X

Baştan başlayalım.


İlk olarak...

Spiker Kübra Eken’in on altı ay önce haber editörü olan kocasından şiddet gördüğü için beyin kanaması geçirdiği ve yatağa mahkum olduğunu öğrendik. Üstelik iddia vicdanen kabul edilir gibi değildi, Kübra epidural sezaryenle doğum yaptıktan iki gün sonra yaşamıştı bu şiddeti. Kocası Neptün Eken başına dört yumruk atmış ve yere yığılınca onu derhal hastaneye götürmüştü. Kübra hemen ameliyata alınmıştı, darp nedeniyle beyninde oluşan hasar giderilmeye çalışılmıştı. İki ay boyunca Kübra bir kalp krizi atlatmış, bir de hastane mikrobuna yakalanmıştı. Sancılı geçen sürenin sonunda Kübra yatağa mahkum olmuştu. Hareket edemiyor, konuşamıyordu.

Bütün bunları Kübra’nın ağabeyi ve annesi anlattı.


Kübra’nın bilinci açıldıktan sonra bebeğini sorması, bir anlamda yaşadıklarının kamuoyuna yansımasına neden oldu. Çünkü kocası, bebeği kendisine göstermiyor, onu mahrum bırakıyordu. İşte o zaman, ancak önüne konulan alfabedeki harfleri göstererek derdini anlatabilen Kübra, ailesinden olayı duyurmalarını istedi.

Bunu da ağabeyi anlattı.


Olayın duyulmasından sonra ‘canavar’ ilan edilen koca Neptün ise fazla bir açıklama yapmıyordu, tek bildiğimiz iddiaları reddetmesi ve karısına şiddet göstermediğini söylemesiydi.


Sonra...

Çiftin yakın arkadaşı olduğunu söyleyen spiker Vildan Ay çıktı ortaya. Farklı şeyler anlattı. Çiftin birbirlerine aşkla bağlı olduklarını, Neptün’ün karısına şiddet uygulamadığını, Kübra’nın kendiliğinden rahatsızlandığını söyledi. Bütün bu olup bitenin aslında paranormal bozukluklar içindeki bir annenin hastalıklı düşünceleri olduğunu belirtti. Mesela Kübra’nın doğum sırasında bile ailesini yanında istemediğinden dem vurdu. Mesela ameliyat ve sonrasında hastanede geçirilen süre boyunca Kübra’nın ağabeyinin hiç ortalıkta olmadığını ifade etti. Kısacası kandırılıyorduk.


Bu sırada Neptün Eken’i tanıyanlar, sosyal medya hesaplarında, onun asla şiddet gösterecek türde bir insan olmadığını söylemeye başladılar.


Haberin ilk duyulduğu günden sonra takipçisi olan bir kişi vardı; Ayşe Arman.

Kübra’nın ağabeyiyle yaptığı röportajı okuduk iki gün boyunca. Dün köşesinde Kübra’yı ziyarete gideceğini ve Neptün Eken’le konuşacağını duyurdu. “Ayrıntıları önümüzdeki günlerde okuyabilirsiniz” dedi.


Bugün...

Ayşe Arman köşesinde iki fotoğrafla olayın nabzını tuttu.

Hem Kübra Eken, hem de Neptün Eken olan biteni kendi ifadeleriyle açıklamıştı. Kübra’nın bilinci son derece açıktı, her türlü çapraz soruya açıklıkla yanıt verdi. Neptün de kesin bir dille “Eğer karıma şiddet uyguladıysam, beni asın” demişti. İki kere iki dört değildi. Baştan hüküm vermek yerine olayı taraflardan dinlemek gerekiyordu.

Her şeyi pazar günü Arman’ın röportajından okuyacağız kısacası...


Kendi adıma; kocaya bir linç kampanyasıyla başlayan, ardından ‘yoksa bu koca kaynana hezimetine mi uğradı’ diye sorduran ve şimdi de tam bir muammaya dönüşen bu olayın kamuoyuna sunuluşunun son derece iyi yönetildiğini düşünüyorum.

Tane tane beslendik. Az az bilgilendik. Merakımız hiç geçmedi.

Bir tarafta yıllardır haberciliğin içinde olan olayın kahramanları, bir tarafta da haberin kokusunu iyi süren yılların röportajcısı...


Bu arada bebek Alara, her şeyden habersiz büyümekte... Bir gün öğrenecek elbette, anne ve babasının söylemlerini okuduğunda öğrenecek. Ve kim bilir ne hissedecek. İşte ben en çok bunu merak ediyorum sanırım. Ve en çok da Alara için üzülüyorum.



***


Önümüzde salı 25 Kasım. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Kadınlar çeşitli eylemler ve aktivitelerle günün önemine vurgu yapacaklar. Duyurular başladı. Bir tanesini de ben yapayım: