımız da sevdiklerimizden gelmiş, ayıp olur düşüncesiyle bir türlü onlardan vazgeçemiyoruz, evde bir köşede paketli halde varlığını sürdürüyor veya siz tam kendi zevkinize göre bir halı alacakken “A, boşuna harcama yapma, bende halı var” diye, ne perdeyle, ne mobilyayla uyumlu olmayan bir halı yollanmış, sonra siz de onu evde bir yerlere kaldırmış olabilirsiniz. Bir de alışveriş yaparken kendimizi kaptırmalarımız var... İhtiyacımızdan çok daha fazlasını alıyoruz, istifliyoruz, sanki bir daha bulamayacakmışcasına, elimizden kaçıp gidecekmişcesine bir içgüdüyle alışveriş yapıyoruz.


Bu yıl Türkiye’de yapılan İsraf Raporu Araştırması'nda özellikle giyim kategorisinde ihtiyaç dışı tüketimin çok yüksek olduğu belirlendi; her 10 kişiden 6’sının ihtiyacı dışında ürün satın aldığı ve dolabında çok az giyilen giysiler olduğu ortaya çıktı.


Yeni yıl öncesi dolabınızdan kullanmadığınız kıyafetleri ayırıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya ne dersiniz? Siz bunu büyütüp tüm evde sadeleşmeye de gidebilirsiniz. Genellikle eşya biriktirme ve elimizden çıkaramamızın altında “Gün gelir, lazım olur” düşüncesi yatar ama o gün de bir türlü gelmez. Ara ara bu temizliği yapmak bana ruhen inanılmaz iyi geliyor. Hatta bunu yapamayan ancak yapmak isteyen tüm arkadaşlarıma gidip evlerini, dolaplarını, yatak altlarını, köşe bucak ne varsa, herşeyi elden geçirip temizlediğim olmuştur. O enerjinin ortadan kalkması, bana nasıl iyi hissettiriyor, anlatamam. Çok yakın bir arkadaşım 20 senelik yastık kılıfını bile saklardı. Bir gün onun evinde böyle köşe bucak bir arınma yaptım, ihtiyaç sahiplerine verilecekleri torbalara doldurduk, kapının oraya çıkardık. Tam evden çıkacağım, “Bu mont da güzeldi, ben onu giyerdim...” diye eşyalara içli içli bakmaya başlamaz mı? Mont öyle küçüktü ki, artık ona beden olarak olması imkansızdı, çocuk montu gibi olmuştu ama giyerim diyordu. O an anladım ki, ben poşetleri evde bırakırsam, arkadaşım herşeyi geri dizecek. Tüm torbaları yüklenip evden çıkmıştım. O yüzden bu konuda profesyonel hizmet versem, yeridir.


Eşyalarımızda sadeleşmek, kullanmadıklarımızı ihtiyaç sahiplerine vermek neye yarar?











Bir eşyanın fazlalık olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz?

Uzun süredir kullanmadığınız ama ayrılamadığınız bir eşya için kendinize şu soruları sorabilirsiniz:







Ufak bir ipucu

Sadeleşirken bazı kıyafetlerinizi "Bu sezon kesin kullanırım" diye düşünüp saklamak istiyorsanız o kıyafetlerin askısını dolapta ters asın. Eşyalarınızı bir sonraki sefere gözden geçirdiğinizde, askı hala ters duruyorsa, o kıyafeti de elden çıkarmanın zamanı gelmiş demektir.


Evinizde sadeleşmeye başladığınızda bunun etkilerinin tüm yaşamınız üzerinden de etkilerini göreceksiniz, hayatınızın başka alanlarında da sadeleşmeye başlayacaksınız. Daha fazla bütçenize göre hareket edeceksiniz. Kendinize daha geniş bir hareket alanı sağlayacaksınız. Bütün bunları öğrendikten sonra, sadeleşmeye hazır mısınız?


Sevgilerimle, mutlu haftalar