X

İnsan en çok sevdiklerini bozuk para gibi harcıyor. Sanki hep orada duracaklar, hayattaki görevleri senin tabağına bir kepçe daha koymak, gizliden elbiseni ütüleyip gardıroba asmak, farkında bile olmadığın söküğünü dikmek. Sen “Ya öf ya, tamam ya” derken eğilip saçlarından öpmek, gülümseyip affetmek, hep affetmek. Sanki hep sen azarla diye orada öyle bekleyecekler.


Öyle olmuyor. Kimsenin başına bir şey gelmese de sen yanlarına denk düşmüyorsun. Bencil kızgınlığın geçince sarılmaya alışmışsın, kolların boş kalakalıyorsun. Seslerini duyabiliyorsun, görebiliyorsun ama dokunamıyorsun, sıcaklıklarını hissedemiyorsun. Başka hiçbir şeyi kucaklamanın yerine koyamıyorsun. Hep yiyip hiç doymamak gibi bir his. Düşün ki canın bir şey istiyor, onu bulamayıp dünyayı yiyorsun ama hâlâ açsın. Daralıp kendini dünyanın öbür ucuna postalamak isteyenin ilk hesaba katması gereken bu. Şöyle bir içinden geldiğinde sarılamayacaksın, günler geçecek, aylar geçecek ve sen sarılamayacaksın.


Onca alışveriş merkezi yapıyorlar, içindeki tek vitrine sarılacak kucak koyamıyorlar. Süslü paketlerin hiçbirinin içinde sevdiklerinin kokusu yok. Bu rezil çağı bitirecekse bir gün satamadıkları bitirecek.


Sarılmak seni seviyorum diyemeyenin seni seviyorumu. Hiçbir şey alamadığında verebileceğin en güzel hediye. Biri sana seni seviyorum demiyorsa, ama çok güzel sarılıyorsa sevgisinden şüphe etme. Birine seni seviyorum diyemiyorsan ona sarıl. Sıcaklıklarını hissedebilirken kıymetlilerine sıkı sıkı, uzun uzun sarıl. Bir gün çok uzaklara gittiklerinde en çok onları kucaklamayı özleyeceksin.


Onları ihmal etme ya da daha fazla ihmal etme, varlıklarına şükret, bozuk para gibi harcama.


Kim yanında duracak diye arkana baktığında ama herkes sustuğunda, matematik ölsün istediğinde, kalbin kırıldığında, bir sabah kuşlar sustuğunda, güneş kaybolduğunda seni hesapsız kucaklayacak o kıymetliler, başkası değil.