X

Hayatlarımızdaki erkeklerin ana rahminden çıkamadıkları doğru. Peki “Yetişme şekli” diye kestirip atmak işin kolayına kaçmak değil mi?


O erkekler nerede yetişti? Onlardan şikâyet eden kadınlar, o erkeklerin büyüdüğü evlerde aynı biçimde terbiye edilmedi mi? Kadınlar kocalarına nasıl davranmaları gerektiğini annelerinden öğrenmediler mi? Önce onun tabağına yemek koymayı, onun tabağına bir kepçe daha fazla koymayı, başkalarıyla konuşurken kocasından çocuğundan bahsedermiş gibi bahsetmeyi, eli ev işine değince “bırak sen yapamazsın” demeyi, onun bakımını üstlenmeyi, onun ihtiyaçlarını ondan önce düşünüp karşılamayı annelerinden görmediler mi?


Erkekler ana rahminden çıkamıyor. Peki o erkekleri ana rahminde tutan biraz da kadınlar kendileri değil mi?


Kaç kadın kocasına oğluymuş gibi davranmıyor?


“Yemeğini soğutma.” “Dişlerini fırçalamayı unutma.” “İlaçlarını aldın mı?” “Üstündeki gömlek kirli, çıkar, dolaptaki ütülülerden birini giy.” “Akşama ne yapayım? Canın ne istiyor?” “Düğmen düşecek, çıkar dikeyim.” “Bavulunu hazırladım, içine istediğin başka şey var mı?”


Bunlar ancak bir türlü erişkin olduğunu kabul edemediği oğlunu korumak isteyen bir annenin söyleyeceği sözler.


Mesele erkeğe hizmet etmek değil, ona annesi gibi davranmak ve giderek gerçekten ikinci annesi haline gelmek.


Çoğu erkek gocunmadan kendi söküğünü dikebilir, yemeğini sıcakken yemeyi akıl edebilir, bulaşık yıkayabilir, bavulunu hazırlayabilir. Ama tıpkı annesi gibi, bunları onun yerine yapan biri varken niye kendini yorsun ki?


Evlendikten sonra kadının, bir zamanlar yanında çok mutlu saatler geçirdiği erkekle arasına tensel mesafe koymasının bir sebebi de bu. Evlendikten sonra erkeğin karısından uzaklaşmasının sebeplerinden biri de bu. Kadın oğlu gibi gördüğü erkekle, erkek annesi gibi gördüğü kadınla sevişmek istemiyor. Niye istesinler ki?


Sorun bu da çözüm ne? Bir ömür ince ince örülmüş mesele bir günde biter mi?


Biz bir sorun üzerine konuşurken suçlu ararız, suçladığımızı döverken de çözüm bulmak aklımıza gelmez ve kavga dövüş o sorunla yaşamaya devam ederiz.


Mesele bir günde çözülmeyecek cinsten diye değiştirmeyi hiç denemeyelim mi? Böyle karı-koca görüntüsü altında anne-oğul gibi yaşamaya devam mı edelim?


Bir sorunu çözebilmek için önce onun varlığını kabul etmek ve üzerine konuşabilmek gerekir.


Bu herkesin önce kendi başına düşünüp, kendine birkaç adım uzaktan bakıp kabul etmesi gereken bir durum. Sonra yavaş yavaş değiştirilebilecekler sıralanabilir. Davranışları, alışkanlıkları değiştirmeye en kolaylarından başlanabilir.


Farklı bir ses tonuyla konuşmak, farklı bir hitap şekli seçmek, oğluna değil erkeğe dokunur gibi dokunmak o kadar zor olmayabilir.


Erkek belki sevginin, sevilmenin bu olduğunu düşünüyor. Bir kadın onu ancak annesi gibi sevdiğinde, ona annesi gibi dokunduğunda sevildiğini hissediyor. Belki bir kadın tarafından sevilmekle, annesi tarafından sevilmek arasındaki farkı tek başına keşfedemiyor, anlayamıyor.

Madem evlilik iki kişilik oyun, yardımcı olmak lazım.