X

Evrenin çekim yasasından ve düşüncenin gücünden geçen haftaki yazımda uzun uzun söz etmiştim. O yazıyı yazdığım günden beri bana bir haller oldu. Adeta olumsuz kelime avına çıktım ve negatif anlam yüklü tüm sözleri daha ağızdan çıktıkları anda havada yakalar oldum. Bilerek ya da bilmeyerek o kadar çok olumsuz inancı hayatımızın bir parçası yapmışız ki, ben de şaşırdım bu işe. Toplumca benimsediğimiz, kültürümüze nakış gibi işlediğimiz bir sürü karamsar sözümüz var.


“İyi düşün iyi olsun”ları, “Ağzını hayra aç”ları unutuveriyoruz zor zamanlarda ve peş peşe sıralıyoruz birbirinden olumsuz cümleleri. Adına “dertleşmek” dediğimiz karanlık sohbetlerde karşımızdakinin derdini “onurlandıracakmış” gibi birkaç karamsar cümle de biz ekliyoruz onun yakarışlarına. “Hayat zor, yollar yokuş…” diyoruz. “İnsanlar çok kötü oldu” diyoruz. “Kimselere güven olmuyor” diyoruz.


Kelimenin yaratıcı gücünün ne denli güçlü olduğunu göz ardı ediyoruz... Ve evren “beklentilerimize karşılık vermek” konusunda mükemmel bir şekilde çalışıyor. Hani “korktuğum başıma geldi” deriz ya, çoğumuz aklından geçirdikleriyle, bilinçsiz bir şekilde bir sürü aksiliği hayatına davet ediyor. Başımıza ne gelirse dilimizden geliyor.


İşte bu nedenle, sizi de bu hafta olumsuz kelime avına çıkmaya davet ediyorum. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun ve daha yarısına gelmeden sonlandırın olumsuz cümlelerinizi lütfen. Yakaladığım toksik sözlerden bazılarını bugün sizinle paylaşacağım, dilerim ki bu bir başlangıç olsun size.






Yazımı “Söz gümüşse sükut altındır” diyerek sonlandırmak istiyorum. Eğer kendinizi olumlu konuşmanın size inandırıcı ya da gerçekçi gelmediği durumlarda bulursanız, negatif sözler söylemek yerine susmayı tercih edin. Ve gülümseyin. Hem de bol bol gülümseyin çünkü hayat çok güzel.


Sevgiyle kalın.