“Yönetici oldum ama.. ”

“8 yıl önce Türkiye'de kurumsal olarak tanınan bir şirkette oldukça sorumluluk isteyen bir pozisyonda mühendis olarak işe başladım.. Şirketteki dördüncü yılımda 25 kişilik iki farklı ekibi yönetmeye başladım, performans notlarım, yöneticilerimden aldığım geri bildirimler oldukça iyiydi.

Ne olduysa geçen yıl oldu, hamile kaldım. Aylarca hem bana ileriki dönemlerde destek olsun hem de yedekleme yapalım diye üst yönetime yalvardım, izne ayrılacağım gün zar zor deneyimli birinin işe alınmasını sağladım. Hiç beraber çalışamadık.

Doğum izni dönüşü oldukça acılıydı.. Ne yaptıysam olmadı, ekip ruhunu yakalayamadık, sürekli dedikodu, arkadan iş çevirmeler.. Yine de ekibimi üst yönetime bir kez bile şikayet etmedim, hep motive etmeye çalıştım ama işe yaramadı.

Daha sonra öğrendim, ben çok şikayet edilmişim. Ekip yetkin olmadığı için ben liderlik yerine mühendislik yapmak zorunda kalıyor, ekibe pek vakit ayıramıyordum, bu farklı lanse edilmiş. Yedeklemem olan çalışanım çok çalışmasa bile böyle yetkin birini kaybedemem diye hep alttan aldım, üst yönetime de o arkadaş başarılı diye lanse ettim. O giderse günde 20 saat çalışmam gerekecekti çünkü.

Bir kaç ay önce üst yönetimde politik sebeplerle köklü değişiklikler yapıldı, hala sebebi tam olarak söylenmedi ama liderlik görevim alındı ve yedeklemem olarak işe alınan kişiye bağlandım.. Üst yönetim çok yetkin olduğumu ama bir şeylerin eksik olduğunu söyledi.

Sizce ne yapayım? Nerede hata yaptım? Kalıp savaşayım mı yoksa kaçıp kendimi kurtarayım mı? ” Rumuz: Ben nerede hata yaptım..


Bunca yıllık iş hayatımda, kariyer hedefi yöneticilik olmayan çok az kişi tanıdım. Aslında sebebi gayet açık.. Yöneticilik yapmak; uzaktan bakıldığında herkese çok kolay bir işmiş gibi gelir.. Oysa yönetici olmak gerçekten hem zor hem de herkesin altından kalkabileceği bir görev değildir.. Acaba yöneticiliğin bu denli zor olduğu bilinse, kim yönetciliğe talip olur çok merak ediyorum..


Yöneticilerin genelde yan gelip yattığına dair bir hurafe vardır. Bu inanışı doğrulayanları tabii ki de dışarda bırakıyorum.. Çünkü ben gerçek ve iyi bir yöneticiden bahsediyorum, ünvanını hakkıyla taşıyan.. O yüzden sanılanın tam tersine, iyi bir yönetici her sabah dükkanını kendi açan ve her akşam da kepenklerini kendi kapatan bir usta gibidir. Kendine bağlı çalışanlardan hep daha fazla çalışır. Bu asla çalışanlarının yapamadıklarını yapmak ve düşük performanslarını örtbas etmek adına çalışmak anlamına gelmesin sakın. Bu yapılabilecek en büyük hatadır çünkü. Ama iyi bir yönetici hep bir adım önde olmak, fikir üretmek, problemlere çözüm bulmak, bir adım ileriyi öngörmek ve kendiyle beraber, çalışanlarını geliştirmek için hep çok çalışır.


İyi bir yönetici bazen bir cerrah gibidir. Nasıl ki bir cerrah, hastasının hayatını kurtarmak için kangrenli bir uzvu kesmekten çekinmezse, iyi bir yönetici de ekibi içerisindeki düşük performanslı ve gelişme umudu olmayan çalışanını artık ekibinin bir parçası olarak görmez ve bununla ilgili aksiyon alır.


İyi bir yönetici çoğu zaman iyi bir politikacı gibidir. Burada da günümüz politikacılarından bahsetmiyorum tabii ki. Örneğini bulmak pek de kolay olmadığından, sözlüğü açıp baktığınızda politikacı kelimesinin karşılığı olan politikacıdan bahsediyorum. İyi bir yönetici, iyi bir politikacı gibi, karşısındakini konuşmaları ve yaptıkları ile her zaman etkilemeyi başarır. Kullandığı kelimeler hep özenlidir. Asla hakaret boyutuna varan kelimeler kullanmaz. Ama geribildirimleri ve tespitleri de can yakar. Bazen gerçeklerden bahsetmeyi tercih etmese de, yeri geldiğinde doğrulardan bahsetmekten asla geri durmaz. Bakıldığında değişmeyen bir duruşu vardır, her ne kadar her an ulaşılabilir olsa da.. Ve iyi bir yönetici, bir yol çizer ve çevresindekileri o yolda yürümeye her zaman ikna eder.


İyi bir yönetici iyi bir analist gibidir. Hem verileri, hem dış koşulları hem de insanları en iyi şekilde analiz eder. Doğru kişiyi her zaman doğru işte görevlendirir. Doğru veriyi doğru yerde kullanır. Ve sorumlu olduğu işin sürekliliği için gerekli olan empatiye, toleransa ve sabıra her zaman sahiptir.


İyi bir yönetici aynı zamanda iyi bir pazarlamacıdır da... Yaptığı işi hangi yönleri ile kabul ettireceğini ve satın aldırabileceğini en iyi şekilde bilir... Bununla ilgili en iyi ve en kısa yöntemleri belirleyerek aksiyonlarını buna göre alır. Hem stratejisttir ve hem de uygulamacı.


Şimdi bugünün hayatınızın geri kalanının ilk günü olduğunu düşünün ve kabul edin... Sizce bazı şeyleri daha farklı yapıp yola devam etme zamanı mı, yoksa kaçıp kendini kurtarma zamanı mı? Unutmayın tüm cevaplar sizde, asla tek bir doğru ve ya tek bir yol yok...


***


İşinizde mutlu değil misiniz? İş hayatı ile ilgili öğrenmek istedikleriniz mi var? Ya da sadece fikirlerinizi paylaşmak mı istiyorsunuz? Öyleyse e-postalarınızı aşağıdaki adreslerden birine mutlaka bekliyorum.


işimlemutluyum@mujdeozenen.com

diyelim@işimlemutluyum.com


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.