X

Bu ay üç ve Mart ayında iki doğuma destek olacağım. Bu annelerin ikisi hariç diğerleri doğum süreçlerinde su içemeyecek ve bir şeyler atıştıramayacak. Aynı hastanenin içinde doğum yapan kadınların bazıları yeme, içme özgürlüğüne sahipken, bazıları doğum süreçlerini aç ve susuz geçirmek zorunda bırakılıyor. Nedeni ise; gebe eğer genel anestezi ile sezaryen olmak zorunda kalırlarsa midesindekiler aspire olabilir ve ciğerine kaçabilir. Peki biri bana şunun mantığını anlatsın; aynı hastane, aynı anestezistler, aynı anestezi maddeleri, risksiz guruba dahil gebeler ve ikiye ayrılmış doktorlar. İki gurup da anne ve bebeğin sağlığını düşünüyor ve doğumun daha kolay olmasını istiyorsa neden bu noktada ayrılıyorlar?


Doğum süreci aktif olarak başlamış bir kadın zaten oturup bir iskender yemek istemiyor ama aç olan bir kadının doğumunun başlamayacağını, bazen ilerlemeyeceğini, uzun süren doğumlarda kadının açlık ve susuzluktan enerjisinin düşüp bebeğini itecek gücü bulamadığını ve böylece doğumda müdahalelerin (suni sancı, vakum, kristaller gibi) arttığını biliyoruz.


Doğumhanede bebeğini itmek için bekleyen annenin adrenalin oranı yükselmiş ve durmadan ağzı kurumaktadır. O esnada bir yudum su vermeyi akıl eden birilerinin olması annenin işini ne kadar kolaylaştırır şimdi tekrar düşünün...


Yeme ve içmeyi engelleyen doktorlar doğum sürecinde serum takarak annenin yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılamaya çalışırlar ama son yıllarda yapılan çalışmalar bunun da pek güvenli bir yol olmadığını gösterdi. Doğum sürecinde serum vermek uzun saatler aç kalıp güçsüz düşen kadının sıvı ihtiyacını karşılayabilir ama kadınların açlıktan dolayı güçsüzleşmesinin önüne geçemez.


Yüksek oranlarda verilen damar yolu sıvılarının yenidoğan bebeklerde kan şekerinin ve kandaki sodyum oranının düşmesine bağlı solunum sıkıntıları ve nöbete sebep olabileceğini gösterdi. Yani aç kalmanız ve enerji için serum almanızda o kadar masum değil... Bunun yerine doğum sürecinde annenin su içmesine izin verilse hem sıvı kaybı önlenir, anne doğumda daha güçlü olur ve damar yolundan verilen sıvının yaratabileceği komplikasyonlar engellenir.


Yabancı ülkelerde bu konuda pek çok araştırma yapıldı. Yakın zamanda Hollanda’daki kadın doğum hekimlerinin ve ebelerin yüzde 80 – 85’i, doğumda yiyip içme kararını kadınlara bırakmışlar ve bunun kadınlar ya da bebekler üzerinde bir etkisinin olmadığını görmüşlerdir.


Üç saat süren bir doğumda aç olmak sorun yaratmayabilir ama ya doğum yirmi saat sürerse? Bu sürecin son beş saatinin aktif olarak sancılı olduğunu hayal edin. Tam onbeş saattir aç ve susuz bir kadının bu şartlarda müdahalesiz bir doğum yapması neredeyse imkansız...

Anneanne usülü “yemezsen ölümü gör” kıvamından asla söz etmiyorum. Doğum yapan kadın özgür olmalıdır. Belki de hayatındaki en özgür saatleri yaşamalıdır. İçinden geliyorsa yesin, gelmiyorsa yemesin, su içmeyi hatırlatalım ama saat başı tuvaleti hatırlatmayı unutmadan.



Not: Doğumda yeme-içme ile ilgili yapılan bilimsel araştırmaları incelemek isterseniz, aşağıdaki kaynaklara göz atmanızı öneririm:


PubMed Health – “Eating and drinking in labour”

Cochrane Library – “Restricting oral fluid and food intake during labour”

ACOG – “Oral Intake During Labor”

WHO – “Care in Normal Birth: A Practical Guide”

The American Journal of Maternal/Child Nursing – “Oral Intake During Labor: A Review of the Evidence”

PMC – “Eating In Labor”