X

Hatırlamak yani kadın 27, unutmak yani erkek 32 yaşındaydı.


Unutmak 2 yıl önce, tam 30 yaşında hatırlamak ile tanışmış, kendisine anlatılan ve erkeğin ancak 30 yaşından sonra “fikirlerinin oturmaya başlamasına” olan inancı ile kendisini hayatının kadınını bulduğuna şartlamıştı.


Hatırlamak, diğer insanlara göre hayatta daha fazla sorun yaşamış olduğuna inanan bir kadındı. Nedenini kendisinin de çözemediği duygusal “buhran” dönemleri oluyordu.


İkisinin de geçmişte ilişkileri olmuş, istemeseler de bu ilişkilerinden zedelenmişlerdi. İlk başlarda sorunsuz olan cinsel hayatları iki tarafı da birbirine bağlamış, madden çok da rahat olmayan hayatlarında cinsellik biyolojik ve ruhsal bir ihtiyaçtan çok, en düşük “maliyetli” eğlence ve gereksinim halini almıştı.


Birinci yılın sonlarında birden cinsel “eğlence”lerinde seyrelmeler başlamış, unutmak ve hatırlamak kendi içlerinde bunu farklı algılamış, yorumlamış, “sorun” daha yeniyken konuşmamış ve sadece kendi iç dünyalarında bunun “acılı merakı” ile yoğrulmuşlardı.


Hatırlamak cinsellik sırasında hiç bitmesini istemediği duygular yaşayıp, vücudunun sinir uçlarını keşfederken, şimdilerde anlam veremediği huzursuzluklar yaşıyordu. Bir bütün olmaya başlamış, birbirlerinin nefes almalarından bir sonraki hareketlerini bile kestirebilen çiftin kadını, artık kendisini erkeğini bu huzursuzluklardan uzak tutabilmek için “kandırmak” zorunda hissediyor ama bunu başaramıyordu.


Hatırlamak’ın kendine açılmamasından ve bu garip tavırların neden olduğuna bir anlam verememesinden dolayı, unutmak da çelişkiler yaşıyor, aklından bin bir senaryolar kuruyor, senaryoların karakterlerini, mekânlarını, zamanlarını birbirleri içerisinde değiştiriyor, git gide senaryoları daha içinden çıkılmaz bir hale sokup, kendine de en acınası rolleri yazdığı bu senaryoları, artık “gerçek” hayattaki ilişkilerinden daha fazla yaşamaya başlıyordu.


Unutmak, karakter adında da olduğu gibi her tartışma sonrası kavgaları unutmaya çalışıyor, yeni bir sayfa açıyor ama hatırlamak’ın tavırlarından huzursuzluk duyarak bir önceki tartışmalarında çözemedikleri “sorun”ları, bir sonrakinde tamamen karmaşıklaştırıyordu. Artık hatırlamak’tan ayrılmak istiyor ama bunu bir türlü başaramıyordu.


Unutmak, ayrılamamasının nedenini kendine açıklamaya çalıştı. Kalbine, beynine, üreme organına, ellerine, tek tek bütün organları ile neden hatırlamak’tan vazgeçemediğini tartıştı. Bir türlü bulamadı, vazgeçemedi, bir kez bile ağlayamadı…


2 ay daha böyle geçti. Sorunlar, somut bir hale dönüşünce, birbirlerine kendi “haklılıklarını” anlattılar. Daha önce kendi içlerinde “büyüttüklerini” birbirlerine fırlattılar. İlk başta hiç can acıtmayacak olan o çakıl taşları, artık yumruk büyüklüğünde kayalara dönüşmüştü.


10 ay daha birbirlerini yaraladılar…


Artık ne o, oydu ne de diğeri, diğeriydi…


Kanlar içerisinde ayrıldılar…


Ve haftanın reytingi yüksek, sosyal “mecra” paylaşımlarım…