X

Geçen hafta tüm gazetelerde ve hatta internet sitelerinde bas bas bağırdılar İrem Derici hastalanmış… Sebebi; bağırsak enfeksiyonu. Yoğun bakımda tedavi görmüş ve fotoğraf paylaşıp şu sözleri eklemiş: “Yoğun bakımda 16. gecem. Genel hissiyat: Pişmanlık yalnızlık, sonu gelmeyen, süründüren ağrılar, boynu büküklük… Üzmem ben sevdiklerimi bir daha!”


Yazı biraz daha uzuyor ama anladığınız; İrem Derici iyi durumda. Bir haftadır an be an tüm haber mecralarından takip ediyorduk zaten.


KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile OHAL kapsamında işlerinden ihraç edilen akademisyenlerden Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça açlık grevinde 202. günlerini doldurdu. Bu konuda haber yapan mecra sayısı bir elin parmağını geçmiyor.


Medyanın bir popçunun hastalığına gösterdiği hassasiyeti emekçi, eğitimci ve özgürlükçü insanlara göstermemesinin nedeni ne olabilir diye düşünüyorum… Bunun adı düpedüz korkaklık. OHAL kapsamında bunları haber olarak yazamamak kimseyi gazeteci yapmıyor. Gazeteci; olanları olduğu haliyle halka ulaştırmakla yükümlüdür. Bıraktım gazeteci olmayı bu gibi bir duruma bu kadar kayıtsız kalmak insan olarak nasıl kimseyi rahatsız etmiyor?


Haddime düşerek birkaç bilgi vermek istiyorum. Bu bir karşılaştırma olacak:






İrem Derici’nin hastaneye kaldırılmasına halkın sosyal medya üzerinden verdiği tepkileri okudum… Bu ah vahların onda biri Nuriye ve Semih için verilseydi bu ülkede her şey bambaşka olabilirdi.


Peki neden olmuyor? Çünkü; İrem Derici’nin hastalanması an be an aktarılırken, halkın büyük bir kısmı ne Nuriye’nin adını biliyor ne Semih’in… Bilse bile büyük ihtimalle terörist (yeni adıyla FETÖ’cü) sanıyor.


Böyle sanmasının sebeplerini yazmaya gerek yok. Akşam haberlerini açın ve kanallarda zap yapın… Halkın büyük kısmı hala haberi televizyondan takip ediyor. İnandıkları şeyler gösterilenler…


Bu insanlar; yarın öbür gün senin de kaybedebileceğin işlerini geri istiyorlar. Terör örgütü ve propagandası yapma suçu ile yargılanan bu iki eğitimci ölürlerse Türkiye utancıyla baş başa kalacak. Ve magazin haberleri ışık hızıyla devam ederken biz de bu olanlara göz yummamışçasına hayatlarımıza devam edeceğiz.


28 Eylül 2017’de Nuriye ve Semih’in duruşması var. Kaçırılma şüphesiyle 14 Eylül’deki duruşmalarına çıkarılmamışlardı… Biri dokunsa yere yıkılacak durumda bu insanlar, nasıl kaçırılabilirler bunu aklım almıyor…


“Açlık grevinde 202. günüm. Genel hissiyat: Yalnızlık, sonu gelmeyen, süründüren ağrılar, boynu büküklük…” yukarıda İrem Derici’nin paylaştığı cümledeki rakam ve harfleri değiştirdim sadece… Nuriye ve Semih’in söyleyecekleri eminim bunlardan kat be kat fazladır…