X

Sanki kışın televizyon kanallarımız çok matahmış gibi yazın iyice zıvanadan çıkıyorlar. Hele bir de son birkaç senedir Ramazan’ın yaza denk gelmesi ile ekranlarda gördüğüm şeylere inanamıyorum.


Hepimizi kendileri gibi -3 iq’lu falan sanıyor bu yapımcılar, yöneticiler sanırım. Uzun bir aradan sonra (bir hafta benim gibi TV bağımlısı için oldukça uzun bir süre) geçen akşam kanalları zaplarken gördüm ki, vah bize vahlar bize.


Klasik “yaz dizisi” algısını hepimiz biliyoruz. Sezonluk olur, iyiyse kışa uzar, değilse boş geceleri şenlendiren, arka planda oynayan bir ses olur. Ama bu senekiler? Gerçekten hepsini yel alsın, sele kapılsınlar. Bu kadar klişe, bu kadar rezil, bu kadar ucuz şeyleri bir arada gördüğümü hiç hatırlamıyorum. Sanırım hepsinin tek bir formülü var, şimdi bu formülden çözebildiklerimi yazacağım, bunlardan birini görürseniz dizilerde anında geçin. Hemen Youtube’dan Asmalı Konak ya da Bir Demet Tiyatro’nun eski bölümlerinden birini izleyip kendinize gelin.


Aşırı yakışıklı/güzel ama yeteneksiz başrol oyuncusu

Tabi ünlüler işini biliyor, sümüğünü atmıyor bu dizilere. Nerede bebek gibi güzel bir kız, kas yığını model bir yakışıklı ötesi oğlan var, bu dizilerin başına koyuyorlar. Oyunculuk bizim vileda sopasında bunlarınkinden daha iyi tabi. Hayır, yakışıklı biri görmek istesem bunlara mı kaldım, paşalar gibi stalklaya stalklaya birinci elden ulaşıyorum zaten yakışıklılara. Bu yeteneksizliklerini konuşturmak için bir de kocaman 90 dakika veriyorlar bunlara, bitmeyen bir çin işkencesine dönüşüyor dizi.


Karakter ve kılık değiştirme

Bu sezon başlayan dizilerin %70’inde karakterler birbirine başka birisiymiş gibi tanıtıyorlar kendilerini. İki başrol dışında bütün dünyanın haberi var bu yalandan ama biz haftalarda öğrendi öğrenecek diye bu işin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Hııı gerçekten çok ilgimizi çekiyor bu Feriha sendromu. Biz yapsak bunu gerçek hayatta “Allahın ruh hastası” diye dayak yememize ramak kalır, onlar yapınca “tatlı, ufak, sevimli bir yalan” oluyor.


Sonradan şehre dönüleceği kesin olan bir köy ortamı

Nedense bu dizileri köylerde, yazlık ufak beldelerde çekmeye bayılıyorlar. Oyuncuları iki hafta kampa götürüp, 3 bölüm stokladıktan sonra bütün kadronun nedense İstanbul’a taşınması gerekiyor o sevimli köyden. Hikâye bir de şehirde debeleniyor. Biz de o kadar aptalız, o kadar yiyoruz ki bunları, “Ay ne doğal ortam, ne güzel dizi” diyerek ağzımız açık izliyoruz sanıyorlar.


Çok ünlü bir yabancı diziyi “uyarlamak”

Bakın uyarlamak dedim, kibarlık ettim. Resmen çalıyorlar bizimkiler ama olsun, ben edebimi bozmayayım bunlar için. Yurtdışında yayınlanmış, çok tutmuş, genellikle bir gençlik dizisini alıp bize uyarlıyorlar. Tabii oradaki genişlik bize ters geldiğinden lezbiyen karakter oluyor maço bir herife tutkun, öğretmeninden hamile kalan kız, bizde platonik aşkı ile kalıyor. Sanki biz o dizileri hiç bilmiyoruz, hiç izlemedik de, yepyeni bir iş yapmış gibi karşımıza çıkarmalarına sinir oluyorum. Sen köy dizini yapsana, bunlara niye burnunu sokuyorsun?


Ay bu konuda o kadar doluyum, o kadar sinirliyim ki, gidip biraz soluklanmam lazım yoksa 430929 aydır taksidini ödediğim televizyonumu kıracağım. Tek ricamız biraz daha zeka, biraz daha özen. Yapamıyorsan Şaban filmi yayınla, adam gibi bi’ şey izleyelim en azından.