X

Doğum beklerken hemen her zaman, gecenin bir yarısı çalan telefon sesiyle uyanırım. Telefonun diğer ucundaki ses çoğunlukla doğumunda ona destek olacağım annedir.


“Özge, sancılar yavaş yavaş düzenli gelmeye başladı. Henüz yarım saatte bir, yaklaşık otuz saniye gibi geliyor...”


Sesinden yanına gelmemi istediğini anlıyorum, doktoru sancılar beş dakikada bire inene kadar evde takılabileceğini söylemişti, acaba hala evde kalmak istiyor mu? Hemen soruyorum:


“İstersen hemen yanına gelebilirim!” Aldığım cevap aklımdan geçenleri doğruluyor. Yatağımdan kalktığım gibi hızlıca hazırlanıp, doula çantamı alarak yola düşüyorum. Anlaşılan o ki; doğum dalgaları sıklaşana kadar yani doktorun söylediği gibi yaklaşık beş dakikada bir ve yaklaşık otuz, altmış saniye uzunluğuna gelene kadar evde kalabiliriz. Tabii ki en önemlisi anne adayımızın hisleri. Belki hemen, iş oralara varmadan hastaneye gitmek isteyebilir…

***

Doğum başladığında ve hatta tüm hamilelik sürecince anne adayı masum bir çocuk gibidir. Dışarıya ne kadar güçlü görünmeye çalışsalar da, içeride bir yerlerde o ilk doğum sancılarıyla alevlenen heyecan dalgası sırasında, bu süreçte yanında herşeyin yolunda gittiğini, yaşadığı duygusal ve fiziksel dalgalanmanın normal olduğunu hissettirecek, söyleyecek ve panik yapmayacak birine ihtiyaç duyarlar.


Bazı eşler bu görevi çok güzel yerine getirirken, bazıları anne adaylarından daha fazla panik olarak ortamı daha da gerginleştirebilir. Aslında haklılar; baba olmanın ve eşinin doğum yapacağı fikrinin verdiği heyecan (ve başka etkilerde olabilir; mesela hastane korkusu) hiçbir duyguyla ölçüşemez. Burada devreye benim gibi doulalar girerek herkesi rahatabilir. Doğum eğer sancılar gelerek başladıysa, doktorun verdiği tavsiye doğrultusunda ister evlerinde ya da ister hastanede buluşuruz, destek oluruz. Bu süreçte anne adayına sancılarla baş etmek için çeşitli yöntemlerle destek olurken, baba adayının da istediği ölçüde doğum sürecine dahil olmasını sağlarız. Baba adayı, eşi doğum sancısı çekerken eli ayağı birbirine karışıp ne yapacağınız bilemez duruma gelebilir. İşte o zaman yaşasın doulalar! Hemen ufak bir hatırlatmayla sessizce yapması gerekeni hatırlatıp geri çekilmek ve eşlerin de bu sürece aktif bir şekilde destek olmalarını desteklemek bize düşer. Anne rahat, baba rahat ve doğumda etkin, doğum rahat, bebek rahat ve böylece geri kalan herkes rahat…


Doğum sancıları nasıl başlar?


Yukarıda da yazdığım gibi doğum süreci oksitosin hormonu sayesinde rahimin kasılmaya başlaması, bu kasılmaların aralıklarının yakınlaşması, süre olarak uzunluklarının artması ve rahim ağzının ortalama 10 cm’e kadar açılmasına kadar bir düzen içinde ve durmadan, aralıklarla devam eder. Gerçek doğum sancısı başladı mı bitmez. Yukarıya doğru çıkan bir ivmeyle bebeğin dünyaya doğuşunu sağlar.


Doğum sancısı nasıl hissedilir?


Genellikle regl ağrısı çeker gibi başladıktan sonra bel bölgesine doğru yoğunlaşan düzenli kasılmalar sırasında karnınızı taş gibi olmuş hissedebilirsiniz. Başlangıçtaki fiziksel hisler her kadın için aşağı yukarı aynıdır fakat; doğum süreci yoğunlaşmaya başladığında hamilelik ve önceki süreçlerinde doğum ve doğum sancısı ile ilgili zihninine ektiği tohumlar bir bir filizlenmeye başlar.


Doğurmak ile ilgili hislerin, düşüncelerin, doğru veya yanlış edindiğin bilgiler, doğuma hazırlık eğitimi almış ya da almamış olman, duyduğun pozitif ya da negatif doğum hikayeleri; bütün bunlar doğum sancısı ile ilgili hissettiklerini etkiler. Doğumda destek alıp almadığın, doğum anında yanında bulunan kişiler, eşinle olan ilişkin, doğacak bebeği isteyip istemediğin, annelikle ilgili düşüncelerin, doktorun ve sağlık personeliyle arandaki ilişki, bebeğin rahim içindeki pozisyonu da süreci etkiler elbette. Doğum süresince hissettiğin yoğunluğu tanımlaman “doğumda ölecek kadar çok acı çektim”den, "acı değildi başka birşeydi, rahmim ve ben uyum içinde çalışıyoruz, evet bir yoğunluk vardı ve bazen de gerçekten çok zordu ama ben başardım, doğum sancısı var ama dayanılmayacak birşey değil” lere kadar değişik varyasyonlar içerebilir. Söylediğim gibi, gebenin doğum öncesi ve doğum sırasındaki ruhsal durumu ve doğumda aldığı destek, doğum sancısını tarif etmesini değiştirir. O yüzden başkalarının negatif doğum hikayelerini dinleyerek doğurmaktan ya da doğum sancısından korkmayın. O kadının yaşadığı doğumun ne denli desteklendiğini ya da o anda içinde bulunduğu, o güne kadar biriktirdiği hikayeleri siz bilemezsiniz. Kulaklarınızı negatif doğum hikayelerine kapatın!


Ben doğum yapmadım ama destek olduğum pek çok doğumda annelerin yaşadığı yoğun fiziksel ve ruhsal zorluğu dışarıdan izleyen iki göz olarak deneyimlediğim kadarıyla; doğurmak fazlasıyla dönüştürücü ve mükemmel bir deneyim. Bir kadınken, içinizde bir insan yavrusu oluşturuyor ve onu mükemmel bir şekilde büyütüp tam zamanı gelince doğuruyorsunuz. Doğum sizin zihninizle müdahale edebileceğiniz bir olay değil. Dünya üzerindeki hiçbir mucize biraz sarsıntısız olmaz. Siz isterseniz doğum dalgası deyin, isterseniz doğum sancısı ya da rahim kasılması; yeter ki bu mucizevi süreçte negatif düşüncelerden uzak durun. Ağız doğum dalgası canım ne olacak, sancı değil dalga dalga derken, kalp ve zihin içten içe kavrulmasın. Doğum konusunda doğru bilgi içinizde filizlenen tüm yersiz korkuları ortadan kaldırır. Bu nedenle bazı korkuların üzerine toprak atıp görmezden gelmek yerine doğumdan önce onların karşına geçip yüzleşmek yerinde olacaktır.


Doğum düzenli rahim kasılmaları ile başlarsa ne yapmalı?