X

Bu hayatta hepimiz özür dilememizi gerektiren şeyler yapıyoruz. Çünkü insanız ve insan hata yapar. Özür dilemek ise hatalarımızı telafi etmemiz için güzel bir yoldur. Bazı insanlar var ki kaç yıllık evlilikleri boyunca eşlerinin, kendilerinden hiç özür dilemediği konusunda şikayetçi. Evet, hiç özür dilemeyen insanlar da var ve bu insanlar özür dilemeyi güçsüzlüğün bir göstergesi olarak algılıyorlar. Özür dilemenin kendilerini tamamen haksız duruma düşüreceğini ve savunmasız kalacaklarını düşünüyorlar.


Peki, özür dilemek illa haksız olduğumuz anlamına mı gelir, yoksa incindiğini düşündüğümüz insanı önemsediğimiz anlamına mı?


Çok hoşuma giden bir söz var: “Özür dilemek, her zaman sizin haksız olduğunuz ve diğerinin haklı olduğu anlamına gelmez. Özür dilemek, ilişkinize, egonuzdan daha çok değer verdiğiniz anlamına gelir”. Özür dilemek için haksız olmamız gerekmiyor. Kasıtlı olarak yapmadığımız şeyler yüzünden de sevdiklerimiz incinebilir, rahatsız olabilir. Burada önemli olan, o kişinin incinmiş olmasından duyduğumuz üzüntüyü dile getirebiliyor olmamızdır. “... yaptığım için özür dilerim. Bundan rahatsız olduğunu bilmiyordum. Bir dahaki sefer daha dikkatli olmaya çalışacağım” gibi bir cümle kimseyi haksız duruma düşürmez. Aksine, karşı tarafın duygularına önem verdiğimizi, onu rahatsız hissettiren davranışımızla ilgili sorumluluğu üstlendiğimizi gösterir ki bunlar bir ilişkide güven duygusunu güçlendiren faktörlerdir.


Bilerek ya da bilmeyerek, yapmamamız gereken bir şey yaptık, söylemememiz gereken bir şey söyledik ve bir insanın duygularının incinmesine neden olduk. Neden özür dilemeliyiz? Çünkü özür dilemek, ilişkinin kaldığı yerden sağlıklı bir şekilde devam etmesi için ilk adımdır. Yapılan davranışın yanlış olduğunu kabul etmek, karşı tarafın bize olan güvenini yeniden inşa etmesine yardımcı olur. Davranışlarımızın sorumluluğunu üstlenmek, yani “... şeklinde davranarak, senin üzülmene neden oldum” demek, o kişiyi kıran şeyin ne olduğunu tam olarak anladığımızı ifade eder ve bu durum karşı tarafa anlaşılmışlık hissi verir. Anlaşılmış hissetmek önemli bir duygudur. Anlaşılmadığınızı düşündüğünüzde neler hissettiğinizi hatırlarsanız, ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.


Özür dilerken...

Bir insanın bizim gerçekten, samimi bir şekilde özür dilediğimizi hissetmesi için bu özür dileme eyleminin bir takım öğeleri içermesi gerekiyor:


1) Sorumluluğu üstlenme: “Yaptığım hatanın farkındayım ve bu davranışın sorumlusu benim” mesajı, davranışımızın sorumluluğunu üstlendiğimiz anlamına gelir. Bazen özür dileriz fakat hemen peşinden “... ama sen de ...” ile başlayan bir cümle kurarız ki bu “Evet, hata yaptım ama bunun sorumlusu sensin, beni buna zorladın” anlamına gelir ve dilediğimiz özrü silip götürür. Bu yüzden özür dilerken “ama” demiyoruz.


2) Pişmanlığı ifade etme: “Bundan dolayı gerçekten üzgünüm. Keşke geri dönüp düzeltme imkanım olsa” gibi bir cümle gerçekten pişman olduğumuzu gösterir. Bizim o kişiyi incitmekten dolayı üzgün olduğumuzu ve bunu yapmamış olmayı dilediğimizi, yani samimiyetimizi, durumu önemsediğimizi ifade eder.


3) Telafi girişimi: “Bunu telafi etmek için yapabileceğim bir şey varsa lütfen söyle.” Geçmişi geri almamız mümkün değil ama verdiğimiz hasarı tamir etmek, yarattığı negatif duyguları ortadan kaldırmak için bir şeyler yapabiliriz. Tabii, bunu yaparken tutamayacağımız sözler vermekten kaçınmamız da önemli.



Özür dilemek zayıflık değil, aksine güçlü olduğumuzun, insan olduğumuzun ve bir şeyleri önemsediğimizin göstergesidir. Zor geldiğini biliyorum ancak özür dileyip davranışımızın sorumluluğunu üstlendiğimizde, suçluluk duygusu enerjimizi tüketmeyecek, kendimize olan saygımız artacak, sevdiklerimizle aramızdaki duygusal bağ güçlü kalacaktır. Hatamızı kabul etmek, kibri bir tarafa bırakıp daha alçak gönüllü olmamıza da yardımcı olacaktır.