X

Numaramı aldım, oturdum, sıramı bekliyorum. Salon kalabalık. Çok çocuk var. En küçüğü altı aylıktır, en büyüğü altı-yedi yaşında. Biri yanımda, yüzüme bakıyor. Gülümsüyorum. Sonra dizime elini koyuyor. Annesiyle babası bize bakıyor. Ne yapmalıyım? “Adın ne senin?” mi demeliyim? Saçlarını düzeltir gibi sevmeli, yanağından mı öpmeli miyim? Hiçbirini yapmak istemiyorum. Küçük kızı sevimli bulmadığımdan değil. Dokunmayı çocuklarla iletişim yolu olarak kullanmak yanlış geliyor. Çocuklar yabancılara dokunduklarında, yabancılar da onlara aynı şekilde karşılık verdiklerinde endişeleniyorum.


Çocuklar güçlü değiller. Onları “Aman ne güzel şeymiş bu” diye sıkıp sıkıştıran, “Ver bakalım bir elma yanak” diye tükürüklü öpücüklere boğan büyükleri engelleyemiyorlar. Babalarıyla anneleri de “Ama kızım bırak teyze öpsün ne ayıp”, “Amca seni seviyor hiç ağlanır mı” deyince susup sevilmenin bitmesini bekliyorlar. Anne, baba, teyze, amca farkında değil ama çocuk orada hayatı boyunca bırakamayacağı bir davranışı öğreniyor. Kendinden güçlü biri ona istemediği bir şey yaptığında susmayı, karşı koymamayı, hayır dememeyi, her ne yapılıyorsa bitmesini geçmesini beklemeyi. Dahası da var, sevilmenin böyle bir şey olduğuna inanmayı öğreniyor.


Akrabaların, komşuların ev içi toplanmalarda çocukları sırayla kucaklarına alıp sıkmaları, mıncıklamaları, sırayla öpücüklere boğmaları, top gibi kucaktan kucağa atmaları, tepetaklak etmeleri normal değil. “Hehhehheh Biz Türküz, sevgimizi böyle belli ederiz” deyip işin içinden sıyrılamayız. Değiştirmemiz gereken saçma gelenekler arasında bu tip çocuk sevme şeklimiz de var.


Her şey bir yana, bir çocuğa sevginin, sevilmenin bu olduğunu öğretmeye hakkımız yok. Yarın bir gün okulda öğretmeni, okulun müdürü sever gibi yaparken taciz edemesin diye. Eğer ediyorsa, bunun taciz olduğunu anlasın ve karşı koysun diye. Aileden, akrabadan, komşudan biri onu sessiz sessiz yıllarca istismar edemesin diye.


Çocuğa ilk öğretilecek şeylerden biri, o istemiyorsa bedenine kimsenin dokunamayacağı, kimsenin onu kucağına alamayacağı, orada alıkoyamayacağı ve öpemeyeceği.


İnsanın kültürü, büyürken öğrendiklerinden ibaret, bizim kültürümüz de biz büyürken öğrendiklerimizden. Kabadayılık edip kendimizi savunmayalım, kabul edelim. Bizde aile sülale içinde, okulda çocuklara taciz bu kadar yaygınsa, meşru gördüğümüz çocuk sevme şeklinin bunda payı vardır. Çocuğa dokunulmadan sevilmeyi, hayır demeyi öğrettiğimizde hayatımızda çok şey değişir. Günlük hayatımız, okuduğumuz haberler, hatta geleceğimiz başka türlü şekillenir.


Bekleme salonunda numaram elimde, küçük kızın eli dizimde otururken sıram geliyor. Elimi küçücük elinin üzerine koyup gülümsüyorum, kalkıyorum.


Çocukları gürültüsüz, tükürüksüz, ille de kucaklamadan, dertop etmeden de sevebileceğimize, çocuklara da kendimize de bizden güçlülerin bize istedikleri gibi davranamayacaklarını anlatabileceğimize inanıyorum.