X

Geçen gün Nurseli İdiz aradı. Selamlaşma faslından sonra kendini anlamaya başladı. Yani alkolik olmadığını anlatıyordu.


Ben zaten öyle bir şey düşünmemiştim ve köşemde o tarz bir şey yazmadım. Kimseyi de ilgilendirmez ki, alkolik olup olmadığı. Sadece kendinin ve ailesinin sorunudur bu. Belli ki, üzerindeki baskıdan kurtulmaya çalışıyor.


Bu olaydan bir ay önce Habertürk’te Serdar Turgut’la hazırlayıp sunduğumuz ‘Alt Üst Muhabbetler’ programına davet etmiştik kendisini. O da bize geleceğini söylemiş ancak saatler kala "A ben gelemem, Tuzla’dayım” demişti.


Hiç bir sanatçıya böyle konularda tepki göstermem. Kin beslemem. Ne olursa olsun o kendi bileceği bir şeydir. Yani son dakika söz verdiği bir programa gitmiyorsa bu onun işine ve kendine olan saygısının göstergesidir ki, benim yerimde olan bir çok kişi ambargo koyar, bir daha o programa çıkmaması için elinden geleni yapar; her yerde de kötüler. Ben bu konuyu bir da ha hiç açmadım bile. Kendisine sitemde etmedim. O gün beni aradığında konu açıldı; günah çıkardı.


Bu olay patlamasaydı belki aklına bile gelmeyecekti; söz verdiği bir yere gitmesi gerekirken son dakika iptal ettiği. Ve bunu sadece bize yaşatmadı Nurseli İdiz. Daha önce dizi çekimlerine de gitmedi.


Sözüm şudur ki, -kendisine de söyledim- bu kadar iyi bir oyuncunun her zaman başımın üzerinde yeri vardır. Ve onların her zaman söyleyecek sözleri, oynayacak yeni rolleri vardır.


Şimdi bu konuyu açmamın sebebi ise şu: Nurseli Hanım’a dizi teklifleri gidiyormuş. Kendisine de söyledim, bizi oyunculuğundan mahrum etmesin. Benden daha iyi bilir ki, bu iş disiplin işidir. İpin ucu kaçtı mı bir daha geri toplamak çok zordur.


Dırdırı sadece Türk kadınları yapmıyor!



Geçen hafta bir arkadaşımızın misafirleri olan Amerikalı bir kadın ve onun Londralı sevgilisiyle Bodrum’da iki gün geçirdim.


Hanımlar size şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, rahatınıza bakın. Ve erkeklerin söylediği gibi “Yabancı kadınlar çok rahat, Türk kadınları dırdır yapıyor, kıskanıyor” türünde sözlere inanmayın.


Çünkü kadın her yerde kadın. Maşallah bizim Amerikalı kadın sevgilisinin başının etini bir ye di ki, aman aman. “Türk kadınlarına kurban olun” derim. Bir kere inanılmaz kıskançtı. Adamcağız kafasını başka bir yana çeviremedi bile. Çünkü kadın gerçekten izin vermedi.


Sürekli dır dır dır dır beyefendiyi yedi de yedi. Ha aradaki tek fark şudur ki, adam sesini çıkarmadı, saatlerce o dır dırları bir güzel dinledi. Ama Türk erkeği o dır dırı dinlemez. Bu kadar net. Yani anlayacağınız kadın milletinde din, dil, ırk fark etmiyor.


Kadın her yer de kadın.


Adada “Kocama neden baktın!” kavgası!

Geçen hafta Kınalı Ada Mimoza’da iki karşılıklı masa arasında bir kavga çıktı ki sormayın. Karşı masada kalabalık bir grup oturuyordu. Hemen yan masada da iki çift vardı. Mekânda kalabalıktı.


Birden çift olan masadan bir kadın sesi yükseldi. Kadın, karşı masada oturan üstelik adada da çok tanınan bir kıza, “Kocama neden bakıyorsun?” diye bağırmaya başladı. İnanın o an herkes neye uğradığını şaşırdı. Bir anda herkes sustu, kimseden çıt çıkmıyordu. Sadece kadın bağırıyordu. Karşı masadan ise cılız bir kadın sesi, “Bakmıyorum ben kimseye” diyordu.


Kadının kocası, “Sus kadın, bizi rezil ediyorsun, bıktım senin kıskançlığından” diyebiliyordu sadece. Mekân çalışanları kadını zor sakinleştirdi. Adam, karısını aldı uzaklaştırdı.


10 dakika sonra tekrar gelip masaya oturdular. Aman aman; sarılıp, öpüşmeye başladılar. Şaka gibi değil mi! Gerçekten aklım almıyor bunları. Şahsen ben “Kocama neden bakıyorsun?” diye zaten bağıramam, bağırırsam da sonra gelip sarmaş dolaş olamam. Acayip, çok acayip; hatta karma karışık işler bunlar.


Herkes bunu konuşuyor...


Siz uyurken...