X

Ölüm belki de hakkında konuşulması en zor, yaşam döngüsünün ise en gerçek kırılma noktası. Sıralısı, çektirmeyeni olsun diye umut ederken bazen aniden bazen de yavaş yavaş geliveriyor. Biz ne kadar ertelemeye, yok saymaya çalışsak da hayatın kaçınılmaz bir parçası olması nedeniyle de bizi onunla ilgili konuşmaya ve düşünmeye zorluyor. Bir yetişkin için bile konuşması, açıklaması, anlamlandırması zor bir kavramken bir çocuk ölümü nasıl anlar, çocuğa ölüm nasıl anlatılır, o harfler, kelimeler nasıl dizilir yanyana da bir çocuğun hüznüne, korkusuna eşlik eder hale gelir?


Çocukların bir kısmı 3-6 yaş aralığında ölüm hakkında sorular sormaya başlarken bir kısmı ise hiç sormayıp konuşmayabilir, tıpkı biz yetişkinlerde de olduğu gibi. Çünkü çocuk çevresindeki yetişkinlerin yaklaşımına göre bu konunun aile içerisinde konuşulup konuşulamayacağını bir şekilde sezer. Dolayısıyla öncelikle yetişkinlerin bu konuda konuşmaya hazır hissetmesi ve “bu konu hakkında konuşmakta bir problem yok” mesajını vermesi önemlidir. Bunu takiben de çocuk bir soru sorduğunda dikkat edilecek en önemli detay “varsaymamak”, ne sorduğunu, neyi öğrenmeye çalıştığını ve bu konuda ne bildiğini iyi anlamak ve o sırada neyi soruyorsa ona yönelik az ve öz bilgiyi vermek olmalıdır. Böylece çocuğun olası yanlış anlamalarını, korku ve kaygılarını da keşfetme fırsatı olur.


Çocuklar biz farkında olduklarını düşünmediğimiz zamanlarda aslında yavaş yavaş ölümü tanımaya başlarlar. Özellikle 3-6 yaş arası dönemde çocukların sıklıkla ölüm hakkında soru sormaya başladığı görülür. Çünkü çocuklar bu yaşlarda çevrelerine olan yoğun ilgilerinin etkisiyle genellikle en az bir kez sokakta ölmüş bir hayvan görmüş, televizyonda bir ölüm haberi duymuş, bir kitapta ölümden bahsedildiğini dinlemiş ya da oyunlarında ölümü canlandırmış olur. Dolayısıyla ölüm hakkında konuşmalarına fırsat vermek, aslında zihinde henüz sadece adı konmuş ama içi pek dolu olmayan dosyaya sayfalar eklemeyi sağlar. Böylece ihtiyaç duydukları bilgiyi verebilir, onları olası yaşamsal kriz durumlarına hazırlayabilir ve üzgün olduklarında onlara daha kolay eşlik edebiliriz.


Ölüm hakkında konuşmakla ilgili anne-babaların başvurdukları iki tür uygun olmayan tutum vardır. Bunlardan biri kaçınmak diğeri ise yüzleştirmektir. Kaçınmak yüzünüzden, sesinizden, duruşunuzdan sizin için bu konunun üzüntü verici bir konu olduğunu hemen okuma üstün yeteneğine sahip ‘muhteşem gözlemcinin’ “eğer güvendiğim bu yetişkin bununla ilgili konuşmuyorsa bu kötü bir şey olmalı, en iyisi ben de konuşmayayım’ ya da “ben bu konuda konuşmamalıyım çünkü bu konu yetişkinleri üzüyor” demesine ve etki olarak belki daha çok kaygılanmasına ve size nasıl hissettiğini söyleyememesine neden olabilir. Bilinmeyenin korkusu çocuklar için her zaman gerçekle karşılaşmaktan daha zor başedilen bir durumdur.



Bununla birlikte bir diğer uygun olmayan yaklaşım olan yüzleştirmek, çocukları anlamayacakları ya da bilmek istemeyecekleri bilgilerle karşı karşıya bırakmayı içerir. Hassas konuların hepsinde olduğu gibi bu konuda da çocukları konuşmaya yüreklendirirken kaçınmakla yüzleştirmek arasındaki dengenin kurulması gereklidir. Bunun için:




Son birkaç yılda tüm erken gidenlere özlemle ve geride onlarsız kalan çocuklara, annelere, babalara, eşlere, kardeşlere, dostlara dayanma gücü dileğiyle...




Kaynak:

Talking to Children about Death, Clinical Center National Institutes of Health