X

Günümüz dünyasında, akademik başarı kadar, çağdaş yaşamın vazgeçilmezi haline gelen, dürüstlük, saygılı olma, etik değerlere uyma, rahat iletişim kurma, insan ilişkilerine özen gösterme, nezaket kurallarına uyma, inisiyatif kullanma, iş disiplini, temizlik, düzen, giyim gibi kavramlar da ön plana çıkmaktadır.


Birey bir bütün olarak ele alınmakta, insanı insan yapan özelliklerin geliştirilmesine çaba harcanmaktadır. Eğitimin en önemli amacı, kişisel ve sosyal uyum için gerekli becerilerin, kişiye kazandırılmasıdır. Aile de bu işin başlangıç noktasıdır.


Sosyal bir gerçeklik olarak her aile, değerlerini çocuklarına bilinçli ya da bilinçsiz olarak aktarmaya çalışır. Burada en önemli soru “hangi değerleri, hangi yaşta ve nasıl aktarmalıyım?” sorusudur. Değer eğitimi doğru ve yetkin bir şekilde yapıldığında, kuşkusuz ki bireyin gelişimine önemli katkıları olmaktadır. Ancak yanlış ve sistemsiz yapıldığında ya da hiç yapılmadığında, mutsuzluk ve uyumsuzluk kaynağı olabilmektedir.


Bugün yanlış inanışların çoğu çocukluk döneminde aldığımız yanlış bilgilerden kaynaklanmakta, birçok saplantılı fikir hatta bu konularda işlenen suçlar değer eğitiminin doğru yapılmamasından kaynaklanabilmektedir.


Eğitim, bireye “onun ihtiyaç duyduğu anda içtenlik ve samimiyetle, abartısız” verilmelidir. Temel, insani ve evrensel değerler, tüm dünyanın onayladığı değerlerdir. Kişiden kişiye değişebilecek değerler konusunda baskıcı olmamalı, birçok değişik inanışlardan bahsederek çocuğun kendi bakış açısını oluşturması sağlanmalıdır.


Öğreteceğimiz değerin adı ne olursa olsun çocuk kendi yaşına göre bu değeri algılayacak ve yorumlayacaktır. Bu nedenle 0-6 yaş döneminde soyut düşünemeyen çocuk için karmaşık soyut kavramları içeren (din, ölüm v.b.) konuların çocuk sormadıkça konu edilmemesi daha uygun olacaktır. Çocukluk döneminde kazandıracağımız belli başlı davranışlar şunlar olabilir:



Elbette bu becerileri kazanmada okul öncesi eğitimin önemi çok fazladır. Kişiliğin çok önemli bir bölümü 0-4 yaş arasında gelişmektedir. Burada okul-aile arasında yapılacak işbirliği ve eğitimin ilk başladığı yer olan ailenin tutumu çok önemlidir. Çocuklarımızın sosyal becerilerini geliştirmek için ev ortamı ve ev ortamı dışında kullanabileceğimiz çeşitli yöntemler ve etkinlikler vardır.


Öncelikle “bu becerileri geliştirmek için planlı bir şeyler yapıyor musunuz? Bu becerilerin kalıcı olması için neler yapıyorsunuz?” sorularının yanıtlanması gerekmektedir. Aslında bu soruları kendinize sorduğunuzda çoğumuzun bu işe zaman ayırmadığı da ortaya çıkacaktır. O halde değer eğitimi için öncelikle “zaman” ayırın. İkinci olarak, aile fertlerinin, sosyal becerilerin gelişmesi ve kalıcı olması için ev ve diğer ortamlarda benzer tutum ve davranışları “tutarlı” bir biçimde sergilemeleri gereklidir. Üçüncü olarak, çocuk model görerek öğrendiğinden, toplumda benzer olayların, resimlerin, kişilerin çocuğa gösterilmesi, gözlemletilmesidir.


Çocuk tarafından sevilen kişinin davranışını taklit etmek onun için zor olmaz. Ancak zorlama ile baskı ile bu işi yapmak istediğimizde tepkiden başka bir şey alamayız. Çocukluk ve ergenlik döneminin başlıca “itiraz”larının kökeni de genellikle buna dayanmaktadır. Bu nedenle çocuğunuza,



Sosyal becerileri gelişmeyen çocukların uyumsuzluk ve suç işleme oranlarının arttığı düşünüldüğünde, bu işe gereken önemin verilmesi ve biz yetişkinlerin öncelikle çocuklara “model” olduğumuzun unutulmaması gerekmektedir. Bu nedenle çocukların içinde bulunduğu her ortam dikkatle değerlendirilmelidir.